Seksüel Simya

ARİA A – Kalabalıkların karmaşası içinde akarken yolumuzda bir ışık, bir incelik, sevgi ve aşk arıyoruz. Bazen bulduğumuzu sanıyoruz. Aradan 10 yıl geçiyor ve sorgulamaya başlıyoruz. Suçlamayı bırakıp sevmeye bakamıyoruz. Hepimiz sonsuz bir Aşkı, Tanrısal Aşkı arıyoruz.

Arıyoruz ama, kendi içimizde sevgi sorunlarımızı çözemediğimiz durumda kaç tane farklı partner ile denesek de aramızda seksüel bir simya oluşamıyor.

Neden mi?

-Eski ilişkiler ile olan bağlarımızı koparmadığımız, -Kendi içimizde tam bir affetme yaşayamadığımız,-tam olarak ne istediğimize karar veremediğimiz, -kalp çakramızı tam olarak şifalandıramadığımız için mutlu bir ilişki hayatımıza giremiyor. Öncelikle ona hayatımızda kalbimizde ve enerji olarak yer açmamız gerekir.

Akıl-beden-ruh olarak arı ve dengede olduğumuz bir gün doğa sesleri ile meditasyon yapalım. Bu güne kadar bizi üzen tüm yaralı ilişkilerimizi tek tek davet edelim. Gözümüzün önünde onları hayal edelim. Dimdik karşılarında duralım. İçimizden daha sonra sesli olarak “bu güne kadar bana bilerek ya da bilmeyerek yaşattığın tüm olumsuz enerjiler tüm güvensizlik sevgisizlik için seni affediyorum. Aramızdaki bağı kesiyorum. Tam şuan aramızdaki tüm enerji akışını durduruyorum. Diyerek tekrarlayalım.”  Kısa bir süre meditasyon yapalım  ve derin nefes alıp verelim. Bu çalışmayı her kişi için ayrı onlardan tamamen bağımsız hissedene kadar tekrarlayalım. Bu konuda uzmanlardan veya sosyal medyadaki meditasyon videolarından da yardım alabilirsiniz.

Şimdi elinize temiz bir sayfa alın. Korkmadan sevgi ve özgüven ile nasıl bir hayat partneriniz olmasını istiyorsanız bunu yazın. İster madde madde ister düz yazı şeklinde olsun, olumlamalar şeklinde daha etkili oluyor. Meditasyonlarınızda bu aradığınız ideal kişiyi hayatınıza davet edin. Ve hayatınızda enerji olarak ona yer açın.

İlişkilerde spiritüel bir seks deneyimi yaşanmadığı sürece arayışlarımız ve deneyimlerimiz belirli bir frekanstaki kişilerle sınırlı kalıyor. Yani kişiler değişiyor ama hissin ve ilişkinin  derinliği  artmıyor. Spiritüel sekste, kişi tam bir şifalanma ile orgazm ve partneri ile akıl-beden-ruh olarak bütünleşme yaşıyor. Bedensel odaklı bir ilişkide ise farklı öncelikler ve sorunlar çıkabiliyor.

Akıl-beden-ruh olarak kendimizi şifalandırma yolculuğunda karşımıza farklı birçok kişi çıkıyor.

Biz o kişileri suçlamayı bırakıp kendi içimize döndüğümüzde işler değişmeye başlıyor. İçimizdeki frekansları dinamikleri değiştirmedikçe, ne mükemmel bir ilişki bekleyelim ne de mevcut ilişkimizde bir mucize. Yolculuğumuzda ne kadar sevgi, şifa, aşk dolu olursak o kadar özel ilişkiler yaşarız. İnsanlar ve karşı cinsle olan ilişkilerimizde de biz evrimleşmedikçe benzer sorunlar yaşamaya devam ediyoruz. Maalesef günümüzde yaşam insanları daha bencil, daha yalnız, daha da kuşkucu yapabiliyor. Sevgimizi paylaşmaya korkuyoruz. Verdikçe azalır sanıyoruz. Gelin bu zaman dilimine bir ara verelim. Başka bir zamana doğru akalım.

Ilık Tüyler Diyarı

Bir zamanlar herkesin mutlu ve sağlıklı olduğu bir yer varmış. Her yer sevgi doluymuş. Her şeyin bu denli harika olmasının nedeni herkesin bedeninin yanında bir uzantı içinde ılık tüyler olan bir deri torbası olmasıymış. Bunlar bir günlük civcivler gibi yumuşacık ve ılıkmış. Birine ılık tüylerinizden birini verdiğinizde onun içinde erirmiş. Üstünüze ilk konduğunda ılık ve hoş bir duygu verirmiş, bedeninize girdikçe de sevgi ve onaylanma hissettirirmiş. Bu diyardaki insanlar sürekli birbirlerine ılık tüylerini vererek gezerlermiş. Bu sayede de doğal olarak herkes kendini mutlu sağlıklı ve seviliyor hissedermiş.

Bir gün bu diyara her hastalığa iyi gelen iksirler ve ilaçlar satan bir cadı gelmiş. Ama kimse hastalanmadığı ve mutsuz olmadığı için hiçbir şey satamamış. Tam pılısını pırtısını toplayıp gitmek üzereyken aklına bir plan gelmiş.  Ilık tüylerinden birini vermekte olan ilk kişiye yanaşmış ve kulağına “ Hey bu tüylerin hepsini yarınını hiç düşünmeden vermemelisin.  Ben buraya yeni geldim ve geldiğim yerde ılık tüyleri etkileyen bir virüs nedeniyle şiddetli bir tüy kıtlığı yaşanıyordu.” Diye fısıldamış.

Cadı uzaklaştıktan sonra adam, bunun üzerine biraz düşünmüş ve kaygılanmaya başlamış.

“Emin olmak için ılık tüylerimi aileme saklasam iyi olur, nasıl olsa kimse bunu fark etmez.”

Ne var ki adamın farkında olmadığı bir şey varmış, insan bedeninin diğer kısımları gibi ılık tüylerde kullanılmayınca zayıflıyormuş. Ilık tüylerini kendine sakladıkça bedeni bunlardan daha az üretiyormuş. Bir gün bir de bakmış ki bir zamanlar dolu olan kesesinde sadece iki tane ılık tüy kalmış. Ilık tüyleri etkileyen virüsün bu diyara da geldiğine ikna olarak, söylentiyi yaymaya başlamış ve böylece cadının ekmeğine yağ sürmüş.

Kısa bir süre sonra herkes ılık tüylerini saklamaya ve  giderek azaldıklarını görmeye başlamış. İnsanlar yeni yeni hastalıklara yakalanmışlar ve daha da kötüsü herkes kendini çok yalnız, değersiz ve sevgiden yoksun hissediyormuş. Cadının işleri çok iyi gidiyormuş. Ilık tüyler gibi görünen ama suni kürkten yapılmış soğuk dikenler satan bir dükkan bile açmış. Bunları ılık bir tüymüşçesine birine verdiğinizde, insan yapay tüyü ilk aldığı zaman kendini iyi hissediyormuş ama tüy emildiğinde içini bir boşluk ve soğukluk kaplıyormuş. Ilık tüyler diyarında işler berbat gidiyormuş.

Bir gün tuhaf bir kadın gelmiş. İçi ılık tüylerle dolu kocaman bir torbası varmış ve önüne gelen herkese veriyormuş. İnsanlar onu virüse karşı uyarmaya çalışmışlar ama o hiçbirine kulak asmamış. Birkaç hafta sonra kadının kesesinin hala ılık tüylerle dolup taştığını görenler merak etmişler. Kadın “ Görmüyor musunuz, ne kadar çok verirseniz o kadar çok alırsınız “ diye onlara yakarmış. Bu insanlara çılgınca ve mantıksız gelmiş, ancak kadın onlara birkaç kere daha gösterdikten sonra diğerlerinin de keseleri ılık tüylerle dolup taşmaya başlamış, virüs söylentisini çürütmüşler ve insanlar eski cömert modellerine geri dönmüşler. Cadı dükkanlarını kapatıp taşınmak zorunda kalmış.

İşte SIR bu. Ne kadar çok sevgi gösterirseniz o kadar çok sevgi görürsünüz.

Hepimiz ılık bir sevgi diyarında yaşasak ve şu Dünya biraz daha sevgi dolu olsa fena mı olur?

Sevgiyi sürekli dışarda aramak yerine kendi içimizde bir yerden gelmesini ruhumuzdan yayılmasına izin verelim. Birinin düğmeye basmasını beklemeyin. Aşk ışığını yakma gücüne sahipsiniz. Artık kendinizi çok seviyorsunuz ve çok büyük bir Aşk size hızla yaklaşıyor.

Artık özgürsünüz…

Eski yüklerinizden arındınız…

Eski bağlarınızı kopardınız…

Kendinizi çok seviyorsunuz…

O zaman…

Daha önce hiç sevilmediğin kadar sev. Bırak Aşk seni sonuna kadar götürsün. Tanrıyla birleşmeye akan bir nehir farz et kendini, önüne barajlar kurma, kıyılarındakilerin bu aşkı etkilemesine izin verme. Çünkü onlar bu nehirde değiller. Onun akıntısını ve gücünü hissetmiyorlar.

Aşk ve nehir Tanrıya ulaşmaya çalışıyor. Güçten, nehrin akıntısından şiddetinden korkma. Kendini bırak. Aşk olsun. Aşk… Aşk… Aşk… Tanrın seni aşkın okyanusu kılmış. Tüm korkuların silinsin. Bedenin tüm her şeyin ötesinde Tanrının Aşkına teslim olsun. Tanrının dilediği çiçek ol. Açarken özünü yay. Kokunu yay. Aşk esansında yıkan. Simyacı ol sırrı sadece sevgi olan. Ve korkmadan sevgini paylaş bol bol dağıt gülücüklerini yeni bir dünya senin enerjinle inşa ediliyor. Enerjinle büyüle ve sonsuz Tanrısal kaynaktan aldığını yansıt yansıt ki hepsi sana kat kat geri dönsün. Yeni yılınız Aşk dolu geçsin…

Her adımda ve nefeste, evrenin sonsuz sevgisi size rehberlik etsin…

Aria A.

 

2149910cookie-checkSeksüel Simya

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.