İngiltere’de, iktidardaki İşçi Partisi’nin Yıllık Olağan Kongresi dün Manchester kentinde başladı. 2009 ya da 2010 yılında yapılacak genel seçimlere kadar otomatik olarak başbakanlık görevini de üstlenecek olan yeni İşçi Partisi liderini belirlemek için yarış, gayrı resmi olsa da, bu kongre ile başlamış oldu.
Parti lideri olarak son kez kongreye katılan Tony Blair’in koltuğuna oturması beklenen Maliye Bakanı Gordon Brown çizgisini anlattı. Brown, İşçi Partisi iktidarının ikinci ismi ve birçok politikanın da ortak mimarı olarak görülüyor. Brown yeni liderlik yarışının açık favorisi olmasına karşın son kamuoyu yoklamalarında başarılı bir başbakan olacağını düşünenlerin oranının yüzde 36’dan yüzde 27’ye gerileyerek Muhafazakâr parti lideri David Cameron’un beş puan gerisinde kaldığını gösteriyor.
BLAİR’E ÖVGÜ
Gordon Brown dün İşçi Partisi kongresinde yaptığı konuşmada her yıl maliye bakanı sıfatıyla yaptığı ve önceki 12 aylık icraatının raporunu verdiği geleneksel konuşmasının ötesinde kendi siyasi felsefesinin köşe taşlarını ve başbakan olduğu takdirde izleyeceği politikaların ana hatlarını dile getirdi.
BBC’nin yorumuna göre Brown geçen on yıl boyunca iktidardaki hem ortağı, hem de rakibi olan Tony Blair’e karşı uzlaşmacı ve övücü bir tutum izledi. Brown geçmişte Blair ile arasında çıkan görüş ayrılıklarından üzüntü duyduğunu ifade etti. İngiltere Başbakanı şu sırada seçmenler nezdinde popülerliğini yitirmiş olsa bile, Blair dönemi mirasını devralacak ve devam ettirecek bir görünüm sergiledi.
Geleneksel olarak liderliğin daha solunda yer alan ve Tony Blair’in Irak savaşına ilişkin tutumundan hiç de hoşnut olmayan parti delegelerinin beklentilerinin aksine, Gordon Brown bu devamlılık temasını dış politikaya ilişkin görüşlerinde de sürdürdü.
“Terörizme karşı mücadelede kimse tarafsız kalamaz.” diyen Brown, şöyle devam etti: “İngiltere olarak bizim uluslararası sorumluluklarımız var. Şu konuda çok açık olmalıyız. Terörizme karşı mücadelede küresel bir işbirliğine ihtiyaç vardır. Hiçbir şekilde Amerika karşıtı olmayacağız. Dünyanın her yerindeki namuslu insanların sahip olduğu özgürlük, demokrasi ve adalet gibi değerlere sahip çıkacağız. Sadece kendimiz için değil, herkes için, asıl olarak da dünyanın en yoksul ülkeleri ve en yoksul halkları için…”
Blair’i 12 ay içinde görevini bırakacağını açıklamaya zorlayan üç hafta önceki parti içi çekişmelerden Brown sorumlu görülmüştü. Kongre aynı zamanda Tony Blair yandaşlarının gönlünü kazanmak Gordon Brown açısından önemli sayılıyor.
FARKLI POLİTİKASI
Brown öte yandan, lider seçildiği takdirde kendisinin izleyeceği farklı politikalar konusunda da bazı ipuçları verdi.
Liderlik adayı başbakanda olan savaş ve barış ilan etme yetkisinin parlamentoya verilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca değişen dünya ve ülke koşullarının yeni bir yönetim biçimi gerektirdiğinden söz ederek merkezi hükümetin elindeki yetkilerin daha fazla oranda yerel yönetimlere devredilmesinden yana olduğunu belirtti.
Brown ayrıca, çevrecilere de göz kırparak küresel ısınma, iklim değişikliği ve çevre kirlenmesine karşı mücadelenin kendi vizyonunun merkezinde yer alacağı sözünü verdi.
