KKTC üniversiteleri ve Türkiyeli öğrenciler

KKTC gerçekten çok güzel bir ülke ve vatandaşları konuksever insanlar.

Ancak bu konukseverlik konusunda Anadolu’dan KKTC’ ye okumaya gelen gençlerin ciddiye alınması gereken sorunları var.

Benim nacizane gözlemim son günlerde KKTC’de yaşanmakta olan binlerce kontenjanın boş kalması sorunu karşısında şaşırmama neden oldu.

Bir şekilde karşılaşıp sohbet ettiğim üniversiteliler dertliydiler.

KKTC ekonomisi açısından oldukça hayati bir rol oynayan üniversitelerin kontenjanlarının boş kalmasının ana nedeni sanırım gençler arasında anlatılarak yayılan olumsuz deneyimler.

YÖK ve benzeri kurumların da bu konuda yapabileceği fazla bir şey olduğunu sanmıyorum.

Benim en son Antalya’da sohbet ettiğim bir öğrenci daha önce de başka öğrencilerden duyduklarımı özetledi.

Aynen size aktarıyorum.

“Ozan Ağabey, lütfen yaz bu sorunu” diyen genç KKTC’ ye büyük bir hevesle okumaya geldiğini ama ardından hevesinin kursağında kaldığını söylüyordu.

Ana sorunu yaşam koşullarının “pahalı” olmasıydı. “Ev sahipleri için bizler yolunacak kaz gibi bir role sahibiz” diye dert yanıyordu.

Dışarı çıktıklarında da gittikleri cafelerin ve benzeri yerlerin öğrenciler için aslında “olmazsa olmaz” yerler olarak “pahalı” olduklarını sadece ondan değil daha bir çok başka öğrenciden duydum.

Ev ya da yurt kiralarının yüksek olması, günlük yaşam standardına harçlıklarıyla ayak uydurmalarının zor olması ve benzeri sorunların yanı sıra bence ana sorun ve de beni en çok üzen sorun ise şu sözlerdi:

“Biz Türkler onları kurtarmışız ama bizi sevmiyorlar Ozan Ağabey. Düşünüyorum da annemin, kardeşimin, babamın vergileri ile her geçen gün daha güzel bir hale gelen bu ülkede ben fakir öğrenci muamelesi görüyorum.” diyordu. Ve galiba ona en çok dokunan da buydu.

Antalya’da oturduğumuz cafede bu sözleri duyduğumda acıyla yutkundum.

1980 yılından beri anavatanından uzak yaşamanın ne demek olduğunu hem iyi hem kötü yaşamış bir birey olarak “bizi sevmiyorlar” tanımı beni çok üzdü.

Yurtdışında okuyan ya da yaşayan Türkler için en zor olanıdır yaşadığı ülkede “sevilmediğine inanarak” yaşamak.

Hatta bu öyle bir psikolojidir ki böyle bir sorun olmadığında da inanmaya devam eder buna bir kez inanan. İşte o andan itibaren de “ağzınıyla kuş tutsanız” değiştiremezsiniz bu “ön yargıyı”.

İşte bence KKTC’de ilgililerin el atması gereken ana sorun burada. “Türkiyeli” ya da “kara sakal” diye tanımlanan bu öğrenciler kendilerini “yabancı” ve de daha kötüsü paraları için “katlanılan yabancı” olarak hissederlerse elbette kaçarlar.

Kaçanlar da bu “hislerini” anlatırsa diğerleri de gelmek istemez.

Biliyorum bu yazdıklarıma kızan Kıbrıslılar olacaktır. Ama ben “dost acı söyler” atasözümüzün doğruluğuna inanıyorum.

KKTC üniversitelerine gelen öğrenci gençlere “yürekten hoş bulduklarını” hissettirmeyi başarırsa bu ülke bence bir öğrenci cenneti olmaya aday.

 

1615110cookie-checkKKTC üniversiteleri ve Türkiyeli öğrenciler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.