‘Öğrenciler Neden Üniversite Tercihi Yapmak İstemiyor?’

Prof. Dr. İBRAHİM ORTAŞ, (Çukurova üniversitesi öğretim üyesi, [email protected] ) – 2017 ÖSYM sınavı sonuçlarına göre toplam 214.430 öğrenci kontenjanın bunların 163.613’ü ön lisans ve 50.817’si ise lisans programları boş kaldı.
Yani öğrenciler tercih yapmadı. Lisans programlarına yerleşen toplam öğrenci sayısı 422.950. Bu konu ile ilgili YÖK http://yok.gov.tr/documents/10279/35516479/YOK_2017_Lys_Yerlestirme_Analizi.pdf/ geniş olarak yer verilmiş. Öğrencilerin üçte biri oranında tercih yapmayınca ve kontenjan açığı çıkınca YÖK konuyu doğal olarak gündeme almış ÖSYS-2017’de tercih hakkı olmasına rağmen tercih yapmayan 852 bin adaya ‘Neden tercih yapmadınız?’ diye sormuş.
YÖK Başkanlığı öğrencilere mail yolu ile tercih yapmayan öğrencilere anket göndererek nedenini öğrenmeye çalışmış. Bence çalışama önemli ve aslında konuya ilgi duyan ülkesinin sorunlarına katkıda bulunmak isteyen araştırıcılar için çok daha önemli. Keşke bütün veriler açık erişime uygun olsa da araştırıcılar daha çok yorum yapabilse.  Anket sonuçlarının yayınlayabildiği kadarından edindiğimiz bilgiye göre (http://www.yok.gov.tr/web/guest/yok-tercih-anketi-sonuclandi) tercih yapmayan öğrencilerin yüzde 40’ı en az üç kez üniversite sınavına girmiş ve istediği bir bölümü tutturamamış. Adayların yüzde 32’si ilk kez üniversite sınavına girdiğini ve istedikleri alana giremediği için tercih yapmadığını belirtmiş.
Öğrenci Kaliteli Üniversitede Geleceğinin Garantisini Arıyor
Sonuçlar genelde öğrencilerin yüzde 65.73 oranla istediği bölümler için yeteli puanı almadığı ve istediği program giremediği için yeniden şansını denmek istiyor. İkinci önemli gerekçe ise yüzde 27.39 oranla yüksek puan almasına rağmen, ilgi duyduğu alana girecek iken ilgili bölümleri bitirince ileride iş bulamayacağı kaygısı ile tercihi yapmadıklarını belirtmişler. Üçüncü sırayı ise yüzde 13.23 oranı ile üniversitelerin eğitimin kalitesi ve gelecekteki marka değeri kaygısı ile tercih yapmamaya karar vermiş. Ancak toplama baktığımızda öğrenci geleceğini güvenceye alacak kaliteli üniversite arayışına girmiş bulunmaktadır. YÖK konuyu yorumlarken “Adaylarımızın paylaşılan veriler ışığı altında daha bilinçli tercih yaptıklarını belirtiyor” diyorlar ki bu doğru. Ancak bu tercih gelecek kaygısı ile ilgili bir zorunluluktan kaynaklanıyor.
Açıkçası öğrenciler kendi geleceklerini düşünmekte ve kaliteli ileride istihdam edilebileceği bir yükseköğretim kurumu aramaktadır. Burada üzücü olan üniversite gibi evrensel ölçekte kişiyi hayata hazırlama felsefi bir bakış açısı kazandırmak değil tamamen bir iş edinme meslek kazanma alanı olarak görülüyor. Bugün ki koşullarda geleceğini düşünmek zorunda olan öğrenciler haksız sayılmaz, ancak ülkemizin her düzeyde yöneticileri bu algıyı yıkmaları ve her alanda işini iyi yapan liyakate dayalı yapılanmayı toplumun önüne koyarak isteyen öğrenci istediği meslekte ileride zevk alarak çalışacağı bir alan yönlendirilmesidir. Ülkemizde bilim toplum hayatına halen dokunmadığı için insanlar bilim değil meslek arayışına yönelmektedirler. Benimde oğlum bir önceki yıl iyi puan almasına rağmen tercih yapmayarak bir yıl daha hazırlanarak istediği tercihi yerleşti. Burada önemli bir konuda liselerin eğitim kalitesi ve öğrencilerin akademik başarısı ki çok ciddi bir sorunlu. Son 17 yıldır tutuğum istatistiklerden gittikçe Matematik ve Fen’de gerileyen bir yapımız söz konusu ve veriler PISA sonuçları ile kendini ortaya koymaktadır.
İleride Çoğu Üniversite Öğrenci Bulamayacağı İçin kapanma Noktasına Gelebilir
Kimi öğrencide özellikle Vakıf üniversitelerinin ücretlerinin pahalığını öne çıkardıkları görülüyor. Halen öğrencinin tercihi kamu üniversitesinden yana. Bu bağlamda vakıf üniversitelerin bir kısmının geleceği sorunlu görülüyor. Kamu üniversiteleri de ileride öğrenci bulamama durumu nedeniyle kapanma ile karşı karşıya kalabilir. Bu durum üniversitelerin bugünden ciddi önlem almasını gerektiriyor. Ancak şimdilik üniversiteler kendilerini masaya yatıracak bir sorgulama mekanizması olmadığı için plan program yapmaları zor görülüyor. Öğretim üyeleri de “neyime gerek eleştiri yaparsam başım derde girer” diye yapmıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, Üniversiteler ve TÜBİTAK, TÜBA ve ilgili demokratik toplum kuruluşları siyaset üstü bir yaklaşımla konuyu masaya yatırmalıdır. Hepsinden önemlisi üniversiteler kalitelerini ve liyakate dayalı bir yapılanmaya gitmezlerse ileride öğrenci bulmakta zorlanacaklardır. Çünkü bugünkü yıllık üniversite çağındaki öğrenci nüfusundan çok üniversite kontenjanı mevcuttur. Yıllık aynı yaş gurubundaki liseli mezunu genç nüfus 800 bin ile bir milyon arasında değişmektedir. Türkiye’deki yaklaşık 193 üniversitenin toplam kontenjan 640 bin düzeyinde. Neredeyse her mezun isterse bir yükseköğretim kurumuna kayıt yaptırabilir. Ayrıca çoğu öğrenci artık daha yurtdışında eğitim almayı tercih ettiğini görüyor ve duyuyoruz. Artık kimse sırf diplomam olsun diye de 4-5 yılını boş geçirmek istemiyor. Bu bağlamda dünyada üniversite eğitimi sorgulanmaktadır da. Bu bağlamda öğrencilerin yukarıda belirtikleri gibi kaliteli eğitim ve iş güvenceli üniversite arayışı doğal olarak bazı üniversitelerin yarın kontenjanlarının dolmamasına yol açacaktır.
Türkiye Üniversiteleri Potansiyeli var, Ancak Politikasızlığa Kurban Edilmemeli
Bu bağlamda üniversitelerin evrensel anlamda akademik iklim yaratmaları şart. Üniversitelerin açıldığı bugünlerde yeniden düşünmek ve konuyu masaya yatırmakta fayda bulunmaktadır. Şimdiden denilebilir ki kendini yenileyen ve gelecek ufuklara sahip olan ve bu konularda stratejileri olan üniversiteler kazanacak diğerleri ise maalesef yerinde sayacaklardır. Türkiye bu anlamda genç nüfusu ve dinamik insan gücü ile potansiyel bir ülke. Alt yapısı ve fiziki yapısı gelişmiş üniversitelerin kendini yenileyememesi sonucu gerilere düşmesi yapılan emeklere yazık olacaktır. Biraz çaba ile çok işler başarabilir ve çok daha iyi konuma gelebilirler. Üniversitelerin uluslararası düzeyde kaliteli eğitim ve araştırma yapma programlarına geçmeleri artık kaçınılmaz. Yeniden bilim politikalarına uygun özerk yapıya sahip, misyon ve vizyon oluşturmaları, şeffaf olmaları hesap verilebilirlik eksenin geçmeleri şart. Buda özerk üniversite ve özgür akademik oramla sağlanır.
2121780cookie-check‘Öğrenciler Neden Üniversite Tercihi Yapmak İstemiyor?’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.