Hayatın beş limonu ile limonata yapma

1.Herşey değişir ve sona erer.
2.Şeyler, daima plana göre gitmez.
3.Hayat daima sevimli değildir.
4.Acı çekme, hayatın parçasıdır.
5.İnsanlar her zaman sadık ve şefkatli değildir.
Onların hepsi, ızdırabın değişen derecelerine neden olur.

Onları tanıma, hayata lanet etmek, alaycı olmak veya vazgeçmek için bir neden değildir. Fakat onların farkında olma, onlar gelip çattığında, düşünceli bir şekilde, onlarla yüzleşebilelim. Yaşamlarımız, daima sevimli ve aydınlık değildir, zaman zaman acı çekeceğiz ve karanlıkta yürüyeceğiz.

Çok eski Romalılar , amor fatiyi (kaderimizi sevmeyi) tavsiye etti veya, en azından, kim ve ne kabul etme ve onun en iyisini yapmayı söyleyebiliriz.

Bu verilenler deneyimine katılmış acı çekmeyi kimse sevmez. Hatta, psikiyatrist Carl Jung, onun kendisi acı çekme olmadığını , fakat, insan hayatını kamçılayan, anlamsız acı çekme olduğunu iddia etti.

O,” Verilenlere; olmanın başıma geldiği gibi, benim kendi doğamın bir kabulü …. olana, koşulsuz bir ‘evet’ ile kucaklaşılabileceğine” dikkat çekti.

Hepimiz, acı çekme veya hayal kırıklığına uğramanın kaçınılmaz olduğu, mükemmel olmayan bir dünyanın parçası olduğumuzu nihayet anladığımız zaman, onunla – veya hatta onun yüzünden – , nasıl büyüyeceğimizi daha iyi anlayabiliriz.

Hıristiyanlar, hayatın acımasız verilenleri ile – değiştirmek veya kaldırmaya imkanımızın olmadığı şeyler – karşılaştığımız zaman, onun hepsi, bazı “engin ebedi plan “ ‘ın parçaları olduğuna inanır.

Onları cesurca kabul etmek için ziyaret ediliriz. Sadece, bir kusur olarak tecrübe edilen kaderci bir kabul değil, fakat, “Senin yapılacak!” olduğu gibi hayata göre egomuzu, inanan bir şekilde gönderen, tatlı bir teslim olmadır.

Verilen durum onu gerektirdiği zaman, bir serbest ve teslim olmayı kabul etme bizi genişletir. Bunlar için hayatın verilenleri cezalandırma hatırı için değil, fakat, gönül-yapmadır.

Yaşamlarımıza bizim “evet”’imiz – ve bu değiştirilemez durumlar – küçük bir yaşamın sınırlarından kurtulmamızı sağlar ve daha büyük, tanrısal, ve zafer kazanmış birinin katılımcıları olarak bizi açar.

Güvenilir (özgün) bir acı çekme, bizi soylulaştıran katalizör olabilir. Sinirsel acı çekme, hayatın verilenlerini veya onların anlamını kabul etmenin bir reddidir.

Biz, şeyleri oldukları gibi değil, onları istediğimiz gibi olmalarını, çocukça, ısrar ederiz. Sinirsel acı çekme, kendini zavallı hissetme ile, ve yaşamları bizimkinden daha iyi olan insanlara karşı haset ile, ifade edilir.

Analist Marion Woodman, “ Gerçek acı çekme temizi yakar; sinirsel acı çekme, gitgide kurum yaratır” der. O, acıyı devam ettirir.

Hayatın eşitsizlikleri ile uğraşmada, gerçekten kim olduğumuzu olur ve keşfederiz. Kendi akıl ve öğrenmemizin parlaklığı üzerine güvenmek yeterli değildir.

Hayatın verilenleri, bize gizemli kalan güçleri dönüştürmeye karşı kendimizi teslim etmek için bize cesaret verir.

Akıl hastalıkları uzmanı Viktor Franki, Auschwitz ve Dachau konsantrasyon kamplarında dehşetli acı çekmeleri yaşadı.Ezilen olma yerine, onların yüzünden büyüdü. Daha sonra, -insanların kendi kendine karar verdikleri – sahip olduğumuz göze çapan bir nitelikten bahseder.

Korkunç şeylerin bize olacağı gerçeğini daima değiştirebilemememize rağmen, acıtan olaylara nasıl tepki vereceğimizi değiştirme gücüne sahibiz.

O, biz sadece var değiliz, fakat içsel bir otoritemiz var, bu, – “insan özgürlüklerinin sonuncusu” – varlığımızın ne olacağına, sonraki anda ne olacağımıza karar vermektir, dedi.

Hayatın verilen durumlarında, o “… ondan sonra, bir insan başarısı içine birinin zor durumuna çevirmek, bir kişisel trajediyi bir zafere dönüştürmek olan, onun en iyisinde özgün olarak insan potansiyeline hangi hususların şahitlik edecek. Bir durumu artık değiştirebilemediğimiz zaman, – tedavi edilmez bir kanser, diyelim – kendimizi değiştirmek için meydan okuruz “ dedi.

İçimizde ümit taşırken yas tutmak; göğüs gererken acı hissetmek; azalan günlerimizin arasında değerlendirerek yaşamak; ve bizim kendi yaşamlarımızın verilenleri ile yüzleşirken, diğerleri için merhameti öğrenmek; yeteneğimiz vardır.

*İngilizce Öğretmeni Y.Müh. Naim Uygun tarafından İngilizce’den çevrilmiştir.
http://users5.nofeehost.com/uygunenglish
[email protected]

757100cookie-checkHayatın beş limonu ile limonata yapma

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.