AVUSTURYA’DAN… ‘Ertelendim’

Viyana’nın  Avrupa’ da bir müzik kenti olduğunu hatırlatmama gerek yok.Ancak ben müzik konusunda biraz tutucuyum.Almanca’ da bir söz var, Türkçe’ye “Köylü, tanımadığı yemeği yemez”  diye çevirebiliriz.

Açık Gazete’ de komşumuz Sayın Pınar Selek’in  “Bu zulmü durdurun” yazısını okurken, Kürt ve Türk’ ün birbirlerine muhtaç ve birbirlerine zorunlu iki millet olduğunu düşünerek, iki halkın arasındaki ayrışmaların  değil, birlikteliklerinin ön plana çıkartılmasının gerekliliğini düşündüm.

Bunun için de, son günlerde tanık olduğum bir müzik çalışmasına dikkat çekerek Türk- Kürt dostluğuna vurgu yapmak istedim.

Genellikle daha önce tanımış olduğum usta müzisyenlerin çalışmalarının yanında tanımadığım genç müzisyenlerin çalışmalarını görmezden gelirim. Bu kuralımı bozarak geçenlerde müzik CD’si almak için gittiğim dükkanda satıcı arkadaşın da önerisine uyup genç bir sanatçımızın çalışmasını satın aldım. Sanatçımızın çalışmasını dinlerken dedemi, annemi ve üvey anneannemi hatırladım. Bundan dolayı da  yapmış olduğum seçimden  dolayı oldukça mutlu oldum.
 
Dedem açık gözlü, sarışın, güzel yüzlü  bir adamdı ve çok çalışkandı. Hiç boş durduğunu görmedim. Buna rağmen hep yoksulluk içinde yaşadı ve yoksulluk içinde öldü. Geriye küçük yaşta dört yetim çocuk bıraktı.

Bu çocukların üçü benden daha küçük, büyük çocuk, yani dayım ise benden sadece bir yaş daha büyüktü. Hem dedemin erken ölümü, hem de dört çocuk ve üvey anneanemin yoksulluk içinde kalacakları  düşüncesiyle dedemin cenazesindeki feryadını daha da yükseltti. 

Anneannemin ölümü sonrasında dedem ikinci kez evlenmişti. Evlendiği kadına, yani üvey anneanneme köyümüzde Kürt kızı derlerdi, Kürt’tü.

Bizi gerçek torunuymuş gibi severdi. Biz de onu sever ve sayardık. Annemden biraz daha gençti.

Dedemin cenazesinde Kürt kızı Sultan Anayı  ve annem Navruz’u ağıtlarıyla hala bugün gibi anımsarım. Kürt kızı Sultan Anam ağıdını Kürtçe, annem ise Türkçe söylemişlerdi. O firkatı figan içinde o iki dil Türkçe ve Kürtçe ne kadar da birbirine güzel uymuştu. Anneannemin  bıraktığı yerden annem, annemin bıraktığı yerden de anneannem alıyor,  bir anladığım, bir de anlamdığım dilde ağıtlar yakıyorlardı. İki ayrı dilde çok da yanık söylenen türkü ve ağıtlar sanki bir dilden, bir ağızdan çıkıyordu.
 
İşte aldığım müzik CD’sini dinlerken onlarca yıl önce yitirdiğim dedemi, Navruz’da (bizde Newruz’a Navruz denirdi) dünyaya gelip de Navruz’ a bir hafta kala,  8 yıl öbür dünyaya göçen annemi ve üvey anneannemi hatırladım.

Beni bu kadar eskilere götüren çalışma genç sanatçı Abidin Biter’in “Ertelendim”  adlı CD’siydi.

“Ertelendim” genç sanatçının ikinci çalışmasıymış, ilkini tanımadım.

CD’deki parçaların çoğunun hem sözleri, hem de müzikleri genç sanatçıya ait. Bu parçaların  başında Beheycan, Ertelendim, Bir Kendin Bilmeze ve Vay Babo geliyor.

Aşık Mahsuni’nin dışında tanınmış söz ve müzik yazarlarının eserlerine  pek yer veremiş. Hüseyin Doğanay ve Arzu Şahin isimleri biraz tanıdık geliyor, her birinden birer parça seçmiş eserine.
 
İki güzel parça  içerisine şiir serpiştirmiş. Şiirler çalışmaya pek uymamış, şiirlerin okunduğu yere gelince ben CD çalarımın düğmesine basıp ileri sardırıyorum. Aşık Mahsuni’ye ait Bir Değil Yarem çalışmanın en güzel yorumlanan parçalardan biri..

 “Kendisini anlamayı ve eserlerini yorumlamayı  onur” olarak kabul eden sanatçının ağzından kendi türküsünü Mahsuni dinlemiş olsaydı, kesinlikle Abidin Biter ile gurur duyardı.

Genç sanatçı Abidin Biter’in avantajı sanat danışmanlığını Aydın Öztürk gibi bir şairmizin yapmış, ayrıca vokal olarak genç sanatçımız Arzu Şahin, sazları ile bağlama ustaları Erdal Erzincan ve Erol Parlak’ ın kendisi can yoldaşı olmalarıdır.

Beni esas sarsan parçalar ise Türkçe ve Kürtçe söylenen Dada Vabo, Vay Babo ve çalışmanın son parçası Halay Potpori’sidir.

Dedemi, annemin ve üvey anneannemin Türkçe ve Kürtçe ağıtlarla toprağa verdiğimiz gibi, cenazelerimizi aynı yürekten çıkan  Kürtçe ve Türkçe ağıtlar ve türküler eşliğinde toprağa verdik.

Bu iki dil sadece acılı günlerde yanyana olmadılar.

Sevinçli günlerde de halaylarda düğünlerde de beraber oldular. İşte Abidin Biter’ in son çalışması Ertelendim’de olduğu gibi. Asırlardır iç içe yaşamış Türk ve Kürtlerin günümüzde ayrışmalarını değil, daha çok ortaklıklarını ve birlikteliklerini öne çıkartacak çalışmalara ihtiyaç var. İşte Ertelendim çalışması da bunlardan bir tanesi. Genç sanatçının sadece bu çabasını görmek için dinleyin, ben 25 yıl öncesine gidip annem ile üvey anneannemin,  dedemin cenazesindeki.. ağıtlara gittim.

Dahası  bana, Aşık Veysel gibi aşıkların en büyüklerinin yaşamış olduğu köyüm Sivrialan’da televizyonun, radyonun ve sinemanın  olmadığı  zamanlarda köyün her dağının ardından, her tepesinden,  ağaçların,  çalıların, dikenlerin ve çiçeklerin arasından sıyrılıp gelen bir çoban kavalının melodisini ve yanık türkülerini  hatırlattı.

Umarım sizlere Abidin Biter’in türküleri daha da mutlu anıları hatırlatır.

Yine umarım her gün yüzlerce insanın katledildiği komşumuz Irak’ta,Amerika ve İngilizler tarafından işgal edilmiş olduğu bu tehlikeli dönemde, bu tür dostluk türküler halkların birbirlerine ihanetini önler ve sağduyuyu besler. 

1596940cookie-checkAVUSTURYA’DAN… ‘Ertelendim’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.