Emine Erdoğan çiftçilerle dalga mı geçiyor?

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Yerel tohumların satışına yasak getiren Tarım Bakanlığı’nın etkinliğinde halka seslenen Emine Erdoğan, “Haydi sandıklarınızı açın, kaybolmaya yüz tutmuş ata tohumlarını çıkarın” dedi.
 
Yerel tohumun satışını 2006 yılında yasaklayan Tarım Bakanlığı, 2018’den itibaren ise ‘atalık’ olarak anılan sertifikasız tohumlara destek verilmeyeceğini açıkladı. Ancak aynı bakanlık üç yıldır ‘Milli Tarım’ söylemi altında ‘Yerel Tohum Buluşmaları’ düzenliyor. Üçüncüsü Şanlıurfa’da düzenlenen yerel tohum buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Ata tohum, değişen doğal şartlara daha kolay uyum sağlar. Organik tarım için daha elverişlidir. Sebzemizin, meyvemizin tadıdır. Unuttuğumuz lezzetlerin gizli hazinesidir” diye konuştu.
 
ATALIK YEREL TOHUMLARIN SATIŞI 2006’DAYASAKLANDI
Buğdaydan mercimeğe, nohuttan kuru fasulyeye, kırmızı etten peynire bir çok tarım ürününde ithalatçı konumuna düşen Türkiye’de tarımsal üretim konusunda kafalar bir hayli karışık. Binlerce yıldır ‘tohum alma’ yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılarak süren tarımsal üretim kırsal nüfusun yaşam garantisiyken, 2006 yılında çıkartılan yasal düzenlemeyle ‘atalık’ tohumların satışına yasaklama getirildi. 8 Kasım 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’, ‘sertifikalı olmayan’ yerel tohumların satışına yasaklama getirirken, tohum piyasasını da küresel tohum tekelleri ile onların denetimindeki yerli temsilcilerin kontrollerine bıraktı.
HİBRİT OLMAYAN TOHUMA DESTEK YOK
Yerel tohumlara büyük darbe vuran bu uygulamanın ardından ise üreticiler takas yoluyla atalarından kalan tohumları yaşatma mücadelesi vermeye başladı. Domatesten patlıcana, kavundan buğdaya, kabaktan fasulyeye bir çok tarım ürününün yok olmasının önüne geçmeye çalışan üreticilere son kötü haber ise yine Tarım Bakanlığı’ndan geldi. Aralık 2016’da, dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “2018’de sertifikalı tohum kullanmayan destek alamayacak” açıklamasında bulundu. Bu açıklama, ‘hibrit’ yani kısır olmayan tohumlara destek verilmeyeceği anlamına geliyordu.
 
YEREL TOHUMLAR ÖLÜME TERK EDİLDİ
26 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2018 yılı tarımsal desteklemeleri ise eski Bakan Faruk Çelik’in açıklaması doğrultusunda oldu. Bakanlar Kurulunun tarımsal desteklemelerle ilgili kararında, buğdaydan mercimeğe, aspirden ayçiçeğine onlarca üründe sertifikalı (hibrit) tohumlara destek verilirken yerel tohumlara tek bir kuruş bile destek verilmemesi dikkati çekmişti.
 
TARIM BAKANLIĞI’NDAN ŞAKA GİBİ YEREL TOHUM ETKİNLİĞİ
Ancak Anadolu’nun 10 bin yılı aşan tarımsal üretim kültürünün adım adım yok eden bu uygulamaların ardından Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘yerel tohum’ etkinlikleri düzenlemesi akıllara soru işaretleri getiriyor. Bakanlık, ilkini geçtiğimiz yıl İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde, ikincisini de Samsun’da düzenlediği yerel tohum buluşmalarının üçüncüsünü bu yıl Şanlıurfa’da gerçekleştirdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca Şanlıurfa’daki GAPTAEM Talat Demirören Araştırma İstasyonu’nda düzenlenen ‘3.Yerel Tohum Buluşmaları’na Bakan Ahmet Eşref Fakıbaba’nın yanısıra Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da katıldı.
 
EMİNE ERDOĞAN: ‘ATA TOHUMLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM’
Etkinlikte konuşan Emine Erdoğan, toprak ile tohumun birbirinin ayrılmak parçası olduğuna işaret ederek “Tohum toprağa emanettir, her ikisi de milli servetimizdir. Bu bilinci ne kadar yaygınlaştırır, ata tohumlarımıza ne kadar sahip çıkarsak yeni nesillerin geleceğini de o kadar garanti altına almış oluruz” diye konuştu.
 
YEREL TOHUM ETKİNLİĞİNDE HİBRİT TOHUM ÖVGÜSÜ
Konuşmasında Türkiye’nin sertifikalı tohum üretiminin geldiği noktayı öven Emine Erdoğan, şunları söyledi: “Bir ülkenin tohum ihtiyacını dışarıya bağımlı olmaksızın kendi kendine karşılayabilmesi, geleceğe yapılan en büyük yatırımdır. Öte yandan temiz tohum, sağlıklı hayat zincirinin ilk halkasıdır. Tohum iyi, sağlıklı ve temiz olursa, beslenme de sağlıklı olur. Çok şükür ki son yıllarda tohum üretiminde, veriminde, kalite ve ihracatında önemli gelişmeler kaydedildi. 2002’de 145 bin ton olan sertifikalı tohumluk üretimi, 15 yılda 7 kat artarak 1 milyon 50 bin tona ulaştı. İhracatımız 8 kat artarken, ithalatımız 2017’de son 5 yılın en düşük oranına geriledi. Şu anda 79 ülkeye tohum ihracatı yapan bir ülkeyiz. İnşallah 2023 hedefimiz, 2 milyon ton üretim ve 500 milyon dolarlık ihracattır. Tohumculuk sektöründe iyi örgütlenirsek, uluslararası tohumculukta da söz sahibi oluruz. Her alanda kendi milli yol haritasını çizen Türkiye, inşallah bu alanda da hedeflerine ulaşacaktır.”
 
‘HAYDİ SANDIKLARINIZI AÇIN, ATA TOHUMLARINIZI ÇIKARIN’
“Devletimizin verdiği teşvikler sizin gayretinizle buluşursa bu topraklar şaha kalkar” ifadelerini kullanan Emine Erdoğan, “Kadın çiftçilerimiz hem evde hem tarlada hem de bir ‘ana şefkati’ ile çocuklarının bakımında başımızın tacıdır. Haydi sandıklarınızı açın, kaybolmaya yüz tutmuş ata tohumlarını çıkarın. Dünyanın bu en kadim coğrafyasında nesilden nesile aktarılan ata tohumunu yeniden toprağa döndürebilirsek ne mutlu bize. Ata tohum, değişen doğal şartlara daha kolay uyum sağlar. Organik tarım için daha elverişlidir. Sebzemizin, meyvemizin tadıdır. Unuttuğumuz lezzetlerin gizli hazinesidir. Tarihte ticaret yolları üzerinde olan bu coğrafyada, kim bilir daha bilmediğimiz nice bitki türü var. Bu çeşitleri kayda geçirip, envanterimizi genişletmeli, tarımsal çeşitliliğimizi artırmalı, onlara yeni pazarlar bulmalıyız. İnsanlık için şifa kaynağı olacak, tedavi edici nice bitki var kim bilir bu topraklarda. Lütfen bunları ekonomiye kazandıralım” dedi.
 
TARIM BAKANLIĞI: ‘SATMAMAK KAYDIYLA ÜRETEBİLİRLER’
Yerel tohumların satışına yasaklama getiren düzenlemenin ardından kamuoyunda oluşan tepkilerin önüne geçmek amacıyla bir broşür hazırlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, “Çiftçilerin kendi tohumlarını üretmesi yasak mıdır?” sorusuna “Hayır” yanıtı verilen broşürde,şu ifadelere yer veriyor: “5553 sayılı Tohumculuk Kanunu çiftçilerin kendi ihtiyaçları için ticarete konu olmamak kaydı ile yapacakları tohum üretimini kanun hükümlerinden müstesna tutmaktadır. Bu nedenle çiftçilerin kendi tohumlarını üreterek kullanmasında herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır. Ayrıca, 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun; koruma altına alınan yeni çeşitleri kullanan küçük çiftçilerin elde ettikleri ürünleri tohum olarak kullanmasına izin vermektedir.”
 
‘ÇİFTÇİLER MAĞDUR OLMASIN DİYE YASAKLANMIŞTIR’
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan broşürde, “Yerel çeşitlerin üretimi yasak mıdır?” sorusuna ise şöyle yanıt veriliyor: “Tohumculuk Kanunu’nun ruhu, çiftçilerimizin hizmetine sunulan tohumlukların devletin veya yetki verdiği kurum ve kuruluşların kontrolünde kalite ve verimleri test edilerek onaylanmış tohumluklar olmasını esas almaktadır. Yerel çeşitlerin herhangi bir kontrolden geçirilmeden ve tohumlarla ilgili belirlenen standartlara uygunluğu tespit edilmeden çiftçilere satılması, çiftçilerin karşılaşabileceği mağduriyetler sebebiyle yasaklanmıştır. Bu çeşitlerin Kanun’un ilgili hükümlerine uygun olarak üretilip ticarete sunulmasında bir engel bulunmamaktadır. Bu sebeple ülkemizde yerel çeşitlere ait tohumlukların kullanımının yasak olduğu bilgisi kesinlikle yanlıştır.”

 
 
2181200cookie-checkEmine Erdoğan çiftçilerle dalga mı geçiyor?
Önceki haberSit alanında rant yağması!
Sonraki haberYalanı çıkan içişleri bakanı istifa etti…
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.