Hatice’nin (Yılmaz) ardından…

Ben aslında çok kötü bir insanım… Bu doğru… Hatice, Facebook’tan arkadaş olmak istediğinde hemen onaylamıştım ama “Nasılsın, nereden buldum izimi” diye sormamıştım…

Hatice ile annelerimiz amca çocuğu, yani kuzen… Hatice’yi 1983’ten buyana görmüyordum. İçi gülen, içi dışı bir, sevecen bir akrabamdır…

Facebook bana tuhaf geliyor. Geçmişe yolculuk makinası gibi… Okuduğum mesajlarda kendimi hazır hissetmiyorum. Geçmişime dönmek, geçmiş muhabbeti yapmak ürkütüyor galiba. Niye? Bilmiyorum. “Bu adam hastalıklı” diye de düşünebilirsiniz. Belki de hastayım.

Hatice’ye bir mesaj atarsam “Şimdi uzun uzun eskilerden, ondan bundan, o kuzenden bu kuzenden konuşacağız” diye düşündüm. “Sonra…” dedim, “Hani nostaljik deprasyonum depreştiğinde, onu bunu gereksiz telefonda aradığımda Hatice’yle de muhabbeti koyulaştırız…” diye planlamıştım.

Geçen gün Hatice’nin 54’ünde aniden öldüğünü yine Faceebook’taki ortak bir dostumuzdan öğrendim.

Çoook üzüldüm. Kendime kızdım. Yahu ben ne kötüyüm… Üstelik “duyarlı”olduğunu sanan “manda derili” birisiyim.

Yıllar önce Can Gürzap’ın baş rol oynadığı bir filmi izlemiştim., Filmin adını sanını unuttum. “Asıl kahraman” Can Amca hapisaneye suçsuz yere tıkılıyor. Hapisanede karşılaştığı çakal bir mahkum, kendini tanıtıp hayat hikayesini anlatıyor. Ve Can Amca “Demek benim sana farkında olmadan yaptığım haksızlıktan dolayı sen haybeye buradasın” diyor. Üzülüyor…

Neyse dostlar Can Amca mahkemeye çıktığında, hakime suçsuzluğunu kanıtlayıp kurtulmak yerine “Suçluyum” deyip ceza almayı tercih ediyor…

Ben de suçluyum…

Hatice’yi çok severdim. Onu gördüğümde eve güneş girmiş gibi olurdu… Çok konuşacaklarımız vardı onunla…

Yahu ben ne eften püften bir adammışım. Yarım asırı geçkin ömrümde hayatı hala öğrenememişim. Can kardeşim Hatice’den “Merhaba”yı esirgedim.

Benim cezam büyük dostlar… “Memleketin başına bela olan ‘HES’ler benim projemdi” desem de cezama yetmez… Aftır, temyizdir geçin bunları…

Ben suçluyum… Ben gerçekten çok “kötüyüm” dostlar…

1083330cookie-checkHatice’nin (Yılmaz) ardından…
Önceki haberHalkıma Denizli’den Geldiğimi söylemeyin, onlar beni hâlâ “Elmalı Leblebisi” sanıyor…
Sonraki haberSusuz Yaz
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.