Bunu biliyor muydu Bay Bush? (III)

Toplumlar mitolojik öykülerini yaratırken, kendi kültürel öğelerini kullanırlar. Bu öğeler, o kültürün dış dünyayı nasıl algıladığı ve anlamlandırdığıyla ilgilidir.


İnsanların kendilerini bilmedikleri bir dönemde bu dünyada bir yere koyması ve tanımlaması bu mitolojik öyküleri ortaya çıkarmıştır.


Antik Yunan Mitolojisinde; çok Tanrılı bir düzen vardı. Baş Tanrı ‘ Zeus’  ve ona bağlı olan diğer Tanrılar… Bir de Zeus ya da diğer Tanrılar tarafından kutsanmış, görevlendirilmiş; ‘yarı insan- yarı tanrı’ olanlar vardı. (Prometeus- Herkül) gibi…


Prometeus, insanları yaratmak için Tanrı Zeus’u ikna eder ve bunun için de izin ister.
İkna olan ‘Zeus’ izin verir ama daha sonra insanlardan hiç hoşlanmaz!


İnsanları sevmeyen ‘Tanrı Zeus’ Olimpos Dağı’nın tepesinde oturmaktadır. Tanrılar, kendi aralarındaki kavgalardan, çekişmelerden fırsat bulduklarında da; bütün güçlerini insanlar üzerinde kullanıyorlardı…


Prometeus ise bilgiye(ateşe-ışığa) ulaşmak noktasında ısrarlıdır. Bir gün Tanrılar uyurken, onlardan ‘ateş’i çaldı ve insanlara verdi. Bu iyiliğinin bedelini çok ağır ödemek zorunda kalan Prometeus; yakalanarak Kafkas Dağları’ndaki bir kayaya zincirle bağlanarak, Tanrılar tarafından cezalandırıldı.


Ve her gün ‘ karaciğerini’ yırtıcı kuşlar( Kartal) yedi… Ama onun bir sırrı vardı. Çünkü karaciğeri her gün yenileniyordu…


Bu öyküden hareketle, bir gönderme yapacak olursak; ABD Başkanı  Bay Bush’ da kendisinin “ Yeni Dünya Düzeni’ni “ kurması için ‘Tanrı’ tarafından seçilmiş olduğuna ve görevlendirildiğine inanıyordu.


Buna kendisi inandığı gibi yakın çalışma arkadaşlarını da  (isteyerek ya da istemeyerek de olsa) inandırmıştı. Geriye Amerikan halkını yani ‘seçmenini’ inandırmaya kalıyordu.


Bunun için de yapılması gereken; ‘kaos’ yaratarak Amerikan Halkı’na eğer beni seçmezseniz ‘öcüler yer’ sizi düşüncesini empoze etmekten ibaretti… Ayrıca unutulmamalı ki korku ve kaos içindeki toplumlarda daima bir kurtarıcı beklenir.


Bu gibi durumlarda da kurtarıcı olarak ortaya çıkanlarda pek öyle akıl, bilgi,beceri, yetenek, liderlik gibi nitelikler de aranmaz… Bu korku ve kaos ortamı da (El-Kaide/ İkiz Kulelerin Yıkılması- Şarbon salgını)gibi durumlarla rahatlıkla sağlanmıştır…


Bu korku ve kaos ortamı, Amerikan halkında panik yaratmış, kimlik ve kişilik arayışı bunalımına sürüklemiştir. Aynı zamanda kafası karışan halk bu şekilde ‘Başkan’ seçmek için sandık başına gitmek zorunda kalmıştır…


Böylesi ortamlarda yapılan seçimlerde; genellikle kerameti kendinden menkul, kifayetsiz muhterisler kolaylıkla aradan sıyrılıp, ipi göğüsleyebilirler…


Sonuç olarak; Prometeus, bütün insanların iyiliği için “ateş”i çaldı ve onlara verdi… Haksız olarak da ‘zincire vurularak’ cezalandırıldı.


Böyle yüce bir amacı olmadığı halde, haksız bir şekilde ‘Irak’ halkından ‘Petrol’ u çalıp bir anlamda ‘ateş’ i çalıp kendi gücüne güç katmak için ülkesine Amerika’ ya götüren sayın Başkan Bush’ un başta  Tanrı ve kendi halkı olmak üzere; Dünya halkları tarafından haklı olarak ‘zincire vurulma’ zamanı geldi de geçiyor mu, ne dersiniz?   
   
“Prometeus’ un sırrı vardı. Acaba Bay Bush’ un da böyle bir sırrı var mıydı?”


“ Anneme ‘Başkan’ olduğumu söylemeyin! O beni ‘Pilot’ sanıyor! “


Mete Karakaş ( Araştırmacı/Yazar )

677970cookie-checkBunu biliyor muydu Bay Bush? (III)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.