Ephemera Efsanesi

Yaşadığınız ülke, bu ükede yaşayanlar için bir nimettir. Bu ülkeyi her türlü tehlikeye karşı korumak, devamını sağlamak ve geliştirmekle sorumluyuz. Bu sorumluluk, bu topraklarda yaşayan herkesin namus borcudur ve varlık nedenidir.

Bir başka ülkeye giriş yaparken nasıl kontrolden geçiyorsanız, o ülkenin yasalarına ve o ülkede yaşamanın kurallarına uymak durumundaysanız ve birçok vatandaşlık hakkından (seçme ve seçilme hakkı gibi) yararlanmamayı peşinen kabul etmek zorunda kalıyorsanız, ülkenizin değerini biraz daha iyi anlıyorsunuz.
Ülkesi olmayan, vatandaşlık haklarından yararlanamadığınız, yabancısı olduğunuz bir devlette en temel haklarınız bile sınırlandırılabiliyor. Bu bilinçle, ülkeyi her açıdan ayakta tutmak için sorumluluklarımız var. Vatandaşlık haklarından yararlanmanın yolu, görevlerimiz ve sorumluluklarımızın bilincinde olmaktan geçiyor.
Şimdi sizlere, bir efsaneden söz etmek istiyorum. Çok uzun yıllar önce yaşanmış, birçok kişinin gerçek olduğuna inandığı bir efsane var. Bu trajik efsaneye göre, “ephemera” ismindeki canlı varlıklar, yemyeşil ormanların derinliklerinde sefahat içinde bir yaşam sürdürürlermiş. Gelin, efsaneyi derinlemesine öğrenelim.
Ephemeralar, ormanın derinliklerin ağaçların yeşil yapraklarını tüketerek yaşarlarmış. Mutlu ve rahat bir yaşamları varmış. Ne var ki, her bir ephemera, 24 saat yaşarmış. Zamanla ephemeralar çoğalmış, ormandaki sayıları hızla artmış ve ormandaki bütün ağaçların yeşil yaprakları tükenmeye başlamışlar.
Orman yavaş yavaş yok olurken, ephemeralar bunu fark edememişler. Çünkü her bir ephemaranın yaşam süresi yalnızca bir günmüş. Ephemeraların sayıları hızla artarken, orman yavaş yavaş yok oluyor ve ephemeraların yaşam kaynakları da hızla tükeniyormuş. Gün gelmiş ve orman tükenmiş. Zavallı ephemaralar da açlıktan birer birer ölüp yok olmuşlar.

Ephemera efsanesi, bilinçsizce, hızla üremeye ve aşırı tüketime yönelmiş bir toplumun gideceği kaçınılmaz sonu açıklamak için anlatılması gereken bir hikâyedir. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durum, sendika ağalarının ülkede yaratmaya çalıştığı kaos, bazı muhalif siyasetçilerin ve bazı parti liderlerinin sorumluluk bilincinde uzak tavırları, ephemera efsanesini hatırlatıyor.

Ülke ekonomisi hızla kötüleşirken ve bunun sorumlusu da geçmiş CTP hükümetleri iken, ekonomiyi ayakta tutmaya yönelik eylemler yapan UBP hükümetine karşı bir isyan ve kaos ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Dünyanın birçok ülkesinde açlık, iç savaşlar, sefalet ve yoksuluk koşulları yaşanırken, milyonlarca insan açlıktan ölürken, birçok çocuk ve yaşlı sağlık hakkından yararlanamazken, bulaşıcı hastalıklardan milyonlar telef olurken, milyarlarca insan en ilkel koşullarda sefalet içinde yaşamak durumunda kalırken, etnik ve bölgesel savaşlarda insanlar yaşam haklarından yoksun bırakılırken, bizler emekli maaşlarından kesilecek birkaç TL’yi bahane ederek ya da şımarık sendika ağalarının siyasi hesaplarının aleti olamayız. Olmamalıyız.

Sözün özü, ülkemizi, ephemera efsanesini hatırlatır biçimde hızla istenmeyen bir sona doğru yaklaşmaktan, kargaşa ve kaos ortamından kurtarmak, ülke ekonomisini ayağa kaldırmak için hükümete destek vermeliyiz. Bu hükümet, bizim hükümetimizdir ve bu önlemleri almak sorumluluğundadır. Bugüne kadar bu önlemelri alamyanlar ise bugünkü krizin gerçek sorumlularıdır. Bugün muhalefet saflarında hükümete ve ekonomik önlemlere acımasızca ve bilinçsizce bayrak açan CTP ve DP, geçmişlerini unutup ateşe benzin dökmeye çalışıyorlar diye sorumluluktan kurtulamazlar. Vatandaşlar ve bu ülkede yaşayan herkes de hükümete bu önlemlerin uygyulanması için destek vermek sorumluluğundadır.

Eğer sorumluluk bilinciyle hareket etmezsek, planlı ve ayakları üzeren oturmuş bir ekonomik yapıyı inşa edemezsek, Anavatan Türkiye ile olan yaşamsal bağlarımızı koruyup geliştirmezsek, ephemeralar gibi yok olup gitmekten de kurtulamayacağız.

Daha ne söyleyeyim.

671970cookie-checkEphemera Efsanesi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.