Şiir yutan

Yalnızlık
sokakta öyle bir yankılandı ki
adam ceketine çarpan sesi silkeliyor:
-vuruldum mu şimdi ben
yüreğimin körüklü damarı,
şu asfalta incecik sızan
benim kanım mı?
geceydi soğuktu
istanbuldu
Mart ayıydı
biri bir şiirle vuruldu
yıllardan bir gün…

Nazım Hikmet öldü
Orhan Veli öldü
Özdemir Asaf
Turgut Uyar
Attila İlhan
öldü..
aşkları ölmedi..
yalnızlıkları ölmedi..
tütünün dudaklarına değen o nazlı uçuşu…
Beyoğlu kalabalığından ada’ya
raksederek gelen o hüzün…
ölmedi…
Adam ceketine çarpan sesi silkeliyor
-uyandım mı şimdi ben,
ellerin nerede ellerin nerede, nerede ellerin?..
elleri var şiirin…

Çatı katına bahar geldiğinde
şehre kar yağardı..
O kadar uzun bir yolculuktu ki
sana çıkan asansör yalnızlığı..
kadın boynundaki buğuyu temizler hala
cama vuran her damlada..
Mevsim; ıssız pişman hızlı kararların
rüzgarıyla ötelenmiş..
Ne yaparsan yap o ses
şiir olacaktı..

Çok soğuk sular vurdun yüzüne
kış ortası
donarken kalbin..
Bunca üşüme
bu satıra ısınmak içindir belki de…
Adam ceketine çarpan sesi silkeliyor…
mavinin tembel uyluklarına
güneş saklanmış…
her şiirin bir hesabı vardır okuyanla…

Karanlık gizliden gizliye çöküyor şehre
yalnızlık apansız bastırdı şiire…
Bir ara kendine gel de adamım
sonsuzluk gibi içine akan kelimelerin
senin midenden benim ağzıma nasıl geldiğini
anlatayım…
Mart ayıydı yıllardan bir gün…
Benim anlata anlata
senin anlaya anlaya bitiremediğin
bir hayat…
yuttuk.

[email protected]

1605000cookie-checkŞiir yutan

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.