Saçın gücü

Samson ve Delilah hikayesini bilmeyeniniz yoktur herhalde. En azından 1949 yılında Cecil B. DeMille’in sinemaya kazandırdığı filmi seyretmişsinizdir. Hedy Lamarr’ın Delilah, Victor Mature’un Samson rolünü oynadığı film gişe rekorları kırmıştı. Sonrasında da birçok kez televizyonlarda gösterildi.


Milattan önce 12. yüzyılın sonunda geçen müthiş bir aşk hikayesini konu alır Samson ve Delilah. Samson, İsrailoğullarının Filistinlilere karşı direnişinde etkin rol oynayan bir kahramandır ve Herkül gibi gücüyle ünlüdür. Bir başka ünü da Filistin kadınlarına olan düşkünlüğüdür. Delilah bu kadınların sonuncusudur. Delilah ve Samson büyük bir aşkla severler birbirlerini. Fakat Samson, Delilah’ın kızkardeşine de aşık olur ve Delilah’ın öfkesini kazanır. Delilah, bir eşek çenesi kemiğiyle bile binlerce Filistinliyi öldüren Samson’un gücünün nerden geldiğini öğrenmeye karar verir. Türlü hileyle Samson’dan gücünün saçlarında gizli olduğunu öğrenir. Samson’u koynunda uyutarak saçlarını kazıtır ve onu Filistinlilere teslim eder. Onu yakalamanın sarhoşluğuyla Samson ’un saçlarının yeniden uzayacağını kimse akıl edemez. Esareti sırasında saçları yeniden uzayan Samson eski gücüne yeniden kavuşur ve  esir tutulduğu tapınağın sütunlarını yıkarak hem kendinin hem de düşmanlarının ölümüne neden olur.


***


Samson’un gücünün saçlarında olması tesadüfü bir durum değildir. Çünkü saç insanoğlu var olduğu süre içinde hep sembolik bir güç olarak kullanılmıştır. Toplum içinde saçını kapatmak zorunda olanların kültürlerinde bile saçın sembolik etkisi azalmamıştır.


Saçlar her zaman cinsiyetin, yaşın, politik konumun ve toplumsal sınıfın belirleyicisi olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden tarihin her döneminde saçla ilgili öykülere rastlanır. Yunan ve Hint mitolojilerinde bu tarz öyküler vardır. Mısır Uygarlığı, Asur ve Sümer Uygarlıkları ise bu konuda belirleyici örneklerle doludur.


Aslında saçın günümüze kadar gelen etkisini anlamak için antik çağlara kadar gitmek gerekir. Antik çağlarda bazı toplumlarda saça değişik anlamlar  yüklenmiştir.


Yunan filozofu Aristo, kadınların yarım kalmış embriyolar olduğunu iddia ediyordu. Embriyoların hepsi erkekti ve ancak yeterli sıcaklığa ulaşamayanlar, yani yarım kalanlar kadın oluyordu. Isı yetersizliği kadınların daha ufak tefek, kırılgan ve erkeklerden daha az akıllı olmasına yol açıyor, duygusal ve ahlak zayıflıkları baştan çıkardıkları erkekler için bir tehdit oluşturuyordu.


Aristo’nun felsefesini yakından takip eden Hıristiyan din bilimciler, benzer sonuçlara, Adem’i cennetten kovdurtan Havva’yı örnek gösteriyordu. Havva ve ardından gelen kadınların, erkekler için devamlı bir tehlike oluşturması, kadınların cezalandırılmasıyla sonuçlanmıştır. Tarih boyunca birçok felsefe ve efsanede, kadınların erkekleri baştan çıkaran şeytani yaratıklar olarak gösterilmesinin nedeni de budur.


Bu nedenledir ki, Yahudi ve Hıristiyan dininin kuralları yüzyıllar boyunca özellikle evli kadınları saçlarını gizlemeye zorlamıştır. Hatta bu yasak rahibeler üzerinde 1960’lara kadar kendini göstermiştir. Rahibeler o yıllara gelinceye değin başlarını kapatmak zorundaydı.


Bu inançlar daha sonra batı evlilik geleneklerine de yansıdı. Örneğin bugün halen devam eden gelinin yüzünü duvakla örtme adeti o yıllardan kalmıştır. Antik Yunanlılar, Romalılar ve Yahudiler evlilik töreni sırasında gelinin yüzünü örterlerdi. Koca, törene katılanlar için gelinin duvağını bir kez açar ve ardından da kapatırdı. Bu, bir başka erkeğin karşısında bir daha açılmamak anlamına gelirdi. İbranice’de “gelin” anlamına gelen “kalah” sözcüğünün kökeni “kapatmak”tan gelir. Latince’de “evlenme” anlamına gelen “nubere” de, “örtmek, kapatmak” demektir.


Avrupa kadınlarının saçını kapatma kuralı Ortaçağ boyunca yavaş yavaş terk edildi. Çünkü kadınlar “moda” denilen kavramla tanışmıştı. Çok geçmeden bu kavram ahlakın önüne geçti ve 12. yüzyılın ortalarında genç ve zengin İngiliz kadınları peruk takmaya başladı. Peruk modası kısa sürdü ama, peruk takmaya alışan kadın bir daha örtünün altına girmedi. Böylece saç kapatma geleneği eski gücünü kaybetti.


Ortadoks Yahudilerin büyük bir kısmı bugün bile saçlarını şapka ya da başörtüsüyle gizliyor. Saçlarını gizleyen kadınların dinine daha sadık olduğu, daha dindar olduğuna inanılıyor. Müslümanlıkta da benzer bir yaklaşım var. Saçlarını örten kadınların, örtmeyen kadınlardan daha dindar olduğu kabul ediliyor.


Bunu da saça yüklenen sembolik gücün bir göstergesi olarak açıklamak yanlış olmaz sanıyorum.


***


Bu yazıyı yazarken ajansa, AKP ile MHP’nin üzerinde mutabakata vardıkları, türbanının yüksek öğretimde serbest bırakılması için Anayasa ve yasada yapılacak değişikliğin imzaya açıldığı haberi düştü.


Ankara’nın soğuk havası, TBMM’de yaşanan sıcak tartışmalarla biraz ısındı gibi. CHP ve DSP, AKP ile MHP’nin üniversitelerde türbanla eğitimin yolunu açacak düzenlemede uzlaşmasına oldukça tepkili. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, referanduma gitmenin sinyallerini veriyor. Anlayacağınız son günlerde hararetli bir türban tartışması yaşanıyor.


İnanır mısınız bilmem ama, bu yazının sıcak tartışmaların yaşandığı bu günlerde yazılması tamamen tesadüftür. Geçen gün kadın sorunları üzerinde birçok çalışması olan ABD’li sosyolog Rose Wetz’in “Dikkat! Saçınız sizi ele veriyor” adlı kitabını okuduktan sonra bu yazı kendiliğinden ortaya çıktı.


Ne diyeyim, bugünlerde ne okursanız okuyun, mutlaka ülkedeki sorunların bir yerleriyle çakışıyor.


 

669340cookie-checkSaçın gücü

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.