AB dönem başkanı İngiltere, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadığını beyan ettiği deklarasyonuna 25’lerin yanıtını teşkil edecek deklarasyonun taslağını hazırlıyor.
İşin içinde İngiliz olmak var. Raporun geleneksel İngiliz siyaseti olan “Tavşana kaç, Tazıya tut” türü bir rapor olacağından adım gibi eminim.
AB’den gelen bilgiler, İngiliz’lerin hazırladığı metnin, olayları abartmayan ve Türkiye’yi kışkırtmayacak bir dille hazırlandığı yolunda. Metin Rumları da okşayacak ve Rumların endişelerini asgari ölçüde kapsayacak.
İngilizler, bu rapora zemin hazırlamak ve itiraz edilemeyecek temellere oturtmak için Kıbrıs’taki diplomatik misyon şefini Papadopulos’a gönderdi. Bu amaçla İngiliz Yüksek Komiseri Peter Millet bir kaç gün evvel Rum Başkanlık Köşkü’ne gitti ve Tasos Papadopulos’un beyin takımı ile görüşmeler yaptı.
Millet, İngiliz hükümetinin ve AB Dönem Başkanlığı yapan Blair’in deklarasyonla ilgili düşüncelerini açık ve net olarak bu gruba iletti.
İletilenler 3 Ekim’in kaderini çizecek nitelikte ve çok önemli başlıklar.
1-İngilizler Türkiye’nin, Ankara Anlaşması Ek Protokolü’nü imzalamakla, AB’yle üyelik müzakerelerine başlamayı elde etmek için yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğunu düşünüyorlar.
2-İngilizler, kendi hukuki tezlerine göre, Türk deklarasyonunun hukuki sonuçlar üretemeyeceğini iddia ediyorlar.
Bu iki ana başlığa baktığınız vakit İngilizlerin, Türkiye’nin, KKTC’yi tanıdığına ve Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanımadığına ilişkin deklarasyonunda ifade ettiklerini kaldıracak güçlü bir “karşı-deklarasyona” hiç sempatik bakmadıkları ortaya çıkıyor.
Bunlara ilaveten İngiltere, AB dönem başkanı olarak, Türkiye’nin deklarasyonu ile ilgili olarak AB tarafından karşı deklarasyon verilmeden, Türkiye tarafından kabul edilebilir ve ipleri koparmayacak düzeyde bir tepki beyan edilebilmesi için, gelecek Salı günü yapılacak COREPER toplantısında ve bunun devamı niteliğindeki 1-2 Eylül tarihlerinde yapılacak AB Dışişleri Bakanları (gayrı resmi) toplantısında itirazları asgariye indirmek ve çalışmaları bir birine paralele götürmek niyetinde.
İngiltere’nin bu konudaki nihai amacı, bir gruptan “sevelim”, diğer gruptan “sövelim” kararı çıkmasını önlemek ve her iki gruba da kendi yapıcı ve 3 Ekim’de müzakereleri başlatıcı düşüncelerini kabul ettirmek.
Kıbrıs Rumları Türk deklarasyonuna karşı İngiltere’nin gösterdiği olumlu yaklaşımdan ve Kıbrıs sorunundaki genel politikasından hiç memnun değil.
İçinde bulunduğumuz hafta 3 Ekim’in kaderini belirleyecek. Siyasi ve diplomatik perde gerisi bir hayli hareketli geçecek. Büyük bir olasılıkla Çarşamba günü yapılacak Daimi Temsilciler Konseyi (COREPER) toplantısında tam bir mutabakat ve anlaşma olmayacak. Bu toplantı, Konseye üye devletlerin ilk görüşlerini ortaya koymaları ile sınırlı kalacak.
Ortak görüş, bir olasılıkla 7 Eylül’de yayınlanacak. Bu arada, COREPER toplantısının ertesi günü AB Dışişleri Bakanları gayrı resmi toplantısı yapılacak.
Kaderi, AB Konseyi Hukuk Biriminin raporu belirleyecek. Hukuk Birimi, Türkiye’nin deklarasyonunu ilk gün üstün körü incelemiş ve Türkiye’nin hata yapmadığını ve deklarasyonun geçerli olduğunu vurgulamıştı. O günden beridir Türkiye’nin tek taraflı deklarasyonuyla ilgili olarak Avrupa mevzuatını didik didik edip detaylı bir şekilde inceliyor. 31 Ağustos Çarşamba günü Hukuk Birimi görüşünü Daimi Temsilciler Konseyi (COREPER) toplantısında sözlü olarak sunacak. Temsilcilerin ilk değerlendirmelerinin dinlenmesinden hemen sonra da Hukuk Biriminin görüşü yazılı olarak sunulacak.
Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının ortak tutumu, Türkiye’nin AB üyeliğinin Helenizmin çıkarlarına hizmet edeceğidir. Akıllarında, yüzyıllardır Türklerin ellerinden aldıklarını bir bir Türklerden geri almak var.
Bu nedenle, 3 Ekim’de müzakere sürecin pürüzsüz başlamasını ve Türkiye’nin atacağı her bir ilerleme adımını, bazı şartların yerine getirilmesi ile bağlantılı kılmak istiyorlar.
Bu tezgah tıkır tıkır çalışırsa yüzyılların kayıplarının bir bir geri geleceği inancındalar.
_____________________
Azerbaycan’a resmi ziyaret yapacak heyetin içinde olmam nedeni ile yazılarıma 2 Eylül Cuma gününe kadar ara vermek zorunda kalacağım için özür dilerim.
* Prof. Dr.