Çok sesli parti olma liyakati

…demokratik davrananların diğerlerine göre dezavantajlı olduğu bir zeminde, muhalefet yapma metodları ve görevi, demokrasi adına daha da anlam kazanıyor.
Ama ilkönce, üst yönetimin çanağına göre değil, halkın nabzına göre, en başında değerlendirilmesi gerekiyor kurulacak kadroların. Bunun da en çekirdek noktası, seçimlerde mutlaka parti içi ön seçim yapılması ve halkın iradesine mutlak saygı gösterilmesi.

Diğer yandan, siyasi partilerin kalite göstergesi de, yetki ve sorumlulukların kadrolarda liyakatlere göre nitelikli ve hakedilmiş şekilde paylaştırılmış olmasıyla orantılı. Görev tanımlayıcı otoritenin bu durumda, öngörülü, doğru gözlemci, sezgisi gelişmiş ve adam sarrafı olması lazım doğal olarak. Lakin mutlak doğru bireysel bazda saptanamayacağı için, sentez kararın alabildiğine geniş açılı olması gerekiyor. Halka danışılmadan dayatılan yöntemler başka rejimlerde kalmalı… Parti içi disiplin adına grup kararı almak kavramı çok aldatıcı ve demode… Grup kararı ile sürü güdümü arasında hiç bir fark yok. Tek bir sesin çıktığı ve hiç itirazın gelmediği bir yapıya demokratik denmez.

Gelgelelim, parti organlarında mütekamil seçici otoriteler bulunmadığı zaman, üstelik çağ, vasıf sahiplerinin ve iyi niyetin değil, hülle becerisine haiz olanın ve nalıncı keseri kıvamındaki art niyetin hüküm sürdüğü bir çağ olduğu için, liderin en azından, bireysel bir seçim tasarrufunun vebalini yüklenmemek adına, demokrasi bazında, bir tek bu aklı selim sistemi uygulatması kalıyor geriye.

Nasıl ki partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsuru ise, aday belirleme yönteminin demokratik olması da, parti içi demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilmeli. Demokrasi parti içinde en alt kademeden başlamalı, yukarıya doğru perçinlenmeli, bunun için de mutlaka ön seçim olmalı. Ön seçim yapmayan bir parti dayatıcı zihniyettedir. Çatlak ses tabir edilen yansımaların dışa pek vurmadığı totaliter yapılar doğru teşhis edilmelidir, oralarda tek adamcılık vardır. Çok seslilik ise sadece demokrasinin asli beslenme damarıdır.

Dolayısıyla, demokrasinin güçlendirilmesine CHP’nin katkısı daha fazla olmalıdır. Hatta bu husus CHP’den beklenen temel misyondur. Zira devleti kuran, demokrasiyi getiren CHP, önce çok seslilikten doğru sentez fikirler üreterek, sonra da kendi parti içi demokrasisini hayata geçirerek, seçimde halkın tercihlerine başvurmayı seçmelidir.

Karşıda, demokrasi adına demokrasiyi hiçe sayan bir rakip varsa, en etkili enstrüman demokrasi ile karşıdakine ders vermektir elbette. ” Halk nasılsa anlamıyor ” dersen ve anti demokratik yöntemleri uygulamaya devam edersen, karşındaki ile aynı had bilmez duruma düşüp, elindeki tek mesneti de yitirirsin.

Ne var ki, Genel Başkan Kılıçdaroğlu, son 2 kurultayda da blok liste uygulamasını seçti, ön seçim taahhüdünde bulunduğu halde seçimlerde de ön seçime itibar etmedi. Eğer ön seçimi sadece göstermelik bir kaç ilde yaparsan, bu uygulama daha büyük bir yanlış olur ve partiye zarar verir. Politika bütünleşik olmalıdır. Çünkü hattı müdafaa yoktur, sahtı müdafaa vardır.

Parti içinde her kim ki ön seçimi savunabiliyorsa, o samimidir, kendine güvenlidir, demokrasiye inançlıdır, kendisi için değil, partisi ve memleketi için çalışıyordur. Halkın da, kişileri seçme, dolayısıyla partisinin ve memleketinin istikbalini biçme kararı, bu temel kriter üzerinde odaklanmalıdır.

764010cookie-checkÇok sesli parti olma liyakati

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.