Cakarta sokaklarında geleceğini arayan bir Afganistanlı Hazara

Yalnız değil üstelik yanında annesi ve iki erkek kardeşi ile birlikte. Köklerini, geçmişini, acısı ve tatlısı ile birlikte yaşanmışlıkları geride bırakmak zorunda kaldığı ülkesini terketmiş terketmesine ama 6 aydır yaşadıkları, aradığı geleceğe ulaşmanın çok da kolay olmayacağını göstermiş kendisine; diğer bir çok umut yolcusuna olduğu gibi. Artık geri dönmek için de çok geç. Umut ve hayal etmek ve beklemekten başka çareleri kalmamış.

– Neden kaçtın Afganistan’dan?

– Kaçmak kimsenin seçimi değil, benim de değildi. Zorlanıyorsunuz ve bunu yapmak zorunda bırakılıyorsunuz. Bir Sivil Toplum Örgütü’nde danışmalık yapıyordum; herşeyi bıraktım. Ben Hazara’yım ve ülkemde neredeyse yaşama şansım yok; sırf bu nedenle. 17. yy. dan beri kendi ülkemde Hazara etnik kökeninden gelen insanlar baskı altında; zulüm görmekteler. Gitmemiz için her türlü kötülük yapılıyor.

– Neden Endonezya’ya geldiniz?

– Biz ülkemden annem erkek kardeşlerim ve diğerleri toplam 7 kişi geldik. Amacımız ABD, Kanada veya Avustralya’ya gitmekti; oralara gitmenin en kolay yolu Endonezya’dan geçmekteydi. Cakarta havalanında bizi insan kaçakcıları aldılar ve Avustralya’ya gitmek üzere gideceğimiz tekneye götürdüler. Teknede başka ülkelerden gelenler ile birlikte toplam 100 kişi idik. Denize açıldığımızda hava şartları bozuldu, tekne su almaya başladı, batma tehlikesi geçirdik ve kurtarma ekiplerine haber verildi telefonla. Ulaşılan yetkililer 15-20 dakika içinde gelip bizi kurtaracaklarını söylediler ancak 17 saat boyunca kimse gelmedi. Çok panik yaşadık, tekne can pazarına dönüştü. Allahtan 17 saat sonra geldiler ve kurtarıldık kimseye birşey olmadan. Biz şanslıydık kurtarıldık. Bu yolda.batan tekneler, yeni bir hayata başlamak üzere yola çıkmışken hayatını kaybeden insanlar var.

– Sonra ne oldu hala buradasınız?

– Endonezya’ya geri getirildikten sonra Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) başvurarak iltica talebinde bulunduk. Ama 6 aydır haber yok; bir telefon bekliyorum yalnızca görüşme yapabilmek için. Önce görüşme yapacaklar sonra karar çıkacak. Daha ne kadar bekleyeceğimizi bilmiyoruz. Bu süre içinde çeşitli mektuplar da yazdım ancak hiçbirine cevap alamadım henüz. Bir çok ilticacı benim durumumda; yalnızca bekliyoruz, ne zaman aranacağız, ne zaman görüşme yapılacak hiçbirşey bilmiyoruz.. Güven için de değiliz.

– Nerede kalıyorsun?

– Ben şimdi Cakarta sokaklarında yaşıyorum resmen; rahat değil elbette. Yardıma ihtiyacımız var; yardım edecek kimse yok; kimin kapısını çalacağımızı bilmiyoruz. Yalnızca UNHCR değil Uluslarası toplumdan da sorumluluk almalarını ve benim ülkeme barış getirilmesi konusunda yardım etmelerini rica ediyorum.
Cakarta’da geceleri boş bulduğum camilerde uyuyorum sabah namazı başladığında yola çıkıyorum. Rüzgar beni nereye götürürse oraya gidiyorum, kulağım sürekli telefonda ve günüm böyle geçiyor. Ertesi gün aynı beklentilerle tekrar başlayıp sonra bir mum gibi sönüyor. Yavaş yavaş psikolojik bir hasta olmaya başladım. İnsan olmak ile iltica talep eden birisi arasında ne fark var bilmiyorum artık. UNHCR yardım etmeye çalışıyor ama yeterli değil, herşey çok zaman alıyor. Artık bekleyecek gücümüz kalmadı.

Yalnız ben değil kamplardaki bir çok kişi aynı durumda; Sri-Lanka’dan, Afganistan’dan gelenler umutsuz bir bekleyiş içindeyiz. Bir kez denedik bir daha tekneye binip hayatımızı tehlikeye de atmak istemiyoruz.

Bu durumda 3-4 yıldır hatta 5 yıldır bekleyenler var ve durumları hala muallakta. Bekleyenlerin fiziksel sağlığı olduğu kadar psikolojik sağlıkları da tehlike altında. Yeterince beslenemiyorlar, tükeniyorlar. Yavaş yavaş potansiyel suçlu haline geliyorlar.

– Avustralya’nın mülteciler ile ilgili yeni uygulamasını bilmiyor muydunuz, niye bindiniz tekneye?

– Kaçakcılar bize uygulama tarihinin başlamasını yanlış aktardıklar. Aslında biz tekneyle çıktığımızda uygulama başlamış ama haberimiz yoktu.

Burada hayat şartları kolay değil sizler için, yaşadığın ve anlattığın gibi. Hiç pişman oluyor musun kaçtığın için?

Bunu tercih etmezdim, etmezdik ama yapmak zorunda kaldım; Hazara’lara hayat Afganistan’da çok zor; ayrımcılık, aşağılama dayanılır gibi değildi. Geriye dönüşümüz yok artık. Bütün zorluklara rağmen ileriye bakmak zorundayız.Ülkemi özlüyorum.
Ben buradaki insanlara minnettarım; bize ilgi gösteren, kapılarını açan Endonezya hükümetine ve halkına teşekkürlerimi iletmek istiyorum.Onlar yapabileceklerini yapıyorlar bizim için.

Ağırlıklı olarak Şii etnik azınlıktan gelen Hazara’lar Afganistan’da Taliban tarafından sistematik olarak zulüme uğramış ve zalimce davranılmıştır. Taliban dan sonra barış sağlandığına güvenerek bir umutla ülkesine geri dönen Afganlar 2009 yılının sonlarına doğru iyimserliklerinin yersiz olduğunu anlayarak tekrar Avustralya şanslarını denemeye başlamışlardır. Pakistan sınırında yaşayan Hazara’lar sünnî aşırı uçların saldırılarına maruz kalmış ve çok sayıda kişi katledilmiştir.

Uçurtma Avcısı

Afganistan doğumlu Amerikalı yazar Halit Hüseyin’in aynı adlı kitabından uyarlanan ve Afganistan’da Hazara etnik kökeninden gelen insanlara yapılan zulmü anlatan 2007 yapımı “ The Kite Runner,” Uçurtma Avcısı” filmi insanın içini acıtan bir film. Özelde Hazaralar ve genelde mülteci sorununu anlamak açısından önemli bir kaynaktır..

Mülteci kimdir:

Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1951 Sözlesmesi’ ne göre mülteci “ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi” dir.

Endonezya 1951 Uluslararası Mülteci Statüsü Anlaşmasına imza koymamış; dolayısıyla bu konuda direk bir sorumluluğu bulunmamakta. İltica talep edenler burada uluslarası bir hakka sahip değiller. Buna rağmen Endonezya ilticacıları sınır dışı etmiyor. Birleşmiş Milletlere başvuranların talepleri sonuçlanana kadar ülkede kalmalarına izin veriyor. SAR operasyonu: yasal olmayan yollardan dolaşan kişiler ile kendi toprak sahanlığında zor durumda kalmış insanlara, mülteci adaylarına yardım edip, zor durumdan kurtarıyor, yerleşim konusuna karışmıyorlar.

Birleşmiş Milletlerin Sorumluluğu

Endonezya özellikle Afganistan’dan iltica etmek isteyen Hazaralar için11 Eylül önccesinde gözde bir güzergâh haline geldi. İnsan kaçakcılarının ayarladığı tekneler ile Endonezya’yı ara durak olarak kullanıp Avustralya’ya en kısa yoldan gitmek isteyenler bu yolu seçiyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne çok sayıda başvuru olduğu için prosedür haliyle uzun sürüyor. Ayrıca bu kuruluş yalnızca yukarıdaki tanıma uyan kişileri mülteci olarak kabul edip onlara yeni yerleşim yerleri, ülkeler buluyor. Sözgelimi ekonomik durumdan dolayı iltica talep edenlerin kabul edilme şansları yok. Bu sebeple iltica talep edenler bazan farklı senaryolarla başvuru yapabiliyorlar. İşleri uzatan o kadar hikâye içinde gerçek mültecileri bulma kaygısı oluyor.
Komiserlik Cakarta bürosuna Ekim 2013 itibari ile 2300 mülteci 7600 iltica talep eden
kayıtlı bulunmakta ve bu sayı gittikçe artmakta. Komiserlik mülteci adaylarının Endonezya’yı Avustralya’ya gecmek için kolay bir köprü oldukları yanılgısına kapılarak hayatlarını tehlikeye attıklarını belirtiyor.

Avustralya ve mülteci politikası

Bu bölgede Avustralya mültecilere en fazla yardım eden ülke. Bununla beraber iltica talep edenlerin yasal yoldan gelmelerini tercih ediyor. BM’e bu işler için hatırı sayılır miktarda maddi yardım yapıyor ve onlar aracığı ile gelenleri rahatlıkla kabul edip yerleştiriyor.
Avustralya hükümeti Temmuz 2013 itibari ile yasal olmayan yollardan tekne ile ülkeye giren hiçbir ilticacının ülkeye yerleşiminin yapılmayacağı, yakalanan mültecilerin Papua Yeni Gine ve Mikronezya olarak bilinen küçük bir ada olan Nauru Cumhuriyeti’ne (Mikronezya) nakledilmesi politikasını benimsedi. Ülke içinde ve dışında bu yeni politikası ile birçok eleştiriye hedef oldu.

Tansiyon yükseldi

Gectiğimiz günlerde Endonezya’dan çıkan ve ilticacıları taşırken batma tehlikesi geçiren bir tekne Avustralya kurtarma ekipleri tarafından kurtarıldı. Avustralya tekneyi Endonezya Araştırma ve Kurtarma sahasında kurtarılması nedeniyle tekrar bu ülkeye iade etmek istedi. Endonezya’lı yetkililer kendi ülkelerinin geniş bir kurtarma sahası olduğunu, teknenin Avustralyalı kurtarma ekipleri tarafından kurtarıldığını ve acil çağrının da Avustralya’ya yapıldığını zaten bu insanların hedefinin Avustralya’ya gitmek olduğunu söyleyerek mülteci teknesini geri almak istemiyor. İki ülke arasında yılan hikayesine dönen mülteci tekneleri konusu bu son olayla beraber tansiyonu epeyce yükseltmiş, ilişkiyi gerginleştirmiş bulunuyor. Pinpon topu gibi arada kalan ise teknedeki insanlar.

Mülteci Koruması İçin Endonezya Ağı Örgütü son zamanlarda Endonezya’ya sırasıyla en çok Afgan, İran’lı ve Burma’dan Rohinya’ların geldiğini bildirdi.

_______________________

[email protected]

1556480cookie-checkCakarta sokaklarında geleceğini arayan bir Afganistanlı Hazara

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.