Okluk Koyunda korkutan kirlilik!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Cumhurbaşkanlığı için yapılan devasa yazlık saray inşaatının sürdüğü Marmaris Okluk Koyunda korkutucu kirlilik…
 
Cumhurbaşkanlığı için yazlık saray inşa edilen Marmaris Okluk Koyu’nda ortaya çıkan kirlilik endişe yaratıyor. Sahile dolgu yapılarak Dubai’deki Palmiye Adası benzeri bir yöntemle yapay kumsal oluşturulmak istenen Okluk Koyunda kavun büyüklüğünde sarımsı köpükler deniz yüzeyini sardı. Endişe yaratan kirliliği değerlendiren limnoloji uzmanı Yard. Doç. Dr. Erol Kesici vatandaşları koyda denize girmemeleri konusunda uyararak, “Buradaki köpüklenme biyokimyasal bir etki sonucu ortaya çıkan bir kirliliktir. Şimdi birileri çıkıp bunun doğal bir olay olduğunu söyleyecektir. Ancak bu koyu bir insan olarak değerlendirip anlatmamız gerekirse, bu insanın böbrekleri çalışmıyor. Bu kıyıda da kirliliği tolore edebilecek bir doğal yapı kalmamış” diye konuştu. 
 
Muğla’nın Marmaris ilçesinde bulunan Okluk Koyunda 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde yaptırılan 4 oda 1 salondan oluşan Cumhurbaşkanlığı yazlık konutunun yıkılmasıyla bölgede büyük bir yazlık saray inşasına başlandı. Doğal sit alanı ve Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇK) olarak koruma altında bulunan koyu kapsayan alanın koruma statüleri ve imar planlarında yapılan değişikliklerin ardından başlanan sarayın inşaat çalışmaları sürüyor. Üç hilal biçiminde bir kumsal, 300 kişinin konaklayabileceği binalarla mega ve süper yatların yanaşabileceği iki ayrı iskele inşa edilmesi planlanan proje kapsamında ayrıca Dubai’deki Palmiye Adasının oluşturulduğu yöntemle kıyı doldurularak yapay plaj oluşturulacak.
OKLUK KOYUNDA KORKUTAN KİRLİLİK
Koya ulaşmak için Marmaris Yeşilbelde Mahallesi ile Okluk Koyu arasında yapımı süren 16 kilometrelik otoyol için binlerce ağacın kesilmesinin gündeme gelmesiyle tepki çeken yazlık saray inşaatının bulunduğu kıyılar şimdi de ürkütücü bir kirlilikle karşı karşıya. Kavun büyüklüğündeki sarımsı köpükler koyun her yerini kaplarken oluşan kirlilik endişe yarattı. Okluk Koyundaki korkutan kirliliği değerlendiren Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Kurulu Üyesi Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Buradaki kirliliğin nedeni deniz ve göllerde bulunan organik maddeler ve alglerdir. Buna sintine atıkları, petrol ya da kimyasal atıklar neden olmuş da olabilir ancak kaynağı ne olursa olsun ortada bir kirlilik var ve bunun canlı yaşamına etkisi olumsuz olacaktır. Dışarıdan gelen atık maddeler biyolojik yaşamı öldürüyor. Deterjan köpüğüne benzeyen kirlilik dalgaların etkisiyle parçalanarak yayılıyor. Koydan alınacak örneklerin acilen analiz edilmesi gerekiyor” dedi.
VATANDAŞLARA ‘DENİZE GİRMEYİN’ UYARISI
Vatandaşları kirliliğin olduğu bölgede denize girmemeleri ve açık yaraları olanların ayağını bile sokmamaları gerektiği konusunda uyaran Kesici, “İster denizin kendi doğal yapısından, ister koya gelen inşaat kaynaklı ve petrol türevi atıklardan olsun ortada önemli bir kirlilik var. Burada planktonlar ve su yosunlarının ölümü söz konusu. Benzer bir kirlilik Bafa Gölü’nde de yaşanmıştı. Her ne olursa olsun, böyle sularda enfeksiyon riski vardır, yüzmemek gerekir. Açık yaralar varsa ayağınızı bile sokmanız risklidir” uyarısında bulundu.
‘KIYIDA DOĞAL YAPI BOZULMUŞ’
Hareketli sularda böyle kirliliğin ender göründüğünün altını çizen Kesici, “Burada ciddi bir sorun var. Dolgu yapılan alanlarda biriken devasa köpükler görülebilir. Buradaki köpüklenme biyokimyasal bir etki sonucu ortaya çıkan bir kirliliktir. Şimdi birileri çıkıp bunun doğal bir olay olduğunu söyleyecektir. Ancak bu koyu bir insan olarak değerlendirip anlatmamız gerekirse, bu insanın böbrekleri çalışmıyor. Bu kıyıda denizin kirliliği tolere edebileceği bir doğal yapı kalmamış. Aksi durumda böyle bir kirlilik oluşmazdı. Okluk Koyu kirliliği tolere edemediği için artık içindeki rahatsızlığı dışına vurmuş” diye konuştu.
‘KOYLARIN ÇOK İYİ KORUNMASI GEREKİR’
Okluk Koyuna benzer koylarda dolgu yapılmaması gerektiğinin altını çizen Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, şunları dile getirdi: “Koy, sakin, uysal, dingin bir ortamdır. Buraların mutlak suretle çok çok iyi korunması gerekir. Çünkü koyla çok çok nazik oldukları için dışarıdan gelecek, dolgu, kazı ve benzeri etkileri tolore edemez. Burada meydana gelen kirlilik bir işarettir. Doğanın bir uyarısıdır. Bir süre sonra burayı kaybedeceğimizi söylüyor. Burada yapılacak analizlerin ardından ‘hiç bir sorun yok’ demek mümkün değildir. Bunu eveleyip gevelemeye gerek yok. Manzara ortada. Okluk Koyu hasta.
 
‘BURAYA OLUMLU RAPOR VERENLER BİR DAHA DÜŞÜNMELİ’
Elbette kıyılardan, koylardan, denizlerden, akarsulardan ve göllerden ekonomik olarak da yararlanacağız ancak bunun koruma kullanma ilkeleri doğrultusunda olması gerekir. Evet, doğadan ekonomik gelir elde edelim ama ekonomiyle ekolojinin birlikte yürümesi şartıyla. Eğer bu ikisi çatışıyorsa o zaman ekolojiden yana tavır almamız gerekir. Buralar çok kısa süreli kullanımlar için bu şekilde heba edilirse gelecek nesillere hiç bir şey kalmayacak. Bu şekilde bir kullanımla korunabilmiş bir alan dünyanın hiç bir yerinde yoktur. Doğanın işleyişinde kendi kuralları var. Ancak onun kurallarını hiçe sayıp insanlar kural koymaya kalkışınca bunları yaşıyoruz. Buradaki çalışmalara olumlu raporlar verenlerin bir kez daha düşünmesi gerekiyor.
 
2195570cookie-checkOkluk Koyunda korkutan kirlilik!
Önceki haberVatan Korosu coşturdu
Sonraki haberHazine arazilerini kullananlara tapu
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.