KANADA… Kanada ve Trudeau’dan beklenen işler

Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun yıldızı sessiz sedasız yükselmeye devam ediyor.

Onun iktidarı ele geçiren birçokları gibi şımarıp, azıtıp tozutmayacağı belli oldu…

ABD’nin başına geçen bir çılgının yarattığı hezeyanlara karşılık, kuzeydeki komşu kuzen ülkenin lideri Trudeau, bütün acemiliğine rağmen, sadece Kanada’da değil, dünya liderleri arasında hatırı sayılır bir yere oturmayı başardı.

Geçtiğimiz günlerde, Gelişmiş 20’ler toplantısına katıldı ve hem en genç ve hiç kuşkusuz en yakışıklı lider olarak parmakla gösterildi; bundan daha fazlası ise siyasi becerisidir.

Başbakanlığa başladığı ilk günlerde poz verip amuda kalkma, şınav çekmek gibi fiyakalı işler yapıyordu; biraz eleştirildi, şimdi duruldu.

Böyle başbakanımız olsun, dünya kadar borcumuz olsun diyenler ondan övgüyle bahsediyor.

Öyle ki, Rolling Stone dergisi gibi kültür-magazin alanında epeyi mühimsenen yayın organının son sayısına kapak olurken, başlık da şöyle ¨atıldı.¨

¨ Bizim [ABD’nin] Başkanı niye olamasın?¨

Aynı gün Kanada Basınında yayımlanan gazetelerde bir karikatür, Başkan Trump’la dalga geçiyor, güyâ Amerikan Başkanı ¨Söyleyin Rolling Stone’a, ben hazırım!¨ diyordu.

Makyaj ve peruk bağımlısı, portakal renkli yüzüyle kameralara sırıtan Trump, genç Trudeau ile, kimi söylentilere bakılırsa karşılaşmak dahi istemiyormuş.

Bu arada, Rolling Stone dedin mi, duracaksın arkadaş ve bir ¨on dakka¨ düşüneceksin!

Trudeau’nun yıldızı Latin Amerika’da da parlıyor.

Kısa süre evvel Peru Devlet Başkanı Pedro Pablo Kuczynski’nin Venezuela’da iç savaşa dönüşen kargaşayı durdurması için Trudeau’dan yardım istediği, arabuluculuk talep ettiği öğrenildi ve buna dair resmî öneri Başkent Ottowa’ya ulaştı.

Peru Dışişleri Bakanı Ricardo Luna eliyle yapılan öneriye bakılırsa, Venezuela’da Bolivarcı-Chavezist sosyalist yönetimin giderek totaliter bir diktaya dönüşmesiyle başlayan demokrasi krizini çözse çözse liberal burjuva demokrasisinin liderlerinden Trudeau çözerdi.

Peru, Orta ve Latin Amerika’nın denge politikası sürdüren ülkelerinden biri; sözü ve ağırlığı var.

Peru’nun doğrudan Venezuela’ya sınırı yok, ancak Latin ülkelerinde ¨ Sen, ben, yengem, fark eder mi kardeşim!¨ vaziyeti söz konusu olduğundan Jakobenist diktayla parlamenter demokrasi arasındaki Venezuela tarzı kavgaya karışmayı bir vazife, dahası hak görüyor.

Venezuela’daki soruna arabulucu olarak Trudeau’nun el atması hâlinde, uluslararası kamuoyu ve daha önemlisi bir bütün olarak Batı’nın, daha da önemlisi İngiltere’nin duruma müdahil olacağından umut besledikleri apaçık.

Henüz ne Başbakan Trudeau’dan ne de partisi Liberal Parti’den ve ayrıca resmen Ottowa’dan bu öneriye bir karşılık gelmedi; bu olmaz anlamına gelmiyorsa, olur anlamında da değildir.

Trudeau’nun böyle bir uluslararası göreve çıkmasını Kanada kamuoyu da destekliyor, açıkçası…

Zira Kanada, bugünkü köhne dünyanın demokratik değerleri en canlı biçimde ayakta tutan, çok-kültürlü ve çok-uluslu halkıyla, tabii iştah kabartan her türden doğal kaynak ve ekonomik gücüyle itibarlı bir ülkesi; lideri de canı sıkılınca barfikse asılıp elli çekiyor, eşcinseller yürüyüşünde en önde gidip halkıyla selfi çektiriyor, Kraliçe’nin yanında protokole aşırı itina göstermesini de biliyor.

Kraliçe’nin onu ilk kez başbakan olarak Buckingham Sarayında karşıladığında söylediği sözlere bakılırsa, hâlen ağzı da süt kokuyor:

¨Ben seni en son gördüğümde, ¨ [Babası eski Başbakan Pierre Trudeau’nun ziyaretinden bahsetmektedir] diyor Kraliçe takılarak, ¨küçük çocuktun, ne zaman büyüdün? ¨

Küçük Trudeau şimdi büyük işlerin adamıdır ve yakında Venezuela meselesine el atması, Batı’nın akil insanları tarafından da beklenmektedir.

2109260cookie-checkKANADA… Kanada ve Trudeau’dan beklenen işler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.