Azeri müziği dünya gündeminde

Dünyanın saygın yaylı sazlar dörtlülerinden biri olan ve Frengiz Ali Zade’nin müziğiyle yıllardır yakından ilgilenen Kronos Quartet, Nonesuch firmasının etiketini taşıyan bu albümüyle Azeri bestecinin dünya vitrinine çıkmasını sağlıyor.

Albümde yer alan yaylı çalgılar dörtlüleri ve piyanolu beşli, Kronos’un siparişi üzerine bestelenmiş. Frengiz Ali Zade’nin ses dünyası, günümüz müziği için eşi bulunmaz bir soluk…

1947 Bakü doğumlu Ali Zade, Azerbaycan ulusal müzik ekolünün kurucusu sayılan Kara Karayev’in öğrencisi. Sovyetler Birliği’nde bir zamanlar ‘burjuva müziği’ diye yaftalanan atonal müziği kısa zamanda benimseyen Ali Zade, hocasının ‘ağır ol, fazla dikkat çekme’ uyarılarına kulak asmadan, özellikle İkinci Viyana Okulu bestecilerinin, Messiaen, Crumb ve Cage gibi avangardların eserlerinin çok başarılı bir yorumcusu olarak anavatanında öne çıkmış.

Karayev’in, daha ulusalcı, tonal yapıda bir müziği tercih etmesinin, ‘hakkında daha hayırlı olacağı’ telkinlerine rağmen, Ali Zade, hocasını dinlememiş ve 1970’lerden itibaren atonal teknikleri besteciliğinde cesurca kullanmaya başlamış. Bu nedenle de besteciliğinin ilk döneminde sırtını geleneksel Azeri müziğine dönmüş.

Geleneksel Azeri müziğinin kendi içerisinde mükemmel bir yapıya sahip olduğunu ve dışarıdan herhangi bir müdahaleye gereksinim duymadığını savunmuş. Ta ki, İtalyan viyolonselci Ivan Monigetti ile tanışana değin…

Monigetti, Azerilerin kullandığı kemençe sazından o kadar etkilenmiş ki, besteciden kendi çalgısı için bu sesi çıkarabileceği bir eser yazmasını rica etmiş. Monigetti’nin Azeri müziği ve çalgılarına yönelik bu coşkulu ilgisi, Ali Zade’yi de motive etmiş ve onu besteciliğinde yeni ifade arayışlarına yöneltmiş.

Ali Zade’nin, Batı’nın atonal müzik teknikleriyle Azeri makam müziği dizilerini bir araya getirerek oluşturduğu eserler, günümüz müziğinde onu çok ayrı bir yere koyuyor. Frengiz Ali Zade, yerel kalınarak da çağdaş olunabileceğinin örneklerini veriyor son birkaç yıldır… Geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren, akademik bestecilerin elinde tamamen atonal kalıplara sıkışıp kalan ve böylece geniş yığınlardan gitgide kopan Batı sanat müziği, artık orijinal yapıt üretememenin sıkıntısı içinde.

Bu kısırlığı aşmanın yollarını arayan çağdaş besteciler, yerel renklerle gitgide daha çok ilgileniyorlar. Ali Zade’nin, bu noktada Batılı bestecilere nazaran en büyük avantajı, çağdaş teknikleri kullanan bir Azeri besteci olarak, içine doğduğu makam müziğinin tekniklerine bihakkın vakıf olması.

Ali Zade, Balet Plak tarafından yayınlanan “Mugam Sayagi” (Makam Stilinde) adlı eserinin ikinci yarısında tam da bunu yapıyor ve öz müziğinden ödünç aldığı ‘çargah mugamı’nın yani makamının dizilerini kullanıyor. Bu kullanım, müziğine hem karşı konulamaz bir egzotik tat vererek Doğulu kadar Batılı dinleyenleri de kendine çekiveriyor hem de Batı’nın günümüzde ulaştığı son yazım tekniklerini tercih ettiğinden dolayı, onu çağının gerisine düşürmüyor.

Frengiz Ali Zade’nin albümdeki dört eserinin hepsinde sıra dışı çalgılama dikkati çekiyor. örneğin, Azeri milli çalgısı “tar”ın kendine has ışıltılı sesini piyanoda canlandırabilmek için, piyanonun telleri üzerine iri taneli bir kolye yerleştirmiş. çinli çağdaş besteci Tan Dun’un alamet-i fвrikası haline gelmiş bulunan “su damlası” efektine de “Oasis” adlı eserinin girişinde bir “çağdaş müzik enstrümanı” (!) olarak başvurmuş Ali Zade.

“Mugam Sayagi” 1993 yılında, Azerbaycan ile Ermenistan’ın Dağlık Karabağ meselesi yüzünden kapıştıkları sırada bestelenmiş. Eserin ikinci yarısında, yaylıların çıkardıkları; ciyaklayan, homurdanan, bile bile çirkinleştirilen tınılar, çalgıların tahta kısımlarına vurularak çıkarılan kaba gürültüler, savaş ortamını tüm korkutuculuğuyla canlandırıyor.

1100140cookie-checkAzeri müziği dünya gündeminde

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.