Öfke Bazen Tatlıdır

Geçenlerde keşke idam kaldırılmasaydı diye bir yazı yazdım. Böyle bir yazı yazdığımı söylediğimde Ali kızdı bana: “Kendinle çelişiyorsun. Sen yıllar yılı idama karşı olmadın mı, idam ceza değil cinayettir diye yazılar yazmadın mı? Şimdi nereden çıktı bu idam kaldırılmasaydı görüşü?” Ali haklıydı, kendimi savunmayı düşünmedim, haklısın dedim. Biraz da ne yalan söyleyeyim ufaktan savundum kendimi: “Haklısın sen ama ne dersen de benim içim kaldırmıyor. Artık gazete okuyamaz oldum. Her gün sayısız cinayet haberi! En çok da sözde erkeklik cinayetleri… Pis adam kadının sahibi olarak görüyor kendini. Efendim eski karısıyla barışmak istemiş de kadın olmaz demiş. Al sana! Sen nasıl bana hayır dermişsin bakalım. Saplıyor kadının karnına bıçağı.” Ali’yi inandıramadım. Bir fikri inanmadan savunuyorsanız karşınızdakini inandırmanız zordur. Zaten, olmaz ya, birileri çıkıp sorsalar bana idamı yeniden koyalım mı diye, aman deli misiniz sözünden başka bir söz çıkmaz ağzımdan. Ama kim ne derse desin, insanların gönlüne göre cinayet işlemeyi alışkanlık edindiği bir toplumda yaşamak bana ağır geliyor.

Cinayetlerin çoğu cinsel sakatlıklardan ve onun temelindeki boş kafalılıklardan kaynaklanıyor. Kadının dünyasıyla erkeğin dünyası kaskatı duvarlarla ayrılmışsa böyle şeyler kaçınılmaz olacaktır. Kadının yazgısını toplumsal ve iktisadi anlamda adamın yazgısına sıkı sıkı bağlamışsınız. Adam o taşıdığı zavallı eşek beyniyle kadının çok üstünde bir varlık olduğuna inanıyor. Bir takım tuzu kuru kendini bilmezler de konuyu kadın hakları sorununa indirgeyerek rahatlamaya çalışıyorlar. İnsan olmanın değişmez bir yasası var: bilinç düzeyi düştükçe hayvanlık düzeyi yükselir, bilinç düzeyi yükseldikçe hayvanlık düzeyi düşer. Efendim, vurdulu kırdılı diziler varmış, kanlı filmler varmış, insanlar onları görüp cinayete yöneliyorlarmış. Bu sokak ruhbilimciliği bana bir şey söylemiyor dostlarım. Biz de görüyoruz o bilinç bozmaya yönelik sözde yapıtları, biz de zaman oluyor öyle kanlı irinli şeyler izliyoruz, yaşam koşulları gereği gün oluyor öfkelenip şu adamın beynini bir dağıtsam düşleri kuruyoruz ama kimsenin kılına dokunmuyoruz.

Sorun elbette öncelikle cinsellik sorunu değil aptallık sorunudur. Aptallık dediğimiz insanlık durumunun kökeninde de kör cahillik yatar. İnsanlarımız birilerinin attığı oltayı bilinç yetersizliği nedeniyle hemen yem diye ısırıverirler. Bir ara rahmetli Aziz Nesin’in besbelli çok düşünmeden söylediği bir söze takıldılar: yüzde bilmem kaçımız geri zekalıymış. Bu iyi oldu, geri zekalılar da içinde herkese kendini ileri zekalı görme atılganlığı verdi. Bir başkası çıktı, mahalle baskısı diye bir şey icat etti. Köşe yazarından gemi kaptanına kadar herkes nedir ne değildir diye düşünmeden mahalle baskısı demeye başladı. Oysa yalnızca sağduyulu olduğu için her an kazıklanmaya yatkın olan halkımızın bu tür baskıları yapacak da bu tür baskılara pabuç bırakacak da bir yapıda olmadığı kesindir. Her şeyin temelinde sayıları günden güne artan üniversitelere karşın cahilliğin günden güne daha da yaygınlaşması diye oldukça tehlikeli bir olgu yatmaktadır.

Kadının karnına yallah diye bıçağı saplayan adamla karısını ve çocuğunu ya da başka yakınlarını hız kurbanı yapan adamı birbirinden ayırabilecek misiniz? Hukuk bunları az da olsa ayırıyor olmalı ki yoluna gidecek yerde otobüs durağına dalıp şöyle bir anda üç beş kişiyi öbür dünyaya gönderen adam alnının akıyla kısa sürede baba evine dönüveriyor. Hukuka saygımız büyüktür ama biz her şeyden önce adaleti severiz. Kalıp sözlerle konuşmayı çok seven gazeteci dostlarımız “sinir krizleri geçirdi” gibi, “saniye saniye görüntülendi” gibi belirlemelerin yanına bir de “direksiyon hakimiyetini kaybetti” sözünü eklediler. Bu “şoförsen bas gazına” durumu bu toplum insanının hıza nasıl baktığını pek güzel gösteriyor. Hele yönlendirici egemenliğini yitiren kişi zavallı bir kamyon şöförü değil de falanca özel üniversitede herhangi bir mesleği edinmeye çalışan bir gençse acıma damarlarımız iyiden iyiye kabarıyor. Ölene değil de öldürene acıyan insanların çoğunlukta olduğu bir başka ülke var mıdır? İdam mı? O bir ceza olmaktan çok bir cinayettir. Hukuk adamı adam etme savındaysa idamla kimsenin adam olacağı yoktur. “Seni adam ettik ve böyle tertemiz olmuş durumda öbür dünyaya yolluyoruz” diye bir mantık mı var? Ama gencecik bir kızın böğrüne bıçağı saplayan adamı sakın bana vermeyin, ona nasıl biri olduğunu pek güzel anlatabilirim.

643200cookie-checkÖfke Bazen Tatlıdır

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.