BM Güvenlik Konseyi ve Başbakan’ın tavrı…

BM Güvenlik Konseyi (BMGK), BM’nin üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü en güçlü organı.
BMGK’nın görev tanımı uluslar arası güvenlik ve barışı korumak olarak tanımlanmaktadır. Yani konsey uluslararası barış ve güvenliği korumakta aciz kalırsa varlık nedeni de ortadan kalkar.

Başbakan Erdoğan’ın dediğini hatırlayalım “Masum insanları katleden, şehirleri topa tutan acımasız şiddet kullanan bir rejime bugüne kadar yeter dur diyemeyen bir Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği korumaktan aciz olduğu açıktır”

Bu bağlamda Erdoğan, , ifade ettiği ortam oluştuğunda, uluslararası barışın korunması konusunda karar alma ve uygulama yetkisi bulunan tek uluslar üstü örgüt BMGK’nın varlık nedenini de ortadan kalkacağını öne sürmektedir.
BMGK’nın kısaca yapılanmasına bakalım Beş daimi üye: Çin, Fransa, Rusya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri
On geçici üye (dönem sonu tarihi): Bosna Hersek (2011) Almanya (2012) Portekiz (2012) Brezilya (2011) Hindistan (2012) Güney Afrika (2012) Kolombiya (2012) Lübnan (2011) Gabon (2011) Nijerya (2011)
Genel Kurul, Kolombiya, Almanya, Hindistan, Portekiz ve Güney Afrika’yı 1 Ocak 2011 tarihinden geçerli olmak üzere 2 yıllığına, Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçmiştir. Bu ülkeler, üyelik süreleri sona eren Avusturya, Japonya, Meksika, Türkiye ve Uganda’nın yerlerini aldı.
BMGK’nın kararlarının uygulamaya konabilmesi için 15 üyeden 9’unun onaylaması ve 5 daimi üyenin de veto haklarını kullanmaması gerekiyor. BM Tüzüğü’nde belirtildiği gibi BMGK’nın kararları, tüm üye ülkeler açısından bağlayıcılık taşıyor. Bu bağlamda Türkiye de dahil tüm üye ülkeler konsey Suriye’ye askeri bir müdahale kararı alsa ya da daimi üyelerden birinin ki bu Çin ya da Rusya’dır vetosuyla bu karar çıkmasa uymak zorundalar.
Askeri müdahale kararı çıkmasında 9/15 oranının bulunmasında sorun yok. Ancak Çin ya da Rusya müdahale konusunda veto hakkını kullanabilir. Bu durumda Başbakan açısından ya GK’nın varlık nedeni ya da veto hakkını kullanan ülkelerin konsey’de bulunma nedenleri ortadan kalkar.
BMGK, karar alma ve yürürlüğe koyma yetki-gücü açısından bakıldığında bir tür yasama ve yürütme organı olarak çalışmaktadır. Uluslar arası yasalara karşı gelmeden, yaptırımları göze almadan konsey kararlarına aykırı davranma olasılığı yok.

Bu çerçevede Sayın Başbakan ne demektedir. Öncelikle barışın sadece korunması için değil tesisi için de Suriye’ye askeri bir müdahalenin kaçınılmaz olduğunu ifade etmektedir. BM bu güne kadar bu yönde bir karar almamıştır.
Sayın Başbakan’ın sergilediği politika diplomasi jargonunda aksiyonel olarak tanımlanıyor. Bir başka deyişle uluslar arası gündemi takip eden reaksiyonel değil gündem belirleyen, belirlemeye çalışan bir tavır.
Aksiyonel tavırda güç ve risk doğası gereği ters orantılıdır. Güç arttıkça risk azalır.
Uluslar arası ilişkilerde ülkelerin tavırları güçlerine denk düşmeli, güç söyleminin büyüsüne kapılmamalıdır. Gücün tavrı belirlediği stratejilerin uzun vadede kazandığı tarihi bir gerçekliktir.
Ortada muallak bir durum var yazının sonu da muallak…

650870cookie-checkBM Güvenlik Konseyi ve Başbakan’ın tavrı…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.