Loudon

Haftanın birkaç gecesini sadece okumaya ayırdı. Gündüz olunca deliler gibi bahçede çalışırdı. Zamanı hiç boş geçirmezdi. Fransızca’yı ana dili gibi konuşmaya başladığında 19 yaşındaydı. Fransızca’dan İngilizce’ye Abelerd’in yaşam öyküsünü tercüme etti.


Bunu bir ansiklopedi için yapması genç adama onur kazandırdı. Daha yirmi yaşında neler yaptığını sorgulayan, kendine hesap soran birisiydi.


Dünyadaki yenilikleri görmek için ayrıldı. Ansiklopedilerde adı geçmeye başladı.Harpten sonra Avrupa’nın kapıları açıldığında o Almanca biliyordu. İskoçya’da yeniliklerin uygulandığı bir çiftlik sahibiydi.


***


Okuyucularımdan Sinop’tan Sanlı Şenova “Kaleminiz çok güçlü niçin sadece bu konulara değiniyorsunuz?” diye soruyor… Sorusunu aşağıdaki yazımla yanıtlamaya çalışacağım…


CAYCI


Eli kalem tutan kişinin kaleminden dökülenler gözyaşına dönüşür. Siz bir yerlere gelmişsinizdir; karnınız toktur, banka defterini kabarıktır; ama o sizin gözlemlediğiniz; parasız- pulsuz, şansız- şöhretsiz bir yerlerde yaşayıp; meslek bile denmeyen, hiçbir gencin düşünü kurmadığı bir işi yapan kişidir.


Belki size tepsisiyle bir çay uzatır, ‘buyrun efendim, çaycı’ der. O tost o çay boğazınızda kalır. Tutup bir yerlere oturtmak istersiniz, yükseltmek istersiniz. Bir insana yapacağınız en güzel yardım o insana değer vermektir. Ona yükselme olanağı sunmaktır. Gençleri incitmeyin, konumları ne olursa olsun onlara sevgiyle yaklaşın. Önlerini açın. Sunun…


Bir gence olanak tanımak ona yükseleceği basamakları işaret etmek sizin en keyifle harcadığınız servetiniz olacaktır. Belki bir madenin el değmemiş yatağını ortaya çıkaracaksınız. Lütfen insana yatırım yapın. Yüzüne bakın, gözlerine bakın onu anlamaya çalışın. Beklentilerini görün. Çaycıya çaycı, tamirciye tamirci , boyacıya boyacı diye yaklaşmayın. Onların zevkleri, umutları, sevgileriyle değer olduklarını düşünün. İmkansızı yaşatın…


Belki de hayal bile edemediği bir işi yapıyor. Kolundan tutun, elinden asılın. Elinizi uzattığında onun yükseldiğini görerek şaşırmasının zevkini yaşayın. Bu tür yaşam öykülerini okumak, yazmak düşünmek mutluluktur, neşedir, hüzündür, gururdur.
Ünlü olmak için TVlerde boy göstermek, manşetlere geçmek gerekmez.


Bir değer olun yeter… Birileri bir gün sizden söz edecektir. Ben böyle insanların varlığını sizlere hatırlatmak için bu öyküleri yazıyorum… Çevrenizde yaşayanları görmemezlikten gelmeyin, onların bir gün çok önemli olabileceklerini hatırınızdan çıkarmayın diye yazıyorum..


***



4 AĞUSTOS


Bir annenin yavruları onun gururudur. Kilometrelerce uzakta yasayan Oglum EVREN’in  doğum gününü buradan kutluyorum.


***


AÇIK GAZETE de, Evren’e “İyi ki doğdun, sağlıklı ve uzun ömürlü ol” dileklerini gönderiyor…


_________________


YAZARIN DİĞER ÇALIŞMALARI İÇİN: www.filiztosyali.com

681730cookie-checkLoudon

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.