Şehrin caz hali… İstanbul’da 22’nci buluşma

Şimdi bu Festival de bitince, sorular başlayacak, seneye kimler gelecek acaba. Ve de nasıl, nerelere kadar yaygınlaşacak. Bu yıl, yurdun değişik şehirlerindeki üniversite kampüslerinde yaygınlaşma hız kazandı.

Geçen yılın sürprizi, ZAZ olmuştu. Fransız sokak şarkıcılığından, zirveye tırmanan ZAZ’ın biletleri satışa çıktığında yarım saat içinde bitince, düzenleyenler dahil herkes şaşırmıştı. ZAZ, sonra Türkiye ye yeniden geldi. Ve bu yılın sürprizi. Bir anlamda da, caz festivaline bu yıl damgasını vuran isim, tanıdık bir komşu. Yunanlı, ELENİ KARAİNDROU – HOMMAGE A THEO ANGELOPOULOS.

Cumartesi akşamı, Lütfü Kırdar’daki Konser salonu doluydu. Bu konser bir anılar demeti, aynı zamanda da vefa gösterisiydi. Egenin iki kıyısına, Marmara ile Karadeniz arasından bir barış mesajı içeriyordu. Bu mesajın günümüzde de doğuya, Mezapotamya ya doğru kayması gerekliliği de, düşüncesi de ilk akla gelmekteydi. Ancak, konserde politikacı yoktu. Böylesi kültürel coşku seli karşısında, barış dan başka, sevgiden başka, ne düşünülebilirdi ki.

Theo Angelopoulos filmleri, birer klasik. Her filminde sizleri, Karadeniz’den Adriyatik’e uzanan, Balkan zinciri içinde gezdirirken, evrensel sorunları, tarih süzgecinden geçirip, insanı ön plana çıkartarak, film boyunca sizi sürekli düşünceye sevk edip dolaştırıyor. Bu dolaşma da size, adeta içinize işleyen bir müzik eşlik ediyor. ‘Ağlayan Çayır’ da, bazen görüntü ile müzik öylesine iç içe ki, gözlerinizi kapatıp müzik ile yolculuğun görüntüde ki akışı ile uyumu, sonra sadece müziği dinlediğinizde, gözünüzü kapattığınızda aynı film şeridindeki görüntüler gözünüzün önünden geçiyor. ‘Sonsuzluk ve Bir Gün’ destansı bir anlatımda size adeta bir konser salonunda ki tınılar eşlik ediyor. İki ayrı insanın bir bütün gibi, anlatımda görüntü ve müzik birlikteliğini oluşturması, bir başka deyişle birlikte anılması, bir bütünün parçaları olduğunu, birlikte oluşturmayı simgeliyor. Angelopoulos filmleri deyince, hemen onun müziklerini yapan, Eleni Karaindrou, ya da Eleni Karaindrou deyince, Angelopoulos filmleri hemen birbirine bağlanıyor.

22.Akbank Caz Festivali nin açılışında, Müzik ve Sinema. Ya da bir başka anlatımla, Eleni Karaindrou ve Angelopoulos. Eleni Karaindrou ya, Yunanistan dan gelen Natalia Michailidou (piyano), Vangelis Christopoulos (obua), Dinos Hadjiiordanou (akordiyon) ve Aris Dimitriadis (mandolin) ile Türkiye den de, Ender Sakpınar yönetiminde İstanbul Oda Orkestrası eşlik ediyordu. Ege’nin iki kıyısı, Marmara ve Karadeniz arasında, Boğaz’dan sesleniyordu. Barış diye. Piyano da, Karaindrou ile Michailidou, konser boyunca değişik bestelerde yer değiştirirken, müzikleri bestecisinden ve bestecisi ile birlik de bir başka piyanist den dinlemede, bestecisinin ona gözleri ve duruşuyla eşlik etmesini izlemek de, bir başka güzellik.

Bu yıl başlarında, ocak ayında kaybettiğimiz, Angelopoulos anısına düzenlenen bu konser, daha festivalin başlangıcında bu yıl ki programa damgasını vuracaktır diyebiliriz. Gelecek yıllarda da, 22. Akbank Caz Festivali dendiğinde de, ilk akla gelen Karaiındrou ve Angelopoulos olacaktır. Konser boyunca müziğin dinginliği sizi o denli içine çekiyor ki, şimdi o filmleri yeniden izlemeliyim diye düşünerek, konserde zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Konser sonrasında ayakta süren alkışlar, komşunun komşuya hoş geldin demesinin yanı sıra, Angelopoulos a da selam gönderme gibiydi. Bislerle alkışlar yanıtlanırken, Tüm sanatçıların özellikle de, Karaindrou’nun gözlerindeki mutluluğu ve heyecanı da görebiliyordunuz. Orkestradaki sanatçılarımızdan, keman ve viyolonselin konser boyunca adeta düetleri de, konsere vurulan bir başka damga idi.

Konser den sonra, Ankara ya dönerken, politikacılarımız niye bu tür konserlere gelmezler diye düşünmekten kendimi alamadım. Pazar günü de, bu yazıyı hazırlarken, uçakta, Karadeniz üzerinden Bulgaristan a geçip, Viyana ya doğru Balkanlar üzerinden yol alırken, Angelopoulos a da selam gönderiyordum. Dün akşam bizimleydin, sağol, ışıklar içinde uyu diye.

Bu konser sonrasında, Angelopoulos filmlerini tekrar izlerken bir başka tad alacağımı ve tınılarda, başka gizleri de görebileceğimi umuyorum.Şimdi, Angelopoulos u ve Karaindrou yu seyretmeniz ve dinlemeniz önerisiyle noktayı koyalım.

__________________

İsmail Bayer 8.10.2012. Viyana.

1543080cookie-checkŞehrin caz hali… İstanbul’da 22’nci buluşma

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.