Aksi takdirde, ülkedeki akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bireylerin genetik kodları da bozulacak. Toplum olarak, aynı anda örtülü depresyon yaşamaya başlayacağız. Üstelik giderek artan tükenmişlik sendromunu henüz atlatamamışken bir de olacakları siz görün. Bilmeyenler için Örtülü Depresyon’u anlatıyorum hemen. Depresyon belirtilerinin göz önünde olmama durumu, maskeli olması (örtülü) ve depresyonda baskın olan mutsuzluk, bir şeyden zevk alamama gibi davranışlar yerine fiziki sağlık problemlerinin baş göstermesi olarak tanımlanıyor. Baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, uyku bozuklukları olur diye de ekliyorlar. Tükenmişlik Sendromu da, malumunuz Meryem Uzerli hastalığı.Yani, kişinin duygusal çöküş ve duyarsızlaşma ya da azalmış başarma motivasyonunun rutin hayatını, işlevselliğini, tepkilerini ciddi oranda etkilemesi ve kişinin yetersiz kalması durumu oluyor. Tam olarak şunu demek istiyorum, somut olarak yaptıklarınıza ek olarak soyut olarak yapmaya çalıştığınız yıpratma çabalarının da farkındayız canlarım. Bizler çok farkındayız. Biz kimiz onu da bilmiyorum ama biz işte. Sen, ben, o temsili. Gerekli edebiyat bu kadardı. Asıl meseleye geçiyorum.
Özgecan Aslan vahşetindeki şoku atlatamamışken ve soğumayacak olan içimiz kendi kendini yerken kraldan çok kralcılar türemeye devam ediyor. Bu kızın ailesi ve yakınları, neredeyse her gün, kendini bilmezlerin evrimini tamamlamamış düşüncelerindeki seslere maruz kalıyor. Örneğin, misyonu toplum için eğitim ve öğretim olan bir öğretmenin, üstelik Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini veren bir öğretmenin, yedinci sınıf öğrencilerinin, kendi aralarında konuşmalarına kızarak “Zaten başınızı örtmüyorsunuz, size tecavüz de mübah, kötülük de mübah” dedikten sonra, Özgecan Aslan için yapılan eyleme katılan öğrencilere de “Siz koşarak eyleme gittiniz. O, toprağın altında. Fatiha okudunuz mu? Siz de Özgecan gibi olursunuz” dediğini hayal edin. Ya da hayal etmeyin çünkü gerçek. Şimdi de Özgecan’ın ailesinin bu haberle karşılaşma anını düşünün. Bakın şehir efsanesi değil, oldukça gerçek. Bu da mı yetmedi? O zaman sizi dilimizin en yetkili kurumuna alalım. Biraz da kelimeler üzerinden bakalım kadın olmaya. Bakalım Türk Dil Kurumu’muz ”müsait” kelimesi hangi karşılığı uygun görmüş? Hemen cevaplıyoruz. “Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)” karşılığını sözlükteki kelimenin karşısına ekleyivermiş. Muhalefetin, iktidarı suçladığı bu tartışmalı tanım için, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da “Konu siyasi değil bilimsel, TDK inceler, açıklama yapar” derken AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise “Kadını hakir gören, aşağılayan anlayışın, zihnin uzantısı” diye nitelemiş Allah’tan. Asıl açıklama TDK Başkanı Mustafa Kaçalin’den gelmiş ve “Halk ne diyorsa biz onu tespit ediyoruz” diyerek kurumu savunmuş kendileri. Herkes bu kadar tepkili olduğuna göre, bahsedilen halk nerede yaşıyor çok merak ediyorum. Önümüzdeki günlerde ne olur bilinmez. Yargı bu kadar ağır işletilirken, rahatsız olup da şikayet edeyim derrseniz diye önlem alınmıştır zaten. Bu vaziyetler hayra alamet mi diye düşünürken, emin olduğum bir şeyi paylaşmadan geçemeyeceğim. O da, komşu ziyaretlerine gitmeden önce ‘Müsait misiniz?’ derken bir daha düşünmeniz. Velhasıl kelam, zor duruma düşebilirsiniz diyerek sözü Emel Müftüoğlu’nun şarkı sözleriyle devam ettirmek istiyorum. Şarkının tamamı ve hoş klibi için de en sona linkini iliştiriyorum. Buyurunuz efendim…
Evlenilecek kızlar var, eğlenilecek kızlar var
Kim bu bize sormadan adımızı koyan
Sınıf sınıf ayıranlar
Yuh sana, yuh sana, yuh sana,
Pes be sana adam, bu devirde de mi hâlâ?
Hem evde, hem işte, hem döşekte fazla mesai oh ne ala ya!
Yapmıyoruz size nikah mikah
Talim terbiyeye şikayet edin
İade-i itibar istiyoruz beyler
Kavgaysa kavga
Buyurun gelin…
http://www.izlesene.com/video/emel-muftuoglu-evlenilecek-kizlar-eglenilecek-kizlar/6629545
