Hükümetin kurulması çözüm mü?

HÜKÜMETİN KURULMASI, OTORİTE BOŞLUĞUNUN GİDERİLECEĞİ ANLAMINA GELMEZ

Irak’ta 7 Mart 2010 tarihinde yapılan parlamenter seçim, ülkenin 8 aylık bir hükümetsizlik dönemi yaşamasına neden olmuştur. Yetkili ağızlardan gelen açıklamalar hükümetin, Kurban Bayramı öncesinde kurulacağını işaret etmektedir. Ancak ülkedeki otorite boşluğunun giderileceğine yetkililerin kendileri bile inanmıyor ya da inanmak istemiyorlar.

Irak, mart ayı seçimlerinden bu yana en kanlı dönemlerini yaşamıştır ve yaşamaya devam etmektedir. Yüzlerce insanın hayatına mal saldırılar, ülkedeki kaos ortamının tekrardan ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hükümet ise içi boş cümleler sarf etmekten başka bir şey yapamamaktadır. Eğer yapmaya kalkarsalar bile, durum daha da kötüye gidiyor. Halkın ezilmesi söz konusu oluyor.

Kerkük’te saldırı oranı, yirmi günden beri artış kaydetmektedir. Kuyumcular Çarşısı soygunu ile başlayan saldırılar, iki gün önceki bombalı araç ve bir parti yetkilisi evinin saldırıya uğraması ile son bulmamıştır. Çünkü tahminler, saldırıların artış kaydetmesi yönündedir.

Saldırıların kimin tarafından yapıldığı tam olarak tespit edilememesi, hükümetin işini daha da zorlaştırmaktadır. Hükümet, terörün kim, nasıl, ne için saldırıları yaptığını bilemediğinden dolayı yıkıcı faaliyetlerde meydan alanların köklerini kazıyamamaktadır. Böylece otorite boşluğu devam etmektedir.

Terörün kökünün kazımak için askeri yöntemlerden başka bir yola başvurmayan hükümet, saldırı oranının artış kaydetmesine neden olmuştur. Ülkenin ekonomisini kalkındırmak, işsizlik gibi krizlerin önünü almak, etnik ve mezhepsel ayrımdan yoksun ilerici bir “bilinçlendirme projesi” başlatmaktan yana bir tavır sergilememsi ülkede, eşitsizlik ve adaletsizliğin devam etmesine ivme kazandırmaktadır.

Güvenlik güçlerinin halka düşman gözüyle bakması, asker veya polisin kendi vatandaşından yabancılaşmasına neden olmuştur. Sonuç olarak iki taraf arasında bir tür güvensizlik söz konusu olmuştur. Bu sorun, Iraklı politikacıların ne kadar ilkelci ve klasik yöntemler uygulamaya alışık olduklarının göstergesidir. Bu durum “Devlet Terörü” kavramının da tartışılmaya başladığına tanık olmaktayız. Çünkü Irak “Polis Devleti”ne dönüşmüş vaziyettedir. Üniformalılar tarafından, halka karşı uygulanan ürkütücü faaliyetler, insan hakları ihlalleri listesine her gün onlarca olayı eklemiş oluyor.

Kucaklayıcı politikalar uygulayarak, özgür bir toplum yaratmak yerine, 2003 sonrası dönemde politikacıların, “intikamcı hükümet” vazifesini üstlenmemeleri toplum üyeleri arasındaki uçurumun derinleşmesi, ordu mensuplarına ayak işleri yaptırarak askerin, mafya ve ya çete gibi görünmesine neden olmuşlardı. Böylece herkesin elleri masum insanların kanlarıyla lekelenmiştir.

Geçen hafta Başkent Bağdat’ta bir kiliseye düzenlenen saldırı, hükümet ile teröristlerin hiçbir farkı olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Güvenlik güçleri, teröristler tarafından rehin alınan Hıristiyanları kurtarmak yerine, rehin alınanların altmışının ölümüne neden olmuşlardı. Hükümet sözcüsünün, operasyonu bir başarı olarak nitelendirmesi, “insan hakları” denen kavramın, devletin üst düzey yetkilileri sözlüğünde yer almadığını göstermiştir!!!

1634070cookie-checkHükümetin kurulması çözüm mü?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.