Ancak yüzde beşimiz AB’de yer bulur

Ben söylemiyorum bunu, Agnes söylüyor.
Agnes kim mi?
İki üniversite bitirmiş, dört yabancı dil bilen bir Belçikalı.
20 yıla yakındır Kuzey Kıbrıs’ta yaşıyor. Burada yaptığı iş, ihtisasının çok dışında. Bir tatil köyünün yöneticiliğini yapıyor Agnes.

Alışmış, sevmiş Kıbrıs’ı ki tüm olumsuzluklara rağmen burada.
Olumsuzluk derken en büyük sıkıntısı bürokrasi. Onu kalifiye eleman bulamamak ve çalışanların işini iyi yapamaması takip ediyor.

Sohbet ediyoruz; Sesi tartışma tonunda.
“AB AB diyorlar, bir girsinler AB’ye bakalım ne yapacaklar. İş saat 08.00’de başlayacaksa, 08.00’e beş kala işte olacaklar. Şayet beş dakika geç gelsinler maaşlarından kesilir. Saat 10’da 10 dakika mola var. Kimse işten kaytaramaz. ‘Yok çocuğum hasta, yok işim var’ anlamaz kimse. Senden verim alamadılar mı, hemen kapının önündesin. İşten atılanı da kimse almaz işe. O yüzden herkes dört elle sarılır, işsiz kalmayayım diye… Kimse bir dakikasını boş geçiremez. Zaten fabrikada çalışıyorsan bant gider gelir. Oyalanman mümkün değildir.

Yani iyi değilsen kapının önüne konursun. Mimarlar, doktorlar, avukatlar işsiz bekler. O kadar işsizliğin olduğu yerde kimse işsiz kalmak istemediğinden nefes almadan çalışır. Bunlar (KKTC’yi kastediyor) işsizliği bilmez. O yüzden bunları AB’ye soksan yüzde 5’i ancak uyum sağlayabilir. Hele hele sendikalar. Avrupa ülkelerinde sendikacılık önemlidir ama yok ki hem çalışmayıp, hem sokağa döküleceksin” diyor sesindeki öfkeyi gizleyemeyerek.

***
BİR BAŞKA AB HABERİ;

AB demişken aklıma geçtiğimiz gün okuduğum bir haber geldi. Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu geçtiğimiz Ağustos ayında Kürtlerin de hükümetin entegrasyon programlarından yararlanması için ülkedeki 16 eyaletin meclislerine başvuruda bulunarak, ‘Kürt kimliği resmi olarak tanınsın’ kampanyası başlatmış. Dernek bu kampanya çerçevesinde ‘Anadilimizde eğitim istiyoruz’ demiş.Altı eyalet talebi reddettiğini yazıyla bildirmiş,’Eyaletteki göçmen dairesinden aldığımız bilgilere göre buradaki Kürtlerin çoğu Kürtçe bilmiyor, sadece Türkçe ile Arapça biliyor. Eğitim bakanlığımız, Kürtçe ana dil öğretilmesini gerekli görmüyor’ diyerek…

***

AB uyum süreci içinde anayasasını ve uygulamalarını AB ile uyumlu bir hale getirmek için çok sayıda reform paketi hazırlayan Türkiye bunları meclisten geçirdi. Bu reformlar sayesinde bugün devlet televizyonu Kürtçe yayına başladı.
Elbette AB’ye uyum süreciyle şekillenen bu politikalar, kalkınma temellerine dayalıydı ve siyasi tabuları yıkacak mahiyetteydi. Fakat iyi niyetle başlatılan bu açılım Kürtlerin kendilerini yeniden tanımlamalarını da beraber getirdi. Kürtler kendilerine gösterilen bu iyi niyeti suiistimal ederek, daha fazlasını istediler. Nitekim BDP kendini PKK’dan ayıramadığı için halk nezdinde pek güzel bir karşılık bulmadı AB uyum sürecinin uzantısı olan Kürt açılımı.

Tekrar habere dönersek, AB uyum süreci içinde başlattığımız bu demokratik tavrın AB’de “Kürtler Türkçe biliyor” denerek reddedilmesi çok manidar.

Ve işin bana samimi gelmeyen bir başka kısmı, Türk olsun, Kürt olsun, maddi gücü olanın yurtdışında (çoğunlukla İngilizce)eğitim almak için can attığı bir coğrafyada illaki Kürtçe eğitim diye tutturmak. Dolayısıyla bahane addedebileceğimiz bu tür istençlerin Avrupa ülkelerinde de kabul edilmediğini görmek doğru düşündüğümüzü teyit ediyor.

1620740cookie-checkAncak yüzde beşimiz AB’de yer bulur

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.