KKTC Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel, turizmi artırmak için Londra’da bir dizi toplantı ve görüşmeler yaptı. Üstel’in görüştüğü turizmcilere, Bu toplantılardan bir sonuç çıkabilir mi?” diye sordum. Turizmcilerin çoğu “bakan iyi niyetli ve bir şeyler yapmak istiyor fakat iş dönüp dolaşıp Kuzey Kıbrıs’a direk uçuş ve ucuz taşımacılığa gelip dayanıyor” görüşünde birleştiler.
Kuzey Kıbrıs’a en fazla turist gönderen ülke Türkiye ve Birleşik Krallık (BK). Direk uçuşun başlaması ve KKTC’ye ekonomik izolasyonların kaldırılması konusunda BK, “Üzgünüz, AB’nin yaptırımlarını görmemezlikten gelemeyiz” diye topu AB’ye atıyor. Kuzey Kıbrıs hükümeti ve Londra’daki KKTC lobisi Brexit gerçekleşirse bir şeyler değişebilir diye umutlansalar da BK’nin politikasını değiştirmeyeceğini sanıyorum. Böyle olunca var olan fotoğrafa göre Kuzey Kıbrıs hükümeti çözüm üretmek zorunda. KKTC turizminde zurnanın zırt dediği yer bu olsa gerek.
Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) iflas ettikten sonra değeri anlaşılmışa benziyor. KTHY’yi hükümetin arpalığına çeviren, uzman olmayan yöneticilerin eline bırakan siyasi anlayış değişmedikce yeni bir KTHY’nin kurulması da anlamsız sanırım. Eğer bu anlayış birazcık değişseydi, KKTC Cumhuriyet Meclisi bu hüzünlü iflası araştırır sorumlularını yargılatırdı.
Bu arada uluslararası baskıdan dolayı KKTC Ercan’dan Türkiye’ye konan uçaklardaki yolcuların güvenlik nedeniyle aktarma yaparak üçüncü ülkelere gitmesi anlaşılır olsa da üçüncü ülkelerden Türkiye’ye gelen uçaklardaki yolcuların Ercan için aktarma yapmak zorunda bırakılmasını hâlâ anlayabilmiş değilim. KKTC, Türkiye’yi ikna edemiyorsa BK’yi nasıl ikna edecek?
Kuzey Kıbrıs için turizm ve üniversiteler ekonomiyi döndüren lokomatif sektörler. Ekonomi tıkırında değilse; yolsuzluk, adam kayırma, rüşvet tıkırında demektir. Bu durumda Bakan Üstel’in Londra’daki yaşayan yurtdaşlara yönelik “Kuzey Kıbrıs’a dönsünler istiyoruz” ya da “Yatırımlarını Kuzey Kıbrıs’a yapsınlar” sözü de dilekten öteye geçebilir mi?
Bakanın sözünü ettiği, hükümet ve özel sektör desteğiyle KTHY benzeri bir oluşumun hayata geçirilmesini de gerçekci bulmuyorum. Öncelikle hiç bir yatırımcı KTHY’deki gibi parasının pulunun “uçtu uçtu, kuş oldu” denilmesini istemez. Eğer KKTC hükümeti KTHY olayını yargılar ve temiz bir sayfayı açmayı başarsa belki. “Başarır mı?” diye sorarsanız, “I, ıııh” derim, onun için de hukuk sisteminin tıkırında olması gerekir… Aslında zurnanın asıl zırt dediği yer bu olsa gerek…
***
Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilişim Araştırmalar Vakfı’nın araştırmasına göre geçen yıl 1.9 milyonu Almanya’dan olmak üzere 2.6 milyon Avrupalı Türk, Türkiye’yi ziyaret etmiş. Avrupalı Türkler ortalama (yüzde 37’si İstanbul’da olmak üzere) 24 gün memlekette kalmış ve Avrupalı turistler kişi başına 590 euro harcarken bizimkiler kişi başına 1.200 euro harcamış. Bu da yıllık 3.3 milyar dolar yapıyor. Dövizin yaz aylarında düşmesinin nedeni şimdi daha net anlaşılıyor. Ben de sanıyordum ki, ne zaman Türkiye’ye gitsem dövizi de düşürüyorum…
***
Yazar Aydın Çubukçu, “Renkli Resimli Felsefe Söyleşileri”nde Belçikalı ressam Rene Magritte 20 Ekim Pazar 19 yerine 22 Ekim Salı günü saat 19.30’da anlatacak. Gazetelerdeki haberde yanlış yazmışız. Okurlarımız da not defterlerinde düzeltsin lütfen… 20 Ekim Pazar günü ayın mekanda (Kuzey Londra Toplum Merkezi – DAY MER) 15.00-17.00 arasında Sabiha Sertel’in otobiyografisinin de tanıtılacağı etkinlikte Tia O’Brien, Nur Otman ve Aydın Çubukçu konuşmacı olarak yer alacak. Çubukçu’nun her iki toplantısını da kaçırmayın derim…