Bundan önceki makalelerimizde, Irak’ın genelinde yapılması planlanan sayımla ilgili ayrıntıları ele almıştık. Böyle bir konunun dinamik olması ve gündemde tutulması, 2003 sonrası dönemde ülkede meydana gelen gelişmelerin doğurduğu çözümsüz sorunların potansiyel risk konumunda olduğundan kaynaklanmaktadır.
KDP ve KYB’nin Kerkük’ü, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne ilhak etme ısrarları, yıllardır sadece şehirde değil tüm Irak’ta, sayımın yapılmasına engel olan en büyük faktör olarak görülebilir. Öte yandan kentin, yabancı yatırımlardan mahrum kalması ya da payını alamamasına neden oldu. Erbil veya Süleymaniye gibi şehirlerle karşılaştırma yaparak petrol zengini Kerkük’ün, çok geride kaldığını görmekteyiz.
Mart ayında yapılan seçimlerin doğurduğu kriz ortamı, Ekim’de yapılması gereken sayımın tekrardan ertelenmesine neden olmuştur. Ancak kentte yaşayan Türkmen ve Arap gruplar, Aralık ayında yapılacak sayımı boykot edeceklerini ilan etmeleri, durumun daha gerginleşeceğinin habercisi olabileceği için Planlama Bakanlığı tarafından, tüm grupları memnun edecek önerilerin ortaya atıldığına tanık olmaktayız.
Sayım kâğıdındaki “milliyet” karesi kaldırılabileceğini açıklayan bakan kentin, büyük bir sorunu atlatmasına yardımcı oluyordu. Böyle bir önerinin kabul edildiği takdirde sayıma katılacak vatandaşın milliyeti sorulmayacaktı. Planlama Bakanı’nın attığı bu cesur adım, Türkmen ve Arap grupların boykotundan kaynaklanan kanlı çatışmaların önüne geçilmesine neden olacak ve Kerkük’ün gelişimini engelleyen sorunların en büyüğünün aşılması için zemin hazırlayacaktı. Uzun vadede ise dar görüşlülüğü bir kenara itilmesi ve “ulusallık” hissinin kuvvetlenmesi gibi olumlu sonuçlar doğuracağı aşikârdır.
