İNGİLTERE’DEN… Afrika’nın sorunlarını 950 kişi çözer

Malavi. Hani şu Madonna ve eşi Guy Ritchie’nin evlat edinme olayıyla bir anda dünyanın gündemine oturan ülkeden bahsediyorum. Kimileri onu “The Heart of Afrika” yani “Afrika’nın Kalbi” olarak da bilir. Evet kalp yani sevginin, nefretin, dostluğun, düşmanlığın, acımanın, acımasızlığın tüm duyguların ortaya çıktığı yer. Ama Malavi için bu sıfatlardan daha çok negatif olanları geçerli. Çevresinde yer alan Tanzanya, Mozambik ve Zambia arasında Güney-Kuzey doğrultusunda uzanan 1000 km aşkın uzunlukta, küçük bir ülke Malavi.  Nüfusu sadece 12 milyon.  Yılın hemen hemen 12 ayı yemyeşil. Ülke mısır, uçsuz, bucaksız çay, tütün ve kahve tarlalarıyla dolu. Ve bir o kadar da yoksul. Bir o kadar da aç ve perişan bir ülke. Peki nasıl olur da böyle yılın 12 ayı yeşil olan bir ülke yoksulluk ve açlığın pençesinde oluyor?


Bölgede gelen bilgilere göre bunun sadece çeşitli sebebleri var. Birincisi üretilen ürünlerin orada yaşayan halkın eline geçmemesi. İkincisi de Malavililerin tarım alanında yeterli bilgi ve birikime sahip olmamaları.
Tabii misyonerlerin yıllardır devam eden faaliyetlerini de unutmamak lazım. Bu faaliyetlerle okuması ve yazması dahi olmayan toplumun önemli bir kısmı Hristiyanlaştırılmış. Resmi kayıtlara göre nüfusun yüzde 80’i Hristiyan. İngiliz sömürgesi başlamadan önce, bir zamanlar nüfusun yüzde 80’ninin Müslüman olduğu gerçeğine bakarsak, misyoner faaliyetinin ulaştığı boyutu da kolaylıkla görebiliriz.
Bu nedenle de Malavi’ye ‘misyonerler ülkesi’ yakıştırmasını yapmak çok doğru olur. Ülkede yaşam süreci erkeklerde ve kadınlarda 40 yıl. Dünyanın en yoksul 10 ülkesinden biri. Kişi başına düşen yıllık gelir ortalaması Dünya Bankası verilerine göre 160 ABD doları. Dünyada zengin ile fakir arasındaki açığın en fazla olduğu ülke sıralamasında ise ikinci sırada yer almakta. Ülkede her yıl AIDS yüzünden binlerce insan hayatını kaybetmektedir. Bu sebeble daha önceki yıllarda yüzde 4 olan nüfus artışı yüzde 1’lere kadar düşmüştür. İngiliz yardım kuruluşu Save the Children’ın bildirdiğine göre 12 milyon nüfuslu ülkede 6 milyon insan açlıkla karşı karşıya ve 2.7 milyon insan günlük gıda ihtiyacını karşılayamıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre halkın yüzde 14’ü AIDS’li.
Malavi Afrika’daki yoksulluğa bir örnek sadece…
Ve Afrika’nın BM Genel Sekreteri’nin danışmanı Jeff Sachs, geçtiğimiz günlerde İngiliz Financial Times’ta yer alan mülakatında, Afrika’daki yoksulluğun ortadan kaldırılabilmesi için dünyanın önde gelen zenginlere ilginç bir çağrı yapıyor.
“Böylece zengin ülkeler kulübü G-8’e ihtiyacımız kalmayabilir” diyor Sachs. Amerikan Forbes dergisinin, geleneksel dünyanın en zenginleri listesinde 950 milyarderin bulunduğuna dikkat çekiyor Sachs ve “bu zengin kişilerin servetinin toplamının 3.5 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Kurulacak bir vakfa bu paranın her yıl yüzde beşi aktarılsa 175 milyar dolar eder. Yani 950 kişi kıtanın sorunlarını çözer. ”
Evet bir taraftan yoksulluk, diğer taraftan bolluk. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün bir raporuna göre ise dünya genelinde 1960-2000 yılları gıda ürünlerindeki artış % 80! seviyesinde. Dünyada 1991-2001 arasındaki on yıllık dönemde gıda ürünleri üretiminde artış hızı yukarıya doğru tırmanışta. Sadece gıda üretiminde mi? Hayır… dünyamız bir bütün olarak üretilen tüm zenginliklerde bir yükselişte. Aslında hiçbir dönemde rastlanmayacak oranda bir ürün bolluğu var dünyamızda. Ama diğer taraftan da büyük bir yoksulluk. Büyük bir açlık.
Bu yıl Güney Afrika ülkelerinde gerekli tedbirler alınmazsa yine 10 milyonun üzerinde insan, açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Dünya Gıda Örgütü’ne göre Zambia’da 185 bin, Svaziland’da 227 bin, Lesotho’da 445 bin kişinin acil gıdaya ihtiyacı var.
Nasıl oluyor? Bir taraftan bolluk, diğer yandan açlık. Sorunun cevabı çok basit. Bazıları bir dilim ekmek bulamazken, açlıktan ölürken, kimi zengin ülkelerde kontrolsüz yeme alışkanlığının sonucu meydana gelen “obezite”nin yol açtığı hastalıkların nasıl yok edileceği sorunu tartışılıyor. 
Uzmanlara göre Afrika’daki açlık sıkıntısının en önemli nedeni, bu ülkelerin kendi kaynaklarını kendilerinin kullanamaması, tarım konusunda yetersiz bilgi sahibi olmaları ve en önemlisi de Batı ülkeleri tarafından sömürülmeye devam ediyor olmaları. Örnek. Afrika’da kıtanın en büyük petrol üreticisi olan Angola’dan çıkan petrolun %98’i ABD’ye gidiyor. Namibya ve Bosvana’dan her yıl binlerce ton et Avrupa’ya gidiyor. Malavi’nin tarlalarında üretilen en güzel çay, tütün ve kahve, İngiltere’de içiliyor…Ünlü bir Afrika atasözü diyor ki; “Beyazlar Afrika’ya geldiklerinde bizim topraklarımız, onların ise İncilleri vardı. Bize ilk öğrettikleri gözlerimizi kapatarak dua etmekti. Uyandığımızda gördük ki, onların toprakları, bizim İncillerimiz vardı.” Ve o gün bugündür sürüyor bu yalan. O gün bu gündür elleri havada dua ediyor Afrikalı. Ve o gün bu gündür elleri boş onların…

649700cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Afrika’nın sorunlarını 950 kişi çözer

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.