Toplum gündeminde KKTC’den yapılan Türkiye aktarmalı uçuşlar var… Bu konuda iki kelam da ben etmesem dilim şişer hani…
İngiltere “Kuzey Kıbrıs’tan İngiltere’ye Türkiye üzerinden çıkış yapan tüm yolcuların el bagajları ve kargoda taşınan bagajları ile birlikte Türkiye’deki havalimanlarında indirilerek tekrar kontrolden geçirilmesi”ni istedi. Oysa şimdiye kadar KKTC’den gelen yolcuların havalimanı güvenliğini boşa çıkaracak bir olayına da şimdiyşe kadar rastlanmış değil.
Bu güvenlik bahanesiyle yapılan bir tür ambargo ve siyasi bir karar… Bu saçma sapan uygulamanın en büyük mağduru da çocuklu aileler, engelli ve yaşlılar olacak.
Turizmciler, sivil toplum kuruluşları ayaklandı, Barones Meral Ece cevap alamadığı bir dolu mektup yazdı… İşte Türkiye ve KKTC’nin basiretsiz temsilcileri ile sabun köpüğü gibi bir kulisimiz olunca kendi yaygaramızı da kendimiz duyduk yine.
Bu saçma uygulamanın mimarı iktidardaki Muhafazakarlar o kadar yüzsüzler ki, bir de utanmadan bizden oy istiyorlar. Muhafazakar Parti’de siyaset yapan toplum üyeleri uyuyor musunuz? Parti merkezine yığılın, gerekirse istifa edin. Bu saçma uygulamanın önünde set olun! Yok siz zahmet etmeyin isterseniz. Zaten seçim arifesi, siz bizden yalnızca oy isteyin!
Muhafazakar Parti Milletvekili ve yeni dönem adayı David Burrowes da bu uygulamadnın İngiltere hükümetinin değil tam tersi Pegasus’un başının altından çıktığını öne sürmüştü. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler, Burrowes’in mumu yatsıya kadar bile dayanmadı.
Ulaştırma Bakanı Chris Grayling bu uygulamanın İngiliz hükümetince “teröre karşı” alınan önlemlerin bir sonucu olduğunu söyleyiverdi. Üstelik yeni uygulamaya ilişkin Pegasus’a gönderilen resmi yazı da ortaya çıktı.
Daha önce de yazıp çizdim, uçakta tablet ve tırnak makası yasağı ile uğraşacağınıza uçakta yolcu beraberinde alkol (deodorant da dahil) ya da yolcuya alkol satışını yasaklayın diye. Neden mi? Çok basit! Uçakta ya da freeshop’ta iki şişe uçuz viski şişesi satın alın. Uçakta koltuğunuza yerleşin. Koltuktaki bilgisayardan “Şişeler… / Lingo lingo lingolik / Irakı mı içtin sen bensiz / Çamura mı düştün a densiz” müziğini de bulun. Şimdi şişedeki viskileri (boşa götürmemenizi tavsiye ederim) önce bir güzel için, sonra boş şişeleri birbirine çarpın, alın size harbi kesici alet. Sakın kullanmayın hostese verin çöpe atsın! Ya da içmeyin, çorabınızı çıkarın şişenin içine sokun, alın size molotof kokteyl… Bunu da sakın kullanmayın, pilota verin “ben gönüllü bir güvenlik boşluğu bulucusuyum” deyin, kuleye bildirsin.
Tablet yasağını da anlayabilmiş değilim. Diyelim ki gerçekten bir tehdit unsuru… Yahu neden yalnızca 5 Ortadoğu ülkesi ve Türkiye? Bu işi yapacak terörist, tablet sasağı olmayan İtalya’dan biner Almanya’dan aktarır gelir Londra hava sahasında kullanır
Türkiye basınına yansıdığınca “tablet yasağının ardından, ABD ve İngiltere’ye gidecek yolcuların eşyalarının incelenmesi için Atatürk Havalimanı’na 2 adet tomografi cihazı getirilmiş. Gerekçesini de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, şöyle anlatıyor:
“Özellikle boarding esnasında, yolcunun arınmış sahaya geçip köprülerden uçağa gideceği sırada o bölgede tomografi cihazları yerleştirilecek. Orada ilave bir tomografi cihazı kurup yanındaki çantası, laptopu, sıvı ne varsa hepsinin tomografisi çekilecek. Süreci başlattık. ABD ve İngiltere’ye giden yolcularda bu uygulamayı yaparak muhataplarımıza ‘Kurallar istediğinizin çok üzerinde, en son teknolojiyle donatılmış bir cihaz da kuruyoruz, müsterih olun’ diyeceğiz.”
ABD ve İngiltere vur diyor, bizimkiler öldürüyor. Bakanın “tablet yasağı ya bütün dünya için ya da hiçbirimiz için” diyerek itiraz edeceğine yaptığına bakın. Allah size akıl fikir versin.
Bu güvenlik uygulamaları, haksız operasyonlara bir kılıftır, siyasi bir baskıdır. Korkuyla halkı yola getirme, baskı tasarılarını yasalaştırma, muhalifleri susturma taktiğidir. Yalan mı?
