Eylül, yeni başlangıçlar…

Şefika Kutluer Flüt Festivali, 4 yılında. Ankara da sezonu ilk açan bu festival oluyor. Dört yıldır, yeni bir geleneği oluşturma da, sessiz ama kararlı adımlarla ilerliyor. Sessiz, çünkü arkasında, büyük bir sponsor grubu, reklam ve tanıtım faaliyeti yok. Kararlı, çünkü dördüncü yılına ulaştı. Kore’den Kosova’ya, değişik coğrafyaların tınıları, flüt ekseninde Ankara’da birleşecek. Bu yıl çağlar öncesinden, “müzelik” olan ilk flütü, tanıma, görme ve dinleme olanağı da olacak.

İstanbul da, geçen yıl Edirne’de başlıyan Klarnet Festivali, bu yıl ikinci yıl olarak İstanbul’a taşındı. Klarnet’in ustaları, doğu ve batı arasında gidip gelecekler.

İstanbul, sonbahara büyük bir Caz Festivali ile giriyor. Akbank Caz Festivali de 23. yılında. Salonlardan, üniversite kampüslerine açılarak, genişleyerek ilerliyor.

Kapandı, kapanacak derken, adeta politik söylem karmaşasına inat, salonsuzluk sıkıntılarına karşın, opera ve balede, büyük kentlerimizde bu yıl perdelerini açacak. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin ve Samsun şanslı illerimiz.

İstanbul AKM ise, yıkılıyor, açılacak, 29 ekim’e yetişecek derken, adeta yeniden çürümeye bırakıldı.

Başbakanımız, ‘yıkılacak’ diyor, ancak yaz ile birlik te, yeni bir işlev ile görev yükümlülüğünü sürdürüyor. Gezi’yi koruma ve kollama görevi ile, Polis Karakolu Yemekhanesi ve Dinlenme Tesisisi olarak adlandırabileceğimiz faaliyetini, yıkılmadan ayakta kalarak sürdürüyor. Taksim de, şehrin merkezinde durum bu.

Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Antalya da ki, senfoni orkestraları da, bu yıl sezonu açabildiler. Seneye ne olacak, onu şimdiden söyleyebilmek biraz erken. Eskişehir de ise, sanatın bu dallları, Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in şehre kazandırdığı, yeni salonlarında çalışmalarını sürdürecek.

Biz de, beşinci yılına ulaşan bir sonbahar çıkartmaları ile sezonu, daha doğrusu açılan sezona Viyana da katılarak, sanatın merkezi ve alabildiğine soluk aldığı, bu güzel kentte sonbaharı karşılıyoruz.

Bu sütünlarda ikinci yılımıza başlarken, bugün Viyana’dan sizlerle buluşuyoruz. Bu sezon da Verdi ve Wagner seslendirilmeğe ve sahnelenmeye anma nedeniyle daha etkin devam ediyor.

Yarın akşam sezonu, Musıkvereın de bir GALA Konseri ile açacağız. Brünner Philharmonic Orchestra, Norbert Plafflmeyer yönetiminde, Verdi, Strauss, Smetana tınıları ile buluşacağız. Geçen yıl olduğu gibi, Viyana buluşmalarını da sizlerle paylaşacağız. Şef Andres Orozco-Estrada yönetiminde Tonkünstler-Orchester Niederösterreich ile hafta sonu birlikteliği ve diğer etkinliklerle, haftaya pazartesi, sizinle yeniden buluşacağız.

Programları incelerken şaşırtıcı olmayan bir sürpriz ile de karşılaştım. Ankara-İstanbul-Ankara ve Viyana. Viyana da sonbahar ve yorgunluğum, hemen bir sevince dönüşüyor. Çünkü, Fazıl Say ile karşılaşıyorum hemen. Kendisi ile değil. Programda ekim başında yer almasıyla. Wiener Konzerthaus’da bir konseri var. Kristjan Jarvi yönetiminde, Gstaad Festival Orchestra ile Fazıl Say. Say, Benjamin Britten’in eserini, Büyük Salon da seslendirecek. Bu salon da, önceki yılların programlarında da, Fazıl Say’a rastlıyordum. Devam ediyor, edecek de.

Nasıl mutlu oluyorum. O bir Türk vatandaşı, bende öyle diyerek gururlanıyorum.

Ve sonra, bu sevincim ve gururlanmam, Türkiye’den ayrılırken, Fazıl Say ile ilgili gelişmeler aklıma gelince, utanca dönüşüyor. Fazıl Say ile ilgili yaşananlar konusunda, soru sorarlarsa, nasıl açıklayabilirim. Ne söyleyebilirim. Utancım daha da artıyor.

Bu güzel sonbahar gününde, Viyana da bir çok güzelliği yaşayacakken, bana bu utancı niye duyuruyorlar.

Sonra, İstanbul Senfonisi’nin başlangıç tınıları, Bostancı da denizin çakıl taşları ile buluştuğu, hafif sesler aklıma geliyor. Ney’in nefesini hissediyorum. Derin bir nefes alıyorum ve bağırasım geliyor. Utanması gereken ben değilim ki, asıl utanması gerekenler, bana bu utancı duyumsatıp yaşatanlar.

Bir an önce CD’si çıksa da, yeniden dinlesem diyorum. Ömer Hayyam’ın tınılarla zenginleştiği, Fazıl Say’ın, “Klarnet Konçertosu”. Ömer Hayyam’ın, bilgelik, aşk ve sevgi dünyası. Bu dünyaya girip yorumlayan bir Fazıl Say.

Ne mutlu bu dünya içinde yer alabilenlere, ne mutlu bu sesi duyabilenlere.
______________

Viyana. 23 Eylül 2013. Pazartesi. [email protected]

719580cookie-checkEylül, yeni başlangıçlar…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.