Avrupalı sosyalistler haklı: “Önemli olan müzakerelerin devam etmesidir”
Cuma’dan Pazar’a kadar Ankara’daydım ve yılbaşı nedeniyle Ankara’yi terk etmemiş olan milletvekili, diplomat ve gazeteci dostlarla bol, bol sohbet etme olanağı buldum.
2007 yılının bilançosunu yapmaya çalıştığımızda sonuç olumlu değildi. Ancak 2008 söz konusu olduğunda AB, Almanya, Türkiye ve KKTC ile ilgili yorumlar umut vericiydi.
İşte ben de bugün yılın son gününde siz okurlarıma yürekten bir “Yeni yılınız kutlu olsun!” derken bu olumlu bakışları da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Aslında AB söz konusu olduğunda çok başarılı bir gazetecilik yapan Vakur Kaya dostumun yöneticisi olduğu www.abhaber.com sitesinde çıkan bir haber belki de benim yazacaklarımın en kısa şekilde dile getirilişi de olabilirdi.
“Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup sözcüsü Dimitris Komodromos,ABHaber’e yaptığı açıklamada 14 Aralık AB zirvesi kararlarının Türkiye ile müzakerelere devam ediliyor şeklinde algılanması gerektiğini belirtti. Sarkozy’nin Türkiye konusunda izlediği poltikaya karşı olduklarının altını çizen Sosyalist grup sözcüsü esas ve önemli olanın Türkiye ile müzakerelerin tam üyelik hedefi ile devam ediyor olması diye konuştu.
Sosyalist Grup olarak Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediklerine işaret eden sözcü Türkiye yeni yılda reformlara odaklanmalı dedi.
Türkiye’nin AB reformlarını karşılaması ile birliğe daha da yakınlaşacağına dikkati çeken sözcü Türk yetkililerin reformlara yoğunlaşması ve biran önce 301. ile değişikliğe gidilmesi çağrısında bulundu.”
Yukarıda aynen size aktardığım www.abhaber.com haberi Ankara’daki ister Türk, ister Alman ya da başka ulustan olsun tüm muhatablarımın ortak görüşü. Hepsi neredeyse sözleşmişcesine “Türkiye, Sarkozy’nin dedikleri ile ilgilenmesin ve kararlı bir şekilde yoluna devam etsin” demekteler.
AB genelinde 2008 yılı 2009 Avrupa Parlamentosu Seçimleri’nin hazırlığı ile geçecek bir yıl olacak. AP Seçimi demek aynı zamanda seçimler sonrası AB Komisyonu’nunda çehresinin değişmesi anlamına gelmekte. Hele bir de buna son olarak imzalanan ve adı özellikle tepki çekmesin diye “AB Anayasası” konmayan anayasayı eklersek 2008 yılında AB aslında 2009’dan itibaren gireceği yeni şekle adapte olma dönemi geçirecek. Bu da beraberinde yeni politikalar da getirecek. İşte bu noktada Türkiye ve KKTC’nin 2008 yılını çok ustaca kullanmaları oldukça önemli.
Almanya özelinde 2008 yılının Alman Ekonomisi’nin CDU ve SPD Koalisyon Hükümeti’nin başarılı politikası sonucu tekrar düzlüğe çıktığı bir yıl olması bekleniyor. Bu da uluslararası düzeyde Almanya’nın elini güçlendireceğinden Türkiye ve KKTC konusunda yapıcı bir politika izleyen bu ülkenin olumlu getirileri olacağı kesin.
Türkiye için ise 2008 yılı 2009’da AB genelinde gündeme gelecek değişimlere hazırlıklı olmak için gerekli adımların atılacağı yıl olma konumunda. Özellikle duraksama halindeki reformların hızlandırılması sanırım 2008 yılının en önemli görevi olacak.
KKTC’de ise 18 Şubat 2008 tarihinde yapılacak Rum Kesimi Başkanlık Seçimi sonrası çok hareketli bir 2008 gündeme gelecek. AB ve Almanya’dan çok sayıda heyetin Kuzey Kıbrıs’ın beklentisine de uygun olarak her iki tarafı masa başına çekip bir road-map belirleyerek görüşmeleri yoğunlaştırıcı ve sonuç almayı motive etmeyi amaçlayan yoğun faaliyetlerini yaşayacağız.
Bize de 2008 hayırlı olur insallah demek kalıyor!
