Almanya’da politikada bir gelenek vardır. Sadece demokratik seçimle seçilenler politik arenada eleştirilirler. Seçilmişler tarafından atanan devlet görevlileri ise mümkün olduğunca kollanırlar. Çünkü onların uygulamalarının sorumluluğu seçimlerle işbaşına gelen “patronlarınındır”. Devlet görevlileri de bunun bilincinde olarak anayasal çerçevede ve kanunların ön gördüğü şekilde görevlerini tarafsız bir şekilde yerine getirirler. Onları gazete veya televizyonlarda demeç ya da poz verirken görmez kimse.
Türkiye’de ise bu böyle değil.
Geçenlerde Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi katıldığı bir toplantıda Avrupa’da başarılı çalışmalarıyla tanınan Turgut Öker’in başkanı olduğu Konfederasyon ile sorunlu çevrelerin sözcüsü gibi konuşup haksız suçlamalar dile getirdiği için binlerce Alevi tarafından kınanmıştı. Geçmişte bir koalisyon hükümetinin ANAP’lı bakanı olmak ile TC Büyükelçisi olmak arasındaki büyük fark nedense bu konuşmada unutulmuşa benziyordu.
Demokratik seçimle belirlenen bir hükümetin bakanı elbette bir partinin tercihi ile geldiği makamda taraf olma hatasına düşebilir. Ancak maaşı ve Berlin’de destek olarak dağıtma yetkisine sahip olduğu paralar Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu üyesi binlerce Alevi’nin akrabalarının da ödediği vergilerle karşılanan bir devlet memuru konumundaki büyükelçi tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına eşit davranmak ve taraf olmamak zorundadır.
Aynısı geçenlerde “Avrupa Sivaslılar Birliği’nin” konuğu olarak Hamburg’ta bir toplantıya katılan Sivas Valisi Veysel Dalmaz için de geçerli. Vali Bey bir gazetecinin sorusu üzerine çoşmuş ve “Madımak müze yapılmamalı. Özellikle ben buna karşıyım. Müze yapılarak yaranın kaşınmasını istemiyorum. Madımak’ın müze yapılması birlik beraberliği bozar. Müze olursa kutuplaşmalar devam eder.” diye buyurmuş. Yanlış okumadınız Fazilet Partisi’nin bir temsilcisi değil, Sivas’ın valisi söylemiş bu sözleri. (Milliyet Avrupa/10 Mart 2007)
Acaba müze yapılmasına “özellikle kendisinin” karşı olduğunu belirtme ihtiyacı duyan vali Madımak’ta kebabçıda da oturdu mu? Doğrusu bunu çok merak ediyorum!
Türkiye tarihinin kara lekesi Madımak Katliamı’nın gerçekleştirildiği otelin müze olmasına kişisel olarak karşı olsa da görevi gereği daha duyarlı olması gereken bir vali yaptığı açıklama nedeniyle günlerdir binlerce Alevi tarafından protesto edilmekte.
Vali yaptığı bu sorumsuz açıklama ile şu anda “kutuplaşamalara” kendisi neden olmakta. “Valimiz ne güzel konuşmuş” diyen ve Sivas’ta Madımak Katliamı yaşanmamış gibi davranan kesimler tarafında alkışlanmakta kendisi şimdi. Ancak böyle bir açıklamadan sonra söz konusu valinin Sivas’ta kaldığı her gün Madımak Katliamı’nda katledilenlere saygızlığın sürdürüldüğü bir fazla gün konumundadır.
Türkiye bu tip devlet memurları ile (Orhan Pamuk kitaplarını toplatıp, yaktıran bir kaymakamı da unutmadık) nasıl “evrensel demokrasi kriterlerine” ayak uydurabilir? Çok merak ediyorum!
TBMM’de de konu olacak bu olay ile ilgili olarak hükümetin tavrını hiç merak etmiyorum. Çünkü eminim seçim öncesi Sivas’ta ve Türkiye’nin genelinde Aleviler’in oyunu almayı beklemeyen bir hükümetten valiyi değiştirmesini beklemek safça bir tavır olur. Maalesef!
