Cinsel sapıklık

Samsun’da seksen bir yaşındaki Selim amca derman aramak için gittiği hastanede iki genç kızımıza, Dilber’le Sibel’e sarkmış. Amca ayakta duramıyor. “Allah’ınızı seviyorsanız söyleyin, bende taciz yapacak hal kalmış mı?” diyor. Kalmıştır Selim amca kalmıştır, adının yumuşaklığına sığınma. Yengesinin ayağını gördüğünde başı dönen insanların hiç de az sayıda olmadığı bu ülkede Selim amcanın durumu gülünç de olsa şaşkınlık yaratmıyor. Ben Dilber’le Sibel’e kızdım. Siz hangi dünyada yaşıyorsunuz kızlar? Kendinizi Selim amcadan da koruyamadıysanız işiniz çok zor sizin. Hadi Dilber neyse, sen otuz yaşındasın Sibel kızım. Allah muhafaza iri yarı gözü dönmüş acımasız birine raslasanız ne yapacaksınız? Koltuk değneğiyle zor güç ayakta duran adam sizin için tehlikeliyse öbürleri ooooh işin altından girer üstünden çıkarlar.

Özgürlüğün olmadığı yerde cinsel özgürlük de yoktur. Cinsel özgürlüğün olmadığı yerde her türlü cinsel sapıklık olağandır. Her gün gazetelerimiz bu tür sapıklıkların yakası açılmadık haberleriyle çıkıyor. Gene de her seferinde şaşmış gibi yapıyoruz. Yapma yahu? Vay namussuz! Demek öyle? Aptal rolü oynayıp bunu olağanüstü bir durum gibi görmek bizim insanımızın boş büyüklük duygusuyla ilgili olabilir. Bizim toplumumuz da cinsel sapığı bol bir toplumdur. Bununla birlikte her yeni olayla biz sözde şaşkına dönüyoruz. Cinsel sapıklık açısından her gün biraz daha zenginleşiyoruz oysa. Dayı yeğenine sulanıyor, olmaz deyince kızcağızı öldürüyor. Yirmi yaşında delikanlı seksenlik nineye tecavüz ediyor. Adamın biri kıskançlık nedeniyle sevgilisini doğruyor. Bir başkası kızıma yan baktın diye yeğenine kurşun atıyor. Anlaşılır iş mi? Garip bir akıl yetmezliği var. Yüz kırk üniversitenin varlığı da bu akıl yetmezliğini gidermeye yetmiyor. Sayı üç yüzü bulursa belki iyi bir sonuç alınabilir.

Bu sabah bir haber oldukça ilgimi çekti. Adam düğün ertesi balayına gidiyor, aşırı hızdan kaza yapıp oracıkta kadını doğaya bırakıp çıkıyor. Sorumluluğunu alıp yola götürdüğün kadın otuz yıllık karın da olsa, otuz yılın dalgalı yaşamı içinde ona diş biliyor duruma gelmiş de olsan bunu yapamazsın. Erkeksi bir havaya girip sığır götürür gibi insan götürmek bu toplum insanına özgüdür. Ehliyet? Ruhsat? Muayene? Kimse şunu sormuyor: kafa? On yedi kişilik minibüse kırk bir kişi alıp kaza yapan şoföre kızıyor musunuz? Ya o kırk bir kişiyle ilgili düşünceleriniz nedir? Özgürce binmişler minibüse diyebilir misiniz? Sınırlı kafalar özgür olabilir mi? İnsan kendinde kendini özgür kılacak bilinci yaratamadığı zaman bütün bunlar olur ve çok doğal karşılanır.

Biz cinsel özgürlük dediğimizde birileri çok daha başka bir şeyi anlıyor. Birilerinin tutuculuk damarları kabarmaya hazır bekliyor. En önem verdiğimiz şey namustur, o da çekilmiş çekilmiş gelmiş uçkurun düğümüne sıkışıvermiş. Sanıyorlar ki biz herkes canı karşı cinsten birini çektiğinde hemen birini bulup onunla halvet olsun diyoruz. Cinsel özgürlük evvel emirde biriyle yatağa girme özgürlüğü değil iki cinsten insanın yan yana yaşama özgürlüğüdür. Bu toplumun insanı çok şeyi yanlış anladığı gibi bu işi de yanlış anlama eğiliminde. Demokrasiyi nasıl çoğunluk diktatörlüğü olarak anladıksa, tarihi nasıl ulusçuluk savlarını yayma aracı olarak anladıksa, sanatı nasıl estetikle hiç ilgisi olmayan bir göz boyama çabası olarak anladıksa, inancı nasıl toplumsal düzeyde baskı gücü oluşturma aracı olarak anladıksa cinsel özgürlüğü de çok beklemeden soyunup yatağa girme kolaylığı olarak anladık. Böyle anladığımız için de dayı bey küçücük yeğenini öpüp okşamaya kalkıyor, kız karşı koyulduğu zaman bıçağını çalıştırmaya başlıyor. Böyle olduğu için de cinselliği özel olarak nikah kurumunun da belirleyiciliğinde mülkiyet sorunu durumuna getiriyoruz: demek ki bu kadın bir ömür boyu benden başkasını sevme hakkını bir türlü elde edemeyecek. Eski karısını başkasıyla ilişkisi var diye öldürenlerin son on yıldaki sayısını biliyor muyuz?

Cinsel özgürlük erkeğin kadından ve kadının erkekten kaçmama, erkeğin kadını ve kadının erkeği tanıma özgürlüğüdür. Erkeğin kadına sokulamadığı, kadının erkekle birlikte rahat olamadığı koşulda sapıklık başlar. Geçenlerde bir yerde aşk üzerine konuşma yapmamı istemişlerdi gençler. Aşağı yukarı yirmi kişilik topluluğun yarıyla yakını kadındı. Okumuş etmiş insanlardı hepsi. Erkekler konuştular kadınlar sustular. Erkekler kadınları konuşmaya zorlayınca bir iki kadın çekine çekine bir şeyler söyledi. Belli ki konudan çokça tedirgindiler. Cinsellik adına kadıncılıkla ilgili bir şeyler geveleyip bıraktılar. Bu koşullarda hastalıklar biriktiriyoruz. Evlilik yıllarımız bile, ayıp olur korkusuyla, sağlıklı bir cinsel birlikteliğin uzağında bir karabasan gibi geçiyor.

642770cookie-checkCinsel sapıklık

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.