Savaş değil, savaş oyunu mu var?

Yolda gördüğüm bir Suriyeliye ülkesinin durumunu soruyorum.
“Ne olacak, rejim değişecek mi”
Bana verdiği yanıt hayli ilginç. “Ben Ekim ayında Suriye’deydim. Bir ay kaldım ve inanmayacaksınız ama tek bir silah sesi duymadım. İnsanlar eskisi gibi, işinde, gücünde. Tek bir polis bile önümüze geçip kimlik sormadı. Öyle anlatıldığı gibi bir karışıklık yok ülkede.”
Türk Arap Medya Forumunda da yine aynı şeyi görüyoruz.
Birçok haberin farklı aktarıldığını, bize anlatılanla yaşananın farklı olduğunu anlatıyor konuşmacılar.
BBC’nin, CNN’nin haberleri Arap Ülkelerinden Batıya, Batıdan Arap ülkelerine istedikleri şekilde anlattıklarını söylüyorlar.
Geçtiğimiz yıl, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Medya Forumunda da buna benzer çok şey duymuştum.
Konuşmacılardan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun söyledikleri insanın kafasını karıştırıyordu.
Berberoğlu, 1. Körfez Savaşı’nda muhabir olarak Irak’taymış. “Saddam kendi halkına güvenmiyordu, Amerikan kayıtlarına güveniyordu” diyen Berberoğlu Körfez Savaşının tamamen kurmaca olabileceği yönünde şüpheler bıraktırıyor.
Berberoğlu, o dönemde haberi telefonla yazdıklarını ancak başlarında, kendilerini denetleyen bir kişinin bulunduğunu söylüyor. Eğer muhabir yanlış bir şey söylerse, anında telefonun düğmesine basıp, muhabiri sınır dışı eden bir kişinin!
“Yazacağın hikaye içinde kalmış!” diyor Berberoğlu. Saddam’ın gazetecilere(haber konusunda), kendi gerçeğinden çok öte etki bırakacak bir yol izlediğini söylüyor.
Ve en çarpıcı söylemi; Birçok savaşta kan dolu sahnelere şahit olduğunu ancak Irak Savaşında bir damla kan, tek bir ceset görmeden binlerce hikaye yazıldığını anlatıyor Berberoğlu.
Tam da Suriyelinin söylediği gibi…
Bu örnekler bize vesvese kapılarını aralıyor. Global ekonominin önemli aktörleri, enerji yollarının denetimine sahip olma adına, güçlü iletişim imkanlarını kullanarak, onların işine yarayacak kadarını öğrenmemize fırsat veriyor.
Bu noktada elimizdeki verileri ortaya koyup düşündüğümüzde, bir ilüzyonla karşı karşıya olduğumuzu fark ediyoruz.
***
İki mail düştü posta kutuma. Birisi Suriye’yi tanıtan bir mail. “Bizde petrol yok” diye başlayan…
“Bizimle uğraşmayın” diyor insanlar. “Bırakın bizi…”
Bir başka mail, “Irakta 43 bin bilim adamı öldürüldü.” (Bu da karşıt manipülasyon olsa gerek)
İşgallere, barış adı altında meşruiyet yaftalayan devletler bunu göze soka soka yapmadıklarından, bizlerde bize verdiği yarı buçuk bilgiyle Ortadoğu uzmanı olarak vaazlara başlıyoruz. Sorarım şu Arap Baharı döneminde kaç kişi gitti de yerinde inceledi olayları? Kaç kişi halkla konuştu? Kaç kişi elindeki faraziyeleri somuta dönüştürdü?
Sözün özü ben, Ortadoğu’da –hayli yüksek bütçeli- bir tiyatro oyunu sahnelendiğini düşünüyorum. Olağanüstü yönetmeni, usta oyuncuları, kulisi, kostümü olan ve reklamı iyi yapılmış…
Ne dersiniz?

1620220cookie-checkSavaş değil, savaş oyunu mu var?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.