İngiltere’de bütçe açıklandı Başbakan David Cameron yeni bütçeyi açıkladı. Bu bütçe aynı zamanda seçim bütçesiydi. Önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlerde iktidarın eline koz vermeyi hedefliyordu… Muhafazakarlar kapitalizmin “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” klasik temel felsefesiyle ekonomiyi serbestçe yürütmeye çalışıyorlar.
Onlara göre toplumsal faydadan önce kazanç gelir. Eğer 100 sterlini yoksula verirseniz tüketime harcar, oysa zengine verirseniz yatırıma gider… Tabii bütün bunlar yapılırken aslolan insan ve doğa unutulur… Herşey alınıp satılan metadır…
Bu bütçede en çok destek ve teşvik, iş dünyası ve yatırımcıya dönüktü. Bütçede en çok dikkatimi çeken “sosyal devlet” felsefesine ekonomik sınır getirilmesi oldu. Buna göre; gelecekteki her hangi bir hükümet bütçedeki sosyal yardım ‘Benefit’ harcamaları kaleminde 119.5 milyar sterlinin üzerine çıkamayacak. Eğer bu rakam aşılacaksa parlamentonun onayına ihtiyaç duyulacak.
Bu satırlar Nazım Hikmet’in bir şiirini anımsattı:
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.”
***
Türkiye’de neler oluyor? Türkiye’de siyaset giderek karmaşıklaşıyor. Akıllı uslu yazar çizerler Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Twitter yasağı ile kalmayacağı giderek “face” ve internet medyasına yasağı yayacağını öne sürüyor.
Yasakçı İnternet Yasası’nı onaylayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de “İyi polis” rolünde Twitter’in yasaklanmasına karşıymış gibi demeç verdi… Türkiye’de görüşlerine değer verdiğim yazarların bir diğer yorumu da “Kendisini ‘demokrat’ sanan diktatör” Tayyip Erdoğan’ın koltuğu bırakmamak için iç ve dış savaş çıkarmaktan çekinmeyeceği…
Bu yorumlardan sonra Suriye’nin uçağının Suriye sınırları içinde düşürülmeside bu yorumları doğrulatıyor… Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…
Neyse ben usta şairin şiirine devam etmek istiyorum:
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
***
Güzel günler göreceğiz 30 Mart’taki yerel seçimlerde Türkiye bir sınavdan geçecek… Seçmen bu tiyatro karşısında seyirci mi olacak, yoksa bu traji komik sahneyi değiştirmek mi isteyecek? Bu soruların yanıtını haftaya işleyeceğiz. Ben iyiden güzelden yana bir sonucu bekliyorum…
Yine Nazım’la yazımı noktalamak istiyorum:
İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz…
Yorumlar
Bu habere henüz yorum yapılmamış