Almanya parlamentosundaki genç Türk milletvekili Cem Özdemir geçen yıl ya da evvelki yıl Türkiye’ye gelmişti. CHP ile görüştükten sonra çok doğru bir tespit yaptı. “Türkiye’de sağ ile sol karışmış dedi. Sağ partilere sol diyorsunuz”
Evet, Avrupa ölçülerine baktığımızda CHP düpedüz bir sağ partiydi.
Kıbrıs’ın satıldığına inanıyor ve statükoyu savunuyor.
AB Birliği’ne tam üyelik konusunda çok önemli adımlar atıldığında bunların hepsini taviz olarak görüyor ve Brüksel hakkında en ağır sözleri söylüyor.
Kürt sorunun silah dışında başka bir şekilde çözülmesini düşünmenin memleketi bölmek olduğu görüşünde.
Türkiye’nin en önemli siyasi ve diplomatik sorunlarına, bir satranç oyuncusu zekasıyla, kıvraklığıyla değil, vahşi batı kovboyu dar görüşlülüğüyle ve kabalığıyla yaklaşıyor.
Bunları en hararetle olarak dile getiren baş kovboy ise partinin sözcüsü Onur Öymen oluyor.
Benim cevabını bulamadığım bir husus var.
MHP’nin Kıbrıs, AB ve Kürt sorunu hakkındaki yaklaşımıyla CHP’nin yaklaşımı arasında ne farklar var?
Ben bu farkları arayıp taradımsa da görmeye muvaffak olamadım. Bırakın farkı, küçük nüanslar bile bulamadım. Eğer gören varsa, bana bir zahmet yardım ediversin.
Sonuçta diyecek tek şey var: Bravo MHP’ye! Çünkü, o yıllardır tam kendini tanımladığı yerde duruyor. Ve sadece CHP’ye değil, hemen hemen tüm siyasi partilerden, devletin üst kurumlarına kadar herkes MHP’nin durduğu yere sızmaya çalışıyor.
İşte Mehmet Ağar’ın DYP’si. İşte Mumcu’nun ANAP’ı. İşte Baykal’ın CHP’si… Hepsi de, bugün, Bahçeli’nin yıllardır söylediği şeyleri söylüyor.
Keza devlet kademelerinde de aynı görüşler üst perdeden sürekli dile getiriliyor.
Bence, CHP + MHP + ANAP ve DYP seçimlere “Kızıl Elma” koalisyonu olarak girsinler. Devlet kurumları da dışarıdan destek verirler. Bu şekilde yüzde 10 barajını aşıp (çünkü hepsi için de teker teker yüzde 10 barajını barajı aşamama tehlikesi var) parlamentoda güçlü bir siyasi birlik oluşturabilirler.
