Aziz NESIN’i yazar ve sair ve düsünür ve elestirmen olarak çok severim. Ilk ve tek siir kasetini dinledigim zaman, bir sairin kendi sesi ve yorumuyla okudugu siirlerin önemini bir kez daha anlamistim. Eger siir-severseverler bugün, Attila ILHAN siirlerini, kendi sesiyle dinleyebiliyorlarsa, bunda benim de, kendisine içten israrlarimdan dolayi bir yudum payi vardir, kendisini ikna etme konusmalarimizi hatirladikca, hatiramizin güzelligi karsisinda haz duymamam mümkün degil ki. Aziz NESIN ve Ogullari baslikli bir yazi yazmak istiyorum, tipki Çetin ALTAN ve Ogullari için de yazmayi düsledigim gibi. Yani ”Babalar ve Ogullar”, ”Anneler ve Kizlar ” hep dikkat çekici bir sekilde hayatin varolan çeliskilerini yansitiyor, özgürce büyüyüp geliserek… Bu hayallerimi bir tarafa birakiyorum, bir gerçege dönüyorum. Ali NESIN ‘in dün aksam TV’ de katildigi bir canli yayin programinda, geç kalinmasini istemedigi bir konuda bekledigi insanliktan müthis etkilendim. ”Emek zayolmasin” diye çagiriyordu. Objektif, hümanist, sakin, gerçekci, dinleyen-konusan, soru isaretlerinin cevabini bilip de, sabirla soran bir ögretmenin sonsuz bilim sevgisini gördüm sesinde ve gözlerinde. Babasinin siirleri geldi teker teker aklima, ”siirin tam zamanidir” dedim, bugün onlarla birlikte yüregim gidiyor, kendim gidemesem de, orada bir köy var uzakta, gitmesek de kalmasak da, o köy bizim köyümüzdür…
Ali NESIN, bence Aziz NESIN’i en çok anlayan, bu yüzden babasini dogru anlatan ogludur. Kendisini de çok dogru anlatiyor, tabii ki, her zaman, her yerde ve her durumda oldugu gibi, anlayabilenler var mi? ya da anlama olasiligi orani kaç? diye sormayacagim, çünkü matematige pek aklim ermiyor, mizah ve müzige aklim eriyor ama, bu da bir çeliski iste…oysa ”müzik matematik’tir” diyenler de vardir, ”müzik ruh’tur” diyenlerde vardir…herkes düsüncesini söyleyecek, tarih ve zaman içindeki yerlerini alacak, bu kaçinilmaz bir gerçek…
Ali NESIN, senelerdir, Matematik bilimine hizmet vermis ve hala sevgiyle hizmet etmeye devam eden bir Matematif profesörü, bir Bilimadami, bir Düsünür, bir Ressam…Bir Matematik köyü kurmus, ve bu köyün evleri simdilerde imar sebebiyle yikilacakmis…YIKILMASIN…Daha çok ev yasatilsin…Bence Aziz NESIN gizli bir Matematik profesörüydü, yüzde kaçimiz akilliyiz, yüzde kaçimiz degiliz gibi bir tahmini % orani vermisti de, hala zaman zaman tartisiyoruz, hep Aziz NESIN’i anarak…
Her sey insanla güzel, insansiz olmaz. Hersey mizahla güzel, Mizahsiz olmaz. Hersey, hosgörü ve saygiyla yani Demokrasi’yle güzel, diyecegim, yine Aziz NESIN geliyor aklima ”zor olandan bahsediyoruz, demokrasi var midir, yok mudur? ama Demokrasi olmalidir…Ali NESIN, Basörtüsüne özgürlük diyor ben de katiliyorum, Ali NESIN Referandum’a evet diyordu, ben katilmiyordum, iste bu demokrasi degil mi, konusabiliyoruz, O’nun fikrini yayinliyorlardi, benim fikrimi sorduklarinda söylememe ragmen gizliyorlardi, bu Demokrasi mi? biraz da siz düsünün… Sonsuz gibi görünen masmavi bir deniz düsünün, gemiler ve içinde insanlar olmasa, ne kadar bakabilirsiniz o denize, en güzel mimariyle yapilmis binalarin varligi, insana hizmet vermiyorsa ne kadar yasar, yani demek istiyorum ki, insana hizmet eden hiç bir sey yikilmasin, insanlik ve bilim arasindaki köprüler de yikilmasin.
Okulda ilk kompozisyon ödevimin konusu ”Mutluluk bilmekten mi, bilmemekten mi dogar?” idi. Giris ve sonuç paragrafimi yazmistim, fakat gelisme bölümünde vermek istedigim örnekler öylesine azdi ki, babamin isten-eve dönmesini beklemis ve babama sormustum, öyle örnekler vermisti ki bana, ben mutlulugun bilmekten dogduguna inanmistim.Babamin hiç unutamadigim örnegi söyle idi. ”Mesela bir çoban, kaval çalar, koyunlarini otlatir, kavalinin sesini duyan kuzularini, kurtlardan korur, kendisi de kaval çalarak, bir sey yapar, kendisini gelistirir,kendini mesgul eder, fakat çaldiginin bir müzik enstrümani oldugunu bilmezse, yaptigi isin faydali oldugunu anlayamazsa, mutlu da olamaz, çünkü mutlulugun ne oldugunu anlayamaz, bence mutluluk bilmek, paylasmak, büyümek” demisti. Bence ”Babalar ve Kizlar” diye bir yazi yazmaliyim.
Matematik köyünde Sevan NISANYAN, öylesine güzel mimarisi olan evler yapmis ki, o köye gelen turistler hayran kaliyormus, böyle söylüyor Ali NESIN. Ben hiç sasirmiyorum, Yurdumuzun en güzel mimari eserlerini Ermeni sanatkarlara borçlu degil miyiz? Dini ve la dini (yani din disi) eserleri yürekleriyle, emekleriyle, alinteriyle, elleriyle hayata geçirmisler ve bir tesekkür bile beklememisler…Yeryüzünde her sanatçi, eserini insanlik için, yüreginden süzerek verir, çünkü…Degeri de pahasi da seneler sonra anlasilir, yeter ki emek zayedilmesin, korunsun. Tas üstüne tas koymak çok zordur, yikmak çok kolaydir, güzelliklere ve gelismeye hizmet eden evler yikilmasin. Orada yasayan köy ahalisinin evleri yikilmasin. Evlerin isiklari yaninca, bacasi tütünce güzeldir evler. Anlariz ki, Orada bir yuva vardir, insanlar yasiyordur, ve her sey insanla güzeldir.
Hazreti ALI diyor ki, ”Bana bir harf ögretenin kölesi olurum”. Ali NESIN, Matematik’teki rakamlari, sayilari ögretiyor, okullarda, tesekkürümüz okullari evleri köyleri yok ederek mi olacak? Tesvik, takdir böyle mi olacak? Yikimla tesekkür olmaz ki…
Zaten depremlerle yikilan sehirler var, hala restore edilmeyi bekleyen yiginlarca mimari eserler var. Ege Arkeolojisi dersinde ögretmisti hocam Tül Hanim, Ege bölgemizin nasil bir deprem kusagi altinda oldugunu, tarihte kaç uygarligin dogal afetler altinda kaldigini, yeniden ögrenci olup yeniden can kulagiyla dinlemek isterdim, eski hocalarimi, eskimis yani yasayip da büyümüs gençligimle ne güzel dinler ve ne çabuk anlardim simdi… bu yil üniversite ögrencilerine af çikacakmis, bu güzel bir haber, sonuna kadar dinlemek lazim haberi, belki parasini ödeyemeyen yine okuyamazdir, belli mi olur? Aklim karisiyor, tiyatrolar, heykeller, evler, oteller, okullar yikiliyor, esasinda köprüler yikiliyor, ayni dili konusamaz hale gelirsek, hayat ne kadar zor olur…Oysa insanlar konusarak anlasir. Bilgiyle baris olur. Barisla mutluluk olur. Her insan esasinda mutlu olmak için yasamaz mi? Herkesin mutluluk ellbisesi kendisine göredir, tek tip mutluluk elbisesi olmaz ki, kimine uyar ,kimine uymaz ki…Özdemir ASAF’in ögretisi gibi ”Baska’siz saygi” olmaz ki…
Ali NESIN, babasinin siirinde söyledigi gibi, öylesine bir düs kurmus ve bunu gerçeklestirmis ki, Matematik Köyü kurmus, Kendisini de köyün muhtari seçtirmemis…Matematik bir bilim dali, yani eger yazima bir yudum mizah katmak istersem, ne de olsa Aziz NESIN’in eskimeyen hep okuyucularindan sadece birisiyim, Mate-matik, yeni bir deterjan adi degildir. Yakalara takilan, kulaklara küpe sayilan ve okuyana tebessüm ettiren su yazilari da sizlerle paylasmak isterim, Aziz NESIN’in ektigi tohumlarin filizi bu sözler bence…”Tecrübe, hayatta yenilen kaziklarin bileskesidir”, Yasiniz Kaç? Vallahi her yil degisiyor.’, ”Sol kulagini kapat, sagduyulu ol”, ”Karneler Japonca Yazilsin”, ”Yeni bir deterjan, Mate matik”..Bir Ilkögretim okuluna çok yakin bir kirtasiyecinin vitrininde okudum, sabah yürüyüsüm esnasinda tebessüm ettim, siir yazdigim not defterimi çikartip yazdim, zamani gelmis ki, sizlerle de paylasiyorum simdi.
Eyy Ali NESIN, Aziz BABA’nin sana söyledigi gibi, ‘Gölgeler Toplumu’nda, Insanlar gider sarkilari kalir, ”Türümüz tükeniyor gittikce Oglum, sürdür Ata armagani kalitimizi, kurutma bu has damari insan soyundan”’ dedigi gibi, ”Dünya zengini”sin, çünkü bir Filozof, bir Bilimadami, bir Ressam, bir Ogul, bir baba, bir es’sin, es’sizlerden birisin, Aziz NESIN varliginda seni tanimis, anlamis ve takdir etmisti, Aziz NESIN öngörülüydü, insanlik da bir gün seni gerçeginle anlayacak, sarkilariniz içinizde yarim kalmayacak…Cimri sayilan, benimse cömert saydigim Aziz NESIN’in kurdugu ”ÇOCUK CENNETI”, Ali NESIN ‘in kurdugu ”MATEMATIK KÖYÜ” hep yasayacak, Kimilerinin sairden saymadigi benimse çok sevdigim sair Aziz NESIN’in sesini ve siirlerini (senin hala babanin sesini duydugunda mütehassis oldugunu biliyorum), insanlarini yitirmis gölgelere armagan ediyorum…”iste siirin tam zamanidir”…
