Caz Festivali’nde, bizim sanatçılarımız

Yineliyorum, çeyrek asır süren bir festivali sürdürmek elbette kolay değil. İki yazı da, bu festival çerçevesinde ülkemize gelen sanatçıların konserlerinin bazılarından, izlenimlerimizi paylaşmağa çalışmıştık.

Bizden sanatçıların konserlerin de, bir gezinti yaparak, izlenimlerimizi paylaşıp, 25. Akbank Caz Festivali yazılarımızı sonlandıracağız. Bakalım, seneye bu festival, ikinci çeyrek yaşına başlarken, bizlere ne gibi sürprizler hazırlıyacaklar. Şimdiden gelecek yılın hazırlıkları da başlamıştır zaten.

Bizim caz snatçılarımız arasında önemli bir yeri olan ve yıllardır değişik birlikteliklerle, hem konserler, hem CD’ler aracılığıyla, adeta bir okul olma özelliği ile öne çıkan, Kerem GÖRSEV’den öncelike bahsetmek istiyoruz. Kerem GÖRSEV’in, piyanosunun başında, yıllardır caz müziği sevdirme konusunda, önemli bir işlevi de olmuştur.

Kontrbas da Kaan YILDIZ ve davul da Ferit ODMAN ile oluşturduğu Trio’suna, bu kez saksafon sanatçısı olarak, Engin RECEPOĞULLARI da katılarak, Festival’de KEREM GÖRSEV OUARTET olarak, 24 ekim cumartesi akşamı, Caddebostan Kültür Merkezi’n de yer aldılar.

Kerem GÖRSEV, kendi bestelerinden oluşan bir repertuar hazırlamıştı. Yeni çıkacak CD’sinden de bahsederek, bir saati aşkın bir süre dinleyicilerle, bir caz akşamının güzelliğini yaşadılar ve yaşattılar. Enstrümanı sahneye taşıyan sanatçılar, adeta farklı bir orkestra gibi, ayrı ayrı doğaçlama yaparlarken, onları dinlemek, gecenin bir başka güzelliğiydi.

Aynı salonda, 27 ekim salı akşamı da, yine bizden bir sanatçının programı vardı. Jülide ÖZÇELİK. Dinlediğim CD’lerin de, türküleri yorumuyla aktarırken, güçlü sesiyle caz formatında, farklı bir duygu yaşattığını öncelikle belirtmek isterim. Türkülere, farklı bir anlam yükleyen ve onları başka yorumlardan ayıran bir özelliği olmuştur.

Sahne de ilk kez dinliyordum. Kendisine dört kişilik grubu eşlik ediyordu. Piyano da Ercüment ORKUT, gitar da Cem TUNCER, bas da Efecan TUNCER ve davul da Ediz HAFIZOĞLU.

Jülide ÖZÇELİK’in türküleri farklı yorumlamasının yanı sıra, kendi besteleriyle de, caz şarkıcıları arasında giderek yerinin daha da önem kazanacağına inanıyorum.

Türküler, diğer halk müziği sanatçılarından dinlediğimizden farklı yorumlanıyor. Türkünün içinde ki başkaldırı, cazın özüne uygun, karşı çıkış ve başkaldırıyı da yansıttığından, farklılık burada.

Bu caz festivalin de, yeni bir mekan ve yeni bir caz solistini de birlikte keşfetmiş oldum. 28 ekim cumartesi akşamı, SUMMART SANAT MERKEZİ, ilk kez biraz zor bulduğum bir yer oldu. İkinci katta geniş bir mekan. Resim galerisi olarak da kullanıldığından, daha girer girmez farklı bir mekan içinde kendinizi buluyorsunuz. Mekanın, rant-kira geliri yerine, sanatsal etkinliklere ayrılmış olması, insanı sevindiriyor. Tiyatro sahnesi olarak, mekanda oyunlar de gerçekleştiriliyormuş. Bir caz konseri için mekan o akşam yeniden düzenlenmişti.

Genç bir sanatçı. İlk kez dinliyor ve keşfediyorum. ECE GÖKSU TRİO. Kendisine piyano ile Can ÇANKAYA ve kontrbas ile de Kağan YILDIZ eşlik ediyordu. Küçük caz salonları için ideal bir üçlü. Bir konser de değiller, bir sohbeti izleyicilerle onlar da müzikleriyle sürdüryorlar. Piyano da Can ÇANKAYA’nın doğaçlamalarının ise ayrı bir tadı var. Ece GÖKSU’nun iki CD’sinin de olduğunu, o akşam öğreniyorum. Şarkılarını söylerken, onları duyumsadığı gibi bizlere de duyumsattığını, o evrenin içinde bir yolculuğa çıkardığını belirteyim.

25. Akbank Caz Festivali kapsamında, bizden son sanatçı olarak, ELİF ÇAĞLAR’ın konserini paylaşmak istiyorum.

İstanbul’da “Şehrin Caz Hali” bitmişti ama, Anadolu da değişik Üniversitelerin kampüslerinde devam ediyordu.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Yunus Emre Kampüsü’nde ki konser, 6 kasım perşembe akşamıydı. Bir gece önce İzmir de konserleri vardı. Edirne ve Çanakkale’de de konser vermişlerdi. Eskişehir den sonra Gaziantep’e gideceklerdi. Adana, Kayseri ve Ankara da bu yolculuk sona eriyordu.

Konser, Sinema Salonu’n dan daha büyük olan Kültür Merkezi Salonu na alınmıştı. O sabah daha sormadan, bir gün önceden konser biletlerinin bittiğinin ilan edilmiş olduğunu görüyordum.

Klavye de Çağrı SERTER, Kontrbas da Volkan HÜRSEVER ve davul da Ediz HAFIZOĞLU, Elif ÇAĞLAR’a eşlik ediyordu. Daha önceden CD’lerinden tanıdığımı Elif ÇAĞLAR’ı da sahnede ilk kez dinliyordum. Öncelikle Kampüs programı içinde, Elif ÇAĞLAR’ın değerlendirilmesinin, çok doğru bir tercih olduğunu belirtmek istiyorum.

Elif ÇAĞLAR, sesi ile olduğu kadar, sahne performansı ile de seyircileri hemen sahne içine çekebiliyor. Salonu dolduran, 20’li yaşlarda ki genç izleyicileri, konser süresince adeta büyülediğini söyleyebilirim. Bir ara Elif ÇAĞLAR’ı değil de, izleyenleri izlemeğe başladım.

Elif ÇAĞLAR’ın sahnede izleyicilerle de sürdürdüğü diyaloğun da, bir başka tadı var. Ama ben Elif ÇAĞLAR’ı NARDİS gibi bir Caz Kulübü’n de izlemeği daha çok duyumsayarak, o gece dinlerken istedim. Ve ilk fırsatta, konser salonun da değil, bir caz kulübünde izlemeğe çalışacağım. Onun tadının bir başka olacağını sanıyorum.

Acıları da dile getirdi. Aşk, sevgi ve barış, şarkılarının ana eksenini oluşturuyordu. Sesinin yumuşaklığı ile dinlendirici bir huzur verdiğini, protest tavrın bile, bu huzur ortamı içinde dile getirildiğini söyleyebilirim.

Elif ÇĞLAR’ı sahnede izledikden sonra, CD’lerine döndüğüm de, önceki izlenimlerimden farklı bir tad alarak dinlediğimi itiraf etmek isterim.

2015 sonbaharının, dışarı da bir çok karmaşanın yaşandığı bir süreç de, İstanbul’da başladığım caz yolculuğunu, Eskişehir’de sonlandırmış oldum.

26. Akbank Caz Festivali’n de, gelecek yıl buluştuğumuz da, yine izlenimlerimizi paylaşmağa çalışırız. Bu 25 yılın bir özetini, seçkisini dinlemek isterseniz, CD ve Uzunçaları sizi bekliyor.

____________________

Ankara. 23 Kasım 2015. Pazartesi. [email protected]

1577610cookie-checkCaz Festivali’nde, bizim sanatçılarımız

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.