SANATTAN… ‘Creative coach’

Bir sergide tanıdım onu. Türkiyeli olmasına ve o ana kadar Türkçe konuşmamıza rağmen İngilizce olarak kendini, “creative coach” olarak tanıttı.

Son yıllarda İngiltere’de yaşamın neredeyse her alanında ne yapılması gerektiğini dikte eden ‘danışman’ ve ’mentor’lara alışmış olmamıza rağmen daha once böyle bir mesleğin varlığını duymadığım için beynimde sözcükler, imgeler uçuşmaya başladı.

‘Coach’ (‘Koç’) artık Türkçe’ye, özellikle de sporla ilgilenenlerin günlük konuşma diline giren bir kelime. Yani, ‘antrenör’. Doğal olarak fiziksel edimleri çağrıştırıyor. Yapılan spora gore ilgili adaleleri güçlendirmek ve esnekliğini sağlamak, kondüsyonu yükseltmek için yapılması gereken hareketleri belirlemek gibi. Bu nedenle, yapılan spora göre, ilgili teknik bilgileri, karşılaşmalarda taktikleri veren kişiyle bile ayrılan bir meslek ‘coach’luk. Teknik yönler, adı üstünde, ‘teknik direktör’in işi, en azından futbolda öyle. 

Ancak ‘coach’ sözcüğü, ‘creative’ yani ‘yaratıcı’lık sözcüğüyle yan yana geldiği zaman, ilk anda bu ikisinin bileşiminden bir anlam çıkarmak o kadar kolay değil. Evet, sanat da sonuçta fiziksel bir eylemi içerir. Tuvali yapmak, boyayı tuvale aktarmak, taşı, mermeri yontmak, konstrüksiyonlar inşa etmek, video çekmek bile bunlar arasında sayılabilir. Yine de, ‘creative coach’un, bu tür sanatsal eylemleri gerçekleştirebilmesi amacıyla, gerekli adale ve organlarını geliştirmesi için bir sanatçıya antrenörlük yapan kişi olmadığı kesin.

Ben bunları düşünürken, tanıştığım kişi, biraz duraksadığımı anlamış olacak ki, kısaca açıkladı. ‘Creative coach’, sanatçıların, ya da yaratıcı endüstri içinde çalışan kişilerin yaratı sorunu, yani ilham zorluğu, tıkanıklığı çektikleri zaman onlara yardım eden kişimiş. Yani diyelim, bir sanatçı ya da bir tasarımcısınız. Aldığınız spariş ya da tarihi yaklaşan serginizle ilgili yeni bir iş üretemiyorsunuz. İşte bu anda bizim ‘coach’ devreye giriyor. İçinde bulunduğunuz “tıkanıklığı”  açmağa çalışıyor.

Sanatçı ve ‘coach’ arasındaki bu ilişkiyi anlamamı bu tanım da tam olarak sağlamadığı için olacak, bu defa da, gözlerimin önünde bir pompa canlanıyor; hani tıkanan lavaboları açmak için kullanılanlardan. Gerçi onlardan birini görmeyeli uzun yıllar oldu. İngiltere’de sanırım artık kullanmıyorlar. Artık güçlü asitten üretilmiş bir tozu ya da sıvıyı tıkanan lavabo deliğine döküp, bir çaydanlık dolusu da sıcak su attığınız zaman tıkanıklık açılıp gidiyor. Öyle eskisi gibi, pompayla saatlerce bir aşağı, bir yukarı tıkanıklığı yaratan cismi ileriye itmeye ya da geri çıkarmaya çalışmıyorsunuz. Tabii, her yapay ve geçici çözümler gibi bunun da bir yan etkisi var. Bu sıvıları fazla kullandığınız zaman asit, su borularına zarar verebiliyor. Bu nedenle, aslında asıl tıkanıklığı yaratan cismi geri çıkarmak en sağlıklısı.

Şimdi, bir ‘creative coach’un böyle eski bir pompa gibi mi, yoksa yeni çıkan sıvı çözücüler gibi mi çalıştığını merak ediyorum. Sergiye bir kaç gün kala, spariş tarihinin yaklaştığı günlerde pompayla uğraşılacağına (üstelik garantisi de yok pompanın. Çünkü, tıkanıklığı yaratan cismi yeteri kadar ileri itip ana borulara kadar ulaşmasını sağlayamadığı takdirde, daha büyük bir tıkanıklığa neden olabilir.) asiti döküp boşalan boruların içinden ilhamların gürül gürül akmasını beklemek çok daha akıllıca görülüyor. Diğer yandan, bu yöntemin uzun vadede yaratabileceği sızmaları da göz önüne almak gerekiyor. Tam bir çıkmaz.

 

1632250cookie-checkSANATTAN… ‘Creative coach’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.