Gözlerinin taaa içlerine…

Karşısındakilerse Rical-i Devlet! Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yanında başbakan Recep Tayyip Erdoğan, onun yanında yardımcıları: Beşir Atalay, Bülent Arınç, Ali Babacan… ve bakanlar: Sadullah Ergin, Muammer Güler, Ahmet Davutoğllu, Bekir bozdağ, Suat Kılıç, Erdoğan Bayraktar, Mehdi Eker… ile diğer bakanlar ki, sıram sıram… ve de arkasında aritmetik çoğunluk olarak milletvekilleri ve hazırundaki seçkin zevat… ve sonra bir de, protokol gereği ve görüntünün taa öbür ucunda, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu.

2013-14 Adli Yıl açılış töreninden bir tabloydu bu! Tarih: 2 Eylül 2013…

Hatırlayacağınız gibi eskiden adli yıl açılışları olağanüstü önem taşırdı. Bir kere yargı, kuvvetler ayrılığı ilkesine göre bağımsızdı. Ki bu kuvvetler ayrılığı ilkesi demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ve Montesquieu’nun (1689-1755) düsturunun Fransız devrimi ile uygulamaya geçmesinden bu yana bütün dünya demokrasilerinde de yürürlüktedir. Bizde de yürürlükte(ydi) ama Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kuvvetler ayrılığı ayak bağı olmaktadır” talimatına kadar. Bu talimat fermana dönüştü ve bu fermanla birlikte, PARLAMENTO’dan sonra, YARGI da başbakana bağlandı. Ve “Yasama, yargı ve yürütme” nin birliği tamam. Ve de Recep Bey TEK ADAM!.(padişah!) Ve elbet, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığına da devam.

Diyeceğim, Adli yıl açılışı, bağımsız yargının başı Yargıtay Başkanı tarafından yapılırdı. Ve başkan o yıl ki tüm kurumların işleyişi hakkında kamuoyuna bilgi sunar, gelecek yıl için parlamentodan geçmesi ya da düzeltilmesi gereken yasaları sıralar, hükümetten ödemeler, yerleşim, büro levazımatı, personel tayinleri gibi gereksinimlerini talep eder…zaman zaman da teorik sorunlar üstünde durur, hükümet icraatini eleştirir vs… Ve bunlar ertesi günkü gazetelerin sürmanşetini oluştururdu. Mesela dönemin yargıtay başkanı İmran ÖKTEM’in 1968’deki açılışta Nurcuları içtihatlara dayanarak dini bilmemekle suçlaması, Tanrı’nın ancak insanlara bağlı olarak varolabileceğini açıklaması dillere destandır.

Ama artık Recep Tayyip devrinde bağımsız yargı ve bağımsız yargıtay başkanları yok. Usulen var olanı da sadece bir memur!

Bu nedenle, Barolar Birliği genel başkanının konuşması sürmanşet olmuştur ve de halen hemen her tarafta sözü edilmektedir.
Feyzioğlu’nun o konuşma metni şimdi elimde. Ve tam beş sayfa…İsterdim ki, bu beş sayfanın beşini de buradan size sunayım. Oysa sütunum alsa alsa bir ya da birbuçuk sayfasını alabilir. Bu yüzden kimi yerlerinin paragraf ya da cümlelerini alıntılayabileceğim ancak, zorunlu olarak…

Mesela, Metin Feyzioğlu bugünkü siyasal rejimin avukatlara karşı ağır baskısını şöyle dile getiriyor: “Avukatlar mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır. Adliyelerden ve duruşma salonlarından yaka paça çıkarılmakta, savunma görevinden yasaklanmaktadır. Eğer bir yerde avukat yerde sürükleniyorsa, biliniz ki aslında yerde sürüklenen yurttaştır….”

Mesela, başka bir konuda, “…barışçı gösteri hakkını kullananlara şiddet uygulanması, göstericilerin gerçek mermilerle, hedef gözetilerek sıkılan gaz bombalarıyla, plastik mermilerle veya kimyasal madde karıştırılmış tazyikli sularla öldürülmesi ya da yaralanması ağır bir suçtur. Bu suçları işleyenlerin ödüllendirilmesi değil, cezalandırılması gerekir(…) Lice’de, Uludere’de,, Reyhanlı’da, Akçakale’de, Ceylanpınar’da, Eskişehir’in, Ankara’nın, İstanbul’un ve Hatay’ın sokaklarında, insanların katledilmesinin mazereti olamaz…”

Mesela, milli irade için: “…çağdaş bir demokrasirde ‘milli irade’ tabirine kullanmaya devam etmek isteyenler, bu tabirin içinde siyasi iktidara muhalif düşüncelerin de yer aldığını, hükümetlerin parlamentodaki çoğunluğuna dayanarak her istediklerini yapamayacaklarını ve onlara oy vermeyenlerin de hükümeti olduklarını; insanlığın ortak değerlerini temsil eden hukukun genel ilkelerine, usulüne göre yürürlüğe konulmuş insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere ve anayasaya uygun davranılmasının zorunlu olduğunu unutmamalıdır…”

Ve yine, çoğunluk azınlığa: “…nasıl yaşayacağını, hangi okula gideceğini, hangi inanca sahip olacağını, nerede ibadet edeceğini, hangi ahlak kuralını benimseyeceğini….dayatmağa kalkışmamalıdır.”

Ve daha neler neler…

Yani Türkiye Barolar Birliği genel başkanı Avukat Profesör Dr. Metin Feyzioğlu, beş sayfalık konuşmasının tamamında siyasal iktidar sahiplerinin baskıcı, zorba, faşizan, hukuk ve ahlak dışı ve de orantısız şiddet uygulamalarını sert bir dille kınıyordu;

GÖZLERİNİN TAA İÇLERİNE
TEK TEK VE DİK DİK BAKARAK…

Abdullah Nihat Yılmaz
10 Eylül 2013
Londra..

764760cookie-checkGözlerinin taaa içlerine…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.