Felsefe platformu

doğayla iç içe söyleşi/paylaşım/tartışma/toplantı geleneğine dönüştüren Assos’ta Felsefe Platformu 2000 yılından beri devam etmekte. Gelenek diyorum çünkü felsefeye gönül vermiş kimseler bir kere o büyülü atmosferde buluşunca bu toplantıları düzenli olarak takip etme gönüllülüğünü gösteriyorlar. Amaç kuru fikir aktarımı değil, belli birikimlere sahip konunun uzmanları olan konuşmacılar aracılığıyla karşılıklı tartışma ve birlikte yeniden düşünmeye yönelik, kişileri pasivize etmeyen bir felsefe ortamı canlandırabilmek. Kurucusu Örsan K.Öymen ve ekibi büyük bir özveri ve hala capcanlı bir heyecanla bu amaç uğruna toplantılar düzenleyerek, bir biçimde ortak paydası felsefe olan bir çok insanı bir araya getiriyorlar.


Yukarıda da değindiğim gibi ilki 2000 yılında düzenlenmiş olan bu toplantılar geçen yıldan beri kış aylarında da Türkçe olarak gerçekleştiriliyor. Büyük şehrin bezginlik yaratan karmaşasından bıkmış insanlar için binlerce yıl öncesinin büyüsünü hissettiren ve el değmemiş denecek ölçüde doğal güzelliğini koruyan küçük bir kıyı yerleşimi olan Assos, Antik Yunan filozoflarından Aristoteles’in de bir dönem yaşamış olmasından dolayı seçilmiş bir mekan.


İki yıldır düzenli olarak takip ettiğim bu toplantıların en önemli bulduğum özelliği, kişileri yaşama düzleminde bir araya getirmesi ve felsefe bölümlerinin koridorlarındaki yapay iletişim ortamlarından gerçek paylaşım alanlarında buluşturmasıdır diyebilirim.  Öğrencileri öğretmenleri ve felsefe tutkunlarını buluşturan bu günlerde güzel dostluklar da kuruluyor. Tüm güzel alanlara saldırırcasına akın edip, o coğrafyayı ve yaşayanların süregiden hayatını darmadağın eden zihniyet sahibi güç henüz oraya ulaşamamış, umarım asla ulaşmaz da. Medeniyeti götürme kılıfı ile ticari bir amaç uğruna var olanın bozulmadığı, denizin her metre karesinin çöple, etle, güneş yağıyla kirlenmemiş olduğu, yollarının her taşında tarihini hatırlattığı, ağaçlarının, çiçeklerinin insan elinin verdiği şekille sınırlandırılmadığı bir atmosferde bulunmak da yüksek sosyete (!) nin tercihi tatil beldelerinden kaçan ve sükunet arayanlar için ayrıca  bir memnuniyet sebebi.


Sonuncusu, 2-3 Şubat tarihlerinde düzenlenen toplantıda Ahmet İnam: “Nietzsche’yi Beklerken” , Oruç Aruoba: “Nietzsche: Ahlaklılık ve Erdemlilik”, Ömer Naci Soykan: “Nietzsche ve Gölgesi”, Örsan K. Öymen: “Nietzsche’nin Kuşkuculuğu” konu başlıklı konuşmalar yaptılar. Konu Nietzsche olunca, dinleyicilerin de katılımı ile oldukça hareketlenen tartışmalar, toplantı saati dışındaki zaman dilimlerine de yayılarak samimi bir anlama çabasına dönüştü. Sabahın 4.30’unda Oruç Hocalarını bulup etrafını sarmış gençlerden  bir lise öğrencisinin “Böyle Buyurdu Zerdüşt’”ü okuması, onu dinleyenlerin sorular sorması ve Oruç Aruoba ile birlikte düşünüp anlamaya çalışması görülmeye değer bir tabloydu doğrusu.


 ….


Nietzsche’nin deyişi ile kendini bulma, kendini bilme yolculuğum batının Ege kıyısından başlayarak doğuda devam etti. (gittiğin yol kadar mesafe kat edememe bilgisine sahip olmama rağmen!) Bir sonraki yazımda Urartu Medeniyeti’nin hem güneşli ve hem soğuk başkenti Van’a (Tuşpa) dair izlenim ve duygularıma yer vermeye çalışacağım.


 

697330cookie-checkFelsefe platformu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.