Hindistan’dan gelen acı haber ve düşündüklerim…

Bu son saldırı ile birlikte Yahudi ibadethanesi ve otelde kalanların bir bölümü ile birlikte saldırganlar öldürülmüştür / ölmüştür. Dünya basınına olay her ülkeden farklı şekilde duyuruldu. Ülkemizde üç Türk saldırıda kurtuldu derken, alman basınında dört Alman ölmüştür diye yansıdı. Başka ülkelerde kendi vatandaşları varsa eğer o otel saldırısı ona göre başlıklarda verilmiştir. Bir turistlik bölgede yapılan saldırı ile Hindistan kendi 11 Eylül’ünü yaşadı dendi. 11 Eylül biliyorsunuz İslami düşüncede olanların yaptığı saldırıdır ve o günden beri dünyaya yayılan bir İslam fobi kavramı vardır. Müslümanlar saldırgandır ve teröristtir. Almanya’da yayın yapan Çocuk kanalı olan KİxKa kanalı haberlerinde terör ve İslam adlarını bir grafik ile birlikte çocuklara sundu. Arap kıyafetler içinde üç adam yüzlerini kapatmış ve ellerinde silah vardı. Çocukların izlediği kanalda çocuk haberlerinde bile İslam fobi kavramının geliştirildiğini ve yaygınlaştırıldığını gördüm. İslam fobi sadece İslam inancına sahip insanlara yönelik bir korku değildir, İslam ülkesinden gelmek bile sizi potansiyel olarak o kategoriye koymaktadır.
 
Türkiye’den gelmiş olmam ve oralı gibi gözükmem burada konumum ne olduğu ve ne düşündüğümün önemini ortadan kaldırmaktadır, çünkü İslam ülkesinden gelen her birey bir terör potansiyeli olan kişi olarak algılanıyor ve yaratılan bu ön yargı ile birlikte sizi tanımayan insanların sizden korkması anlamındadır. Bir genellemedir fobi. İçinde ayrım yapmaz, düşman varsa potansiyel olarak her bireydir. Savaşta askerler bir yeri işgale gittiklerinde, işgal edilen yerde kimin ne yaptığına bakmadan yok etmeye çalışır ve saldırır. En son Gürcistan savaşı sırasında yaralanan ve öldürülen gazeteciler bu bakış açısı altında saldırıya uğramıştır. Çünkü onların görevi yok etmektir, ayırım yoktur. Atom bombası düştüğü yerde her şeyi yok etmesi gibidir. Şunu ayırayım, bu bizim gibi düşünüyor diye bakmaz.
 
İslam fobi durumu bir süreliğine rafa kaldırılmıştı, ne oldu da yeniden tetiklendi?
 
Dünya bir ekonomik krizi içinde yuvarlanırken, krizi aşmak için her zaman yapıldığı gibi savaşlar tetiklenecektir, çünkü ülkelerin itici gücü olan silah sanayinde üretim artırılması ve tüketilmesi diğer alanlara göre daha kolaydır. Silah sanayinin yeniden para kazanabilmesi için savaşların ve çatışmaların körüklenmesi gereklidir. Bu savaşlar durduk yere olmaz elbette, var olan çelişkilerin derinleştirilmesi ile birlikte halkalar arasında düşman duygusu yaratılır. Bunun için en uygun koşul ve hazır olan ise 11 Eylül sonrası geliştirilen İslam fobi durumudur. Avrupa ve Amerika’daki faşist hareketler bile bu düşmanlıktan beslenir konuma gelmiştir. İslam fobi anlamı düşman olarak İslam ülkelerinden gelenleri görmekteler. Avustralya’da düşman olmak demek esmer tenli ve Ortadoğu kökenli olmak yeterlidir, çünkü o insanlara her sahada saldırı normal karşılanmaktadır. Dış görünüş ve inanç saldırı için yeterlidir. Yahudi ibadethanelere yapılan saldırılar ile saldıranların ortak düşmanı vardır. Yahudi’ye ve Müslüman’a karşı ortak düşman yeni faşist dalgadır. İki çatışmalı durumda olanın ortak düşmanı tüm dünyada ortak bir çizgi çekmektedir.
 
İslam düşmanlığı ile Yahudi düşmanlığı arasında biçim anlamında artık fark yoktur. Geçen seneler içinde her iki ibadethane ve inançlara saldırılardaki istatistiki karşılaştırma yapıldığında bu açık olarak ortaya çıkar. Bu saldırılar Avrupa devletleri içinde artık sıradanlaşmış ve haber olmaktan çıkmıştır. Eğer ölüm olursa bu durumda birkaç gün haber olurlar ve unutulurlar. Örneğin geçen yıl içinde yanan evde ölenler için ne yapılmıştır, failleri bulunmuş mudur? Olay sıradan bir haber olup geçiştirilmiştir. Ölenler öldükleri topraklara dahi gömülmemişlerdir. Onlar geldikleri toprağa karışmışlardır.
 
Hindistan’da yapılan saldırı ve sonucu başka şeylerde göze batar, çünkü bir tatil yöresindeki otelde kalanların ulusları artık önemli değildir, her ülkeden parası olan oraya tatile gider. Kriz filan tatili engelleyemez, o sektörde ayakta kalması gerek değil midir? Saldırı sıradan insanların olduğu yere değildir, bilinçli ve planlı bir seçimdir. Aynı zaman diliminde üç ayrı noktaya saldıracak kadar planlıdır. Bu plan nerede yapılır ve kime hizmet eder soruları kafamda durmaktadır. Çünkü bir olay yorumlanırken sonuçta kimlerin kazançlı çıktığına bakarım. Öyle inanıyorum ki, bu saldırılar devam edecektir, saldırıların devamı gelmesi demek birilerin sanayisinin ve krizi aşacak üretimin yapması anlamına da gelebilir. Bu bizim gibi sanayisi silah sanayisine dayanmayan ülkeler için geçerli değildir, çünkü bizim ne o konuda tecrübemiz var, ne de birikimimiz.
 
Terör ve terörist kavramı korkuyu yaratmak ve var olan politikaların tartışılmasını ortadan kaldırılması amacı ile üretilmiş bir kelimedir. Bu kelimeyi üreten ve bütün dünyaya yayan ülkenin ya da firmaların (haber ajansları ve sahipleri bu konuda masum değildirler) kimler olduğuna bakmak yeterlidir.
 
Somali de korsanların bir anda çıkması ve bir çok gemiyi rehin almaları acaba tesadüfi midir? Somali petrol üreten bir ülke, o ülkede istenmeyen bir hükümet veya iktidara gelmeye aday istenmeyen muhalefet var, bu korsanlar Afganistan işgalindeki Taliban gibi bir neden olabilirler mi?
 
Kriz tüm dünyayı kucaklamış ve şimdiden gelecek yılında kayıp olduğu ilan edilmiştir. Kim için kayıptır? Soru budur, o soruyu yanıtlamak önemlidir.


http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com

712600cookie-checkHindistan’dan gelen acı haber ve düşündüklerim…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.