Dolayısıyla herkesçe sevilen bir eski siyaset adamının, odasında asılı bir levhadan yazabildiklerimi sizlere aktarmak istedim.
İşte bazıları :
Parti büyüyorsa, derdin de büyüyor demektir.
Herkesi kucaklamayı bilmelidir. Ancak safına aldıklarına dikkat et. Siyaseti meslek yapanlara, çıkarcılara, her zaman iktidarla birlikte görünmek isteyenlere aldanma.
Bunları yaparken, parti taassubu ile hareket etme. “biz başlattık, partiyi bu seviyeye biz getirdik. Şimdiden sonra dışardan kimse bir yere gelmemeli ” düşüncesi tamamen yanlıştır. Böyle düşünenler, parti zayıfladığında orayı ilk terk edecek olanlardır. Küçük olsun, ama bizim olsun anlayışı iflas etmiştir. Son otuz yıl, bunun örnekleriyle doludur.
Baş olanların işi çok zor.Çoğu kez yakın çevre, onların doğruları görmesine engel olabiliyor. Böylece, halkın beklentileri yerine, bu dar çevrenin beklentileri ön planda olur. Halkın nabzını tutmak için onların arasına girmeli, onları dinlemelidir. (siyasetçinin dinlemekten çok hep konuştuğu meşhurdur.) Unutma ki, asıl gücün sessiz çoğunluktadır.
“Kerameti kendinden menkul” yani, kendisini bulunmaz Hint kumaşı zanneden, burnu havada insanlardan uzak dur. Daha önce konuşma imkanı bile bulamadığın, hatta ulaşamadığın bu tip insanların, şimdi karşında saygıyla eğilmelerine karşı uyanık ol. Bunların gerçekten seveni de yoktur, çevresi de yoktur.
Gerçek çevreni ve dostlarını unutma.Onları sakın küstürme.En son döneceğin yer orasıdır. Düştüğünde, bunlardan başka yanında kimse olmayacaktır.
Biz yazdık.
İlgilenen varsa.
__________
* İzzettin İçin yazdı