AVUSTURYA’DAN… İki ülke, iki örnek

Jura Soyfer´den Clemens Holzmeister`e  İki Ülke, İki Örnek…


1938 ile  1945 arası Avrupa`yi Hitler belası kasıp kavurmaktadır. Alman ırkından gelmeyen ve Hitler ile anı ülküyü paylaşmayan Avusturyalılar ve Almanlar ne Almanya’ da ne de Avusturya’ da yaşama şansı bulurlar.

Bu iki ülkede yaşama şansı bulamayanlar bir yolunu bulup  ülkelerini terk etmek isterler. Kaçamayanlar ise toplanıp Hitler’in toplama kamplarına götürülürler. Milyonlarca insan toplama kamplarında öldürürlürler. İşte bu  dönemde Almanca konuşulan ülkeler Almanya ve Avusturya’dan aydınlar kaçmaya çalışırlar. Bu aydınların bir kısmı  Türkiye ve bir kısmı  ise günümüzde de exil ülkesi olarak kabul edilen  İsviçre’ ye kaçmak zorunda kalmışlardır.

İsviçre, Almanya ve Avvusturya’ ya yakındır, oraya kaçmanın daha  kolay olacağı düşünülür. İsviçre’ye de onlarca yazar iltica için başvurur.  Başvururnun kabülü konusunda Bundesanwaltschaft karar vermektedir.  Sosyal demokratlara, pasifistlere, partisiz entellektuellere iltica tanınır, ancak komünistler ilticaya uygun bulunmaz ve kendilerine iltica tanınmaz.  Ayrıca  insanların kökeninden dolayı baskı görmeleri iltica nedeni kabul edilmez. Yani Yahudilere politik iltica tanınması ve onlara oturma izni verilmesi sürekli rededilmiştir.  Onun için de İsviçre sürekli ilticacılar için geçiş ülkesi olmuştur.

Avusturya’ nın tanınmış yazarlarından başta  Robert Musil olmak üzere  bir kısım yazar İsviçre’ de kabul görürler,  ancak o ülkede uzun süre kalamazlar, İsviçre’ den başka ülkelere dağılırlar. 

Bu biraz daha şanslı yazarların yanında İsviçre’ de kabul görmeyen ve hatta İsviçre’ye bile ulaşılmasına engel olunan Avusturyalı yazarlar da vardır.  Bir çoğu sınırdan geri çevrilirler. Bunlardan birisi,  Viyanalı yazar Fred Wander’ dir. Fred Wander Mayıs 1938 yılında Tirol’den Nauders bölgesinden İsviçre’ ye geçmeyi başarır.  Geçer geçmesine ama, İsviçre’de tutuklanır ve Fransa’ ya gönderilir. 1942  yılında Fransa’ dan İsviçre’ ye tekrar geçmeyi dener. Bu sefer de İsviçre polisi tarafından yakalanır, herhangi bir mahkemeye sevkedilmeden, Nazilere teslim edilir.  İsviçre polisi tarafından Nazilere teslim edilen Viyanalı yazar Fred Wander, Nazilerin meşhur toplama kampı olan Auschwitz’ e götürülür. İsviçre’ ye kaçışları konu alan anılarını, anı kitabı “Das gute Leben” ve romanı “Hotel Baalbeck” kitaplarında anlatır. Avusturya’ nın savaş sonrasının önemli yazarlarından birisi olarak kabul edilen Fred Wander ”Das gute Leben” adlı anı kitabında kaçışı ve İsviçre polisinin tavrını şöyle anlatır; “Eylül 1942 tarihinde İsviçre’ ye başarısız olunan kaçış denemelerinde, İsviçre polisi Almanlara çok sayıda Yahudi ilticacıları teslim etmiştir.  Acımasız bir şekilde beni de, altı kişinin kalmak zorunda bırakıldıkları küçük ve çıplak bir hücreye attılar.  Adi suçlular gibi ellerimiz zincirlere bağlı bir şekilde  Fransız sınırına  getirildik ve orada Vichy polisine teslim edildik. İsviçre’ de de çok ciddi şekilde faşist polis bölümü vardı”.

Diğer İsviçre’ ye geçemeyen yazar ise  Jura Soyfer’ dir. Arkadaşı Hugo Ebner ile kayak turuna çıkmış gibi İsviçre’ye geçmeye çalışan Jura Soyfer, 13 Mart 1938 tarihinde gümrük görevlileri tarafından tutuklanır ve Feldkirch Eyalet Mehkemesine teslim edilir.  Jura Soyfer ismi Viayana’ da bir sokağa ve bir tiyatroya ismi verilecek kadar önemli bir yazın adamıdır. 

Peki kimdir Jura Soyfer? Jura Soyfer 1912 yılında bir Yahudi ailesinin çocugu olarak Ukranya’da doğar.  1920 yılnda Viyana’ya ailecek göçerler. J. Soyfer sosyal demokrat gazetelerde çalışır ve tiyatro oyunları yazar.  1934 sonrasında tiyatro eseri “Mittelstücke” Viyana ve Budapeste’ de sahneye konulur.  Onun dışında şiirleri ve yazıları Wiener Tag, Deutsche Freiheit ve New Writing gazetelerinde  yayınlanır.  13 Mart 1938 tarihinde İsviçre sınırında tutuklanır ve Avusturya gümrük görevlilerine teslim edilir.  Teslim sonrası Nazilerin meşhur toplama kampı Buchenwald’ e götürülür.  1939 yılında İsviçrelilerin Nazilere teslim ettikleri Jura Soyfer Buchenwald toplama kampında tifus hastalığından ölür.

Margarete  Schütte Lihotzky ve Clemens Holzmeister

Peki aynı dönemde Avusturya ve Almanya’ dan Atatürk’ ün Türkiye’sine sığınanlar ne durumdaydılar? Mustafa Kemal Atatürk’ ün genç Türkiye’ si yeni kurulmuştur.  Yetişkin kadrosu çok sınırlıdır. İlkokuldan üniversitelere,  sanayiden tarıma oradan mimariye kadar çeşitli alanda görev yapacak insana ihtiyaç vardır. Cumhuriyet genç, yoksul ve kuruluş sürecini yaşamaktadır. Savaştan yeni çıkmıştır ülke, 1930’ lu yılların sonu 1940’ lı yılların başında özellikle Avrupa’ da savaş vardır.

İnsanlar düşüncelerinden ve kökenlerinden dolayı Avrupa’da katledilmektedirler. Alman faşistlerinin katliamından kaçanlardan 1933 ile 1944 yılları arasında yediyüz ile sekizyüz arasında aydın, profesör, öğretmen, mimar, yazarlar ve çeşit çeşit meslekten insanlar vardır. Türkiye’ye, Atatürk Cumhuriyetine hoş gelmişlerdir. Kendileri baş tacı edilirler. Türkiye’ de kaldıkları süre içerisinde devletin olanaklarından en iyi şekilde faydalanırlar, kendilerine ev olnakları sağlanır ve ayrıca kendilerine en yüksek devlet memurunun aldığı maaş oranında maaş bağlanır. Kendilerinden beklenti, ders kitapları yazacaklardır, Türk eğitimine katkıda bulunacaklar, uzmanlık alanlarında çalışacaklardır.

Cumhuriyetin başkenti Ankara’ya yolunuz düşerse mutlaka Bakanlıklara uğrayın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi binasına uzaktan da olsa bir bakın. Merkez Bankası, Yargıtay, İçişleri Bakanlığı, Sanayi ve Tarım Bakanlığı, Emlak Bankası Çalışma Bakanlıgı, Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı binalarını mutlaka görün. Bu binaları ve daha nicelerinin mimarı Avusturyalı Clemens Holzmeister’ dir. Clemens Holzmeister Viyana Akademisindeki (Wiener Akademie) görevinden 1938 atılmışdır. Nedeni Naziler, Holzmeister’ in mimari anlayışını beğenmemeleridir. Akademiden atıldıktan sonra 1939 ve 1954 yılları arasında Türkiye’ de kalır ve Ankara’da yukarda belirtmiş olduğum binaların  içinde olduğu onbir binanın mimarı ve Üniversitede hoca olarak çalışır. 

Tanınmış Avusturyalı şahsiyetler arasında başka birisi daha vardır.  2000 yılı Ocak ayında 103. yaşında hayata gözlerini yuman mimar  Margarete  Schütte Lihotzky’ dir. Margarete  Schütte Lihotzky ve eşi 1937 yılında Sovyetler Birligi’ nden  dönerler. Evliliginden dolayı Alman vatandaşlığı alır, ancak Almanya’ ya dönmek istemezler.  Paris’e giderler, oarda bir yıl kalırlar. Ancak yaşam şartlarıını bir türlü sağlayamazlar ve Londra üzerinden İstanbul’ a giderler. Margarete  Schütte Lihotzky ve eşi Türkiye’de yaşayan Avusturyalı mimarlar Clemens Holzmeister ve  Herbert Eichholzer ile Türkiye’de Milli Egitim Bakanlığına bağlı kadın meslek okullarının yapımında  çalışırlar. Türkiye’ de yaşayan Avusturyalı aydınlar ayrıca  politik çalışmalarını devam ettirirler.  Savaş sonrasında ülkesine dönen ve Türkiye’ de Milli Eğitim Bakanlığının okullarında çalışmış olan Margarete  Schütte Lihotzky’e  Avusturya Sosyal Demokrat Partisi tarafından resmi işler için ambargo uygulanır. İlk defa 97. yaşında Viyana Belediyesine ait ufak bir iş verilir. Burada kadınların 60 yaşın dolması durumunda normal emeklilik haklarının dolduğunu ve 55 veya 56,5 yaşında da kerken emekliliğe ayrılabildiklerini hatırlatmakta yarar vardır.  98. yaşında da kendisine Viyana Teknik Üniversitesi tarafından  onur doktorası verililir. Ancak 97 yaşında kendisine Viyana Belediyesi tarafından iş verilen ve 98 yaşında da Viyana Teknik Üniversitesi tarafından onurlandırılan Margarete  Schütte Lihotzky, geni Türk Cumhuriyeti tarafından okul yapması için çoktan iş olanakları sağlamıştı. Onur doktorası töreninde yapmış olduğu konuşmada Margarete  Schütte Lihotzky geç gelen onurlandırmayı eleştirir ve “Bu onurlandırma biraz geç olmadı mı” diye sorar. 1999 yılında da kendisi, Avusturya gazetelerinin birisinin düzenlemiş olduğu 20. yüzyılın kadınları anketinde Romy Schneider’ in arkasında beşinci sırada yer alır.
Bu iki önemli sahsiyetin yanında Avusturya ve Almanya’ dan Türkiye’de başkaları da yaşama ve çalışma şansı bulmuşlardır. Bunlardan en önemlilerinden birisi de ikinci Dünya Savaşı sonrası Berlin’ in ilk Belediye Başkanı olan Ernst Reuter’ dir. Alman Fritz Neumark  Türkiye’de çalıştığı süre içerisinde, Türkiye’ nin ilk Ticaret, Telif Hakkı ve Gelir Vergisi Kanununlarını hazırlar ve yıllarca İstanbul Üniversitesinde ders verir. Margarete  Schütte Lihotzky’ nin arkadaşı, Rosemarie Heyd Burkart, Leo Spitzer  ile İstanbul Üniversitesinde seminer salonunu yaparlar. Hitler mezaliminden kaçanlardan çocuk doktoru karı koca Erna ve Albert  Eckstein Türkiye’ deki çocuk ölümü oranını çabaları sonucunda  % 20’ den %12’lere düşürmüşlerdir.

Müzik alanında da çalışmalar dikkatleri çekmiştir; Paul Hindemith Almanya’ dan kaçmış, Türkiye’ de Avrupa müzigini Türkiye’ de tanıtma çabaları vermiştir.  Berlin’ den Türkiye’ ye kaçan Carl Ebert, Beethoven’nun Fidelyo operasını Türkiye’ de ilk defa sahneye koymuştur.

Avusturyalı George Tabori İngiliz gazeteci olarak İstanbul’ da yaşamış ve  “Beneath the Stone the Scorpion” kitabını yazmıştır.

20. yüzyılın önemli mimarları, yazarları,  sanatçıları kısaca aydınları Türkiye’ ye kaçarak yaşamlarını kurtarmışlardır, beraberlerinde de mesleklerini bilgilerini getirerek  genç Türkiye Cumhuriyetine önemli katkıları olmuştur. Birinci sınıf insan olarak kabul görmüşler, çalışmışlar, her gurbetçinin beklemiş ve beklemekte oldukları anadillerindeki sevinçli geriye dönüş çağrısını beklemişlerdir. Günü gelince de dönmüşlerdir ülkelerine.

Burada iki önemli Avusturyalı yazar Fred Wander ve Jura Soyfer’ in İsviçre deneyimlerini  ve gene Avusturyalı iki mimar olan Clemens Holzmeister ve Margarete Schütte Lihotzky’ nin Türkiye deneyimlerini örnek alarak ufak bir hatırlatmakta fayda olduğunu düşünmekteyim.

Kadim Ülker/Viyana        

Kaynak:

Jura Soyfer, Herrlichen Zeiten entgegen, Europaverlag

Margarete Schütte-Lihotzky, Errinerungen aus dem Widerstand, Promediaverlag

Wienerzeitung, Extra,  25/26 Ocak 2002, sayfa 5

Ulrike Oedl, Exilland Schweiz www.literaturepochen.at

1596910cookie-checkAVUSTURYA’DAN… İki ülke, iki örnek

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.