Eğitimdeki aymazlık…

AKP yönetiminin yaz-boz tahtasına çevirdiği eğitim sorunu çoğunluk aile bireylerini şaşırtıyor.
Yıllar içinde peşpeşe gelen ve “çağ dışı” hissi uyandıran eğitime yönelik kararlardan en düşündürücüsü 1O yaş altı kız çocuklarına türban serbestisi getirilmesi.
Akıl alır gibi değil.
AKP’lilerin pek sık kullandığı “akıl tutulması” dedikleri uygulama da bu olmalı.
Sanki herşey çözümlendi.
Çağdaş eğitim yerleşik hale geldi.
4+4+4 sistemi Türkiye’yi adeta uçurdu.
Sıra geldi, henüz bilinçli karar verecek düzeyde ve yaşta olmayan kız çocuklarımızın türbana büründürülmesi.

Bu karara içerleyen, bu kararın ailelerin üstüne “karasaban” gibi çöktüğü hissiyle bunalan, böyle bir uygulama ile mahalle baskısını fazlasıyla yaşayan ailelerin sayısı henüz araştırılmış değil ama milyonlarca olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Hangi akıl bu kararın “aymazlık” olduğunu farketmez.
Bu çocuklar, bu yaştakiler erkeği ve kızıyla dört aylık yaz tatillerinde dinlerini öğrenmek için başlarını örtüp Kur’an kurslarına gitmiyorlar mı?
Türban takma alışkanlığına veya devamlı türban takmayı içselleştirme şansına (Eğer arzu ediyolarsa) sahip olamıyorlar mı?

Akla yüzlerce soru geliyor.
Çağdaş eğitim için başın kapatılması tavsiyesine ne gerek var.
Bu serbest bırakılma kararını “zorunlu” addeden ailelerin sayısı hesaplanmadı mı?
Hele hele eğitimsiz, hatta zırcahil kalmış aile bireylerinin türban takmak istemeyen çocukları için her türlü baskı ve şiddeti kullanabilecekleri düşünülmedi mi?
En önemlisi bu yaşta türban takmanın pedagojik açıdan kız çocuğu için getirileri nelerdir, ne türlü olumlu etkileri olur diye kafa yoran bir Allahın kulu çıkmadı mı?

Dünyayı değiştirebilecek en eski ve en değerli enstrüman eğitim.
Eğitim olmadan bir yere varılamıyor.
Eğitim olmadan kalkınabilmenin tadı alınamaz.
En önemlisi eğitim eksiği olan ülkelerde demokrasi sık sık arıza yapar.
Bazen de darbe gibi kazalar da yaşanabilir.
Onun için eğitim olmadan bir yere kolay kolay varılamaz.
Haaaa, aslında varılır.
Eğer gideceğiniz istikamet geriye doğruysa varılır.
Yani cahiliye dönemine varılır.
Ve o dönem, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkca kullandığı “Haşhaşi”lere kadar uzanıp gider.
Çünkü cahiliye dönemlerinde herkes herşeyi bildiğini sanır.
Ünlü filozoflardan Albert Einstein’in dediği gibi “Cehalet ne güzel, herşeyi biliyorsun” ironisi galibe herşeyi anlatmaya yetiyor da artıyor bile.
Cahiller topluluğunda insanlar, bulaşıcı olmasa da cahillerden fellek fellek kaçmak zorunda kalırlar.
Cahiller ve cahillkten kurtulmanın tek yolu ise yine eğitimdir.

Başbakan Davutoğlu, Samsun’da 19 Mayıs Üniversitesinin akademik yılı açılışında yaptığı konuşmada, Dünyanın ünlü filozoflarından felsefeci Georg Wilhelm Friedrick Hegel’i sık sık rüyasında gördüğünü söylüyor.
Üniversitede okurken, eğitim aldığı bir çok hocasının da hala ve devamlı şekilde rüyasına girdiğinden dem vuruyor…

Davutoğlu’nu anlamak mümkün de, minnacık kızlarımızın türban takarak aldıkları eğitimden yıllar sonra, rüyalarında neler göreceklerini, görebileceklerini tahmin etmek mümkün mü?
Kim edebilir?
Esas mesele burada.
Nokta.

1629840cookie-checkEğitimdeki aymazlık…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.