“Agatha Christie” romanlarındaki Doğu Expresi özentisiyle gittin o topraklara. Gittin Mardin’e dönüşte “ay vallahi çok güzel bir şehir Mardin, bayıldım””şahane evleri var” dedin. Kebabından bahsettin, yedin , içtin. Dönüşte evinin bir köşesini süsleyecek kap-kaçak veya ipek bezlerle döndün. Ama hiç bir zaman tarihini merak etmedin. Oralarda çevrilmiş dizilerle büyüdün. Konaklara hayran kaldın ama gerçek sahipleri kimlerdi, ne olmuştu onlara, hiç merak etmedin.
Urfa’ya gittin “kutsal balıklarını” gördün. Döndün yine ciğerini,kebabını, metal işlerini konuştun. Üstelik kafana takılı poşularla bir dizi selfie çektin paylaştın. Sonra o poşuyu boynuna takana “terörist bunlar” dedin. Göbeklitepe’yi merak eder oldun son yıllarda. Sadece görmeye çalıştın, anlamaya değil. Batının sana yaptığını farkında olmadan sen kendi vatandaşın olan doğuluya yaptın. Kültürün bu topraklardan batıya gittiğini durup anlamaya çalışmadın. Halen o topraklarda olan kadim kültürü görmedin. O da kendi derdine düşmüş, gösteremedi belki sana.Gaziantep gezisi dönüşlerin de hep imam çağdaş’tan, Halil Usta’dan yaptıkları kebaptan, baharatlarından bahsettin. Yine onlarca kap kaçakla döndün evine.
Ağrı’yı, Hakkari’yi, Iğdır’ı, Van’ı hiç görmedin, görmek istemedin . Çünkü tüketilecek bir şeyi olmadığını gördün belki de. Van’a gittin ağzından bal damlarcasına Akdamar Kilisesi’nden bahsettin. Kars’ta keza öyle Ani Harabeleri’nde çekilmiş bir dizi fotoğraf paylaştın bizimle. Sonra döndün Ermeni düşmanı kesildin başımıza. Kars’da en çok Çıldır Gölü’nü sevdin. Buz tutmuş gölün üzerinde kayak yaptıran atlarla ve sahipleriyle dostluk fotoğrafları çektirdin. Yalıtılmış küçük bir lokanta da senin içien pişen balıkları yedin afiyetle. Dönüşte Digor’dan geçerken “bunlar PKK’lı bacım veya abim” diye anlatan şoföre aval aval baktın öylece geçtin gittin. Doğubeyat’a gittin kaçak çay,kaçak sigara aldın cebindeki son parayı hoyratça harcayarak. Sonra Roboski’deki katliama sessiz kaldın. Üstüne üstlük öldürülen ekmek parasının peşindeki insanlar için “kaçakçılık yapmasalarmış….” diyebidin. Uzatmayayım sen bunları yaparken bir turist edasıyla davrandın. Gerçekten gezmedin ,tüketmek için gezdin. Bir durup es vermeye vaktin olmadı. Bir dost ortamına girip yüzlerce dost bırakarak arkanda gelmedin sen. Kabul et.
Yaşar Kemal’in “Bu Diyar Baştan Başa”sını, okumadın. “Hakkari’de Dört Mevsim” filmini izlemedin. Bekir Yıldız’ın romanlarındaki doğuyu okumadın. “Sen Sofinin Oğlusun” kitabını da okumadın Erbil Tuşalp’in. Belki de yüzlerce kez şiirlerini okudun tüm bildik doğulu şairlerin yüreğin kanarcasına. Sorarım nereye gitti o şiirler?Ha bu arada bir beyaz Türk’ün yazdığı kitapları yasakladılar gerçekleri yazıyor diye.(ismail Beşikçi-Sosyolog) Gık demedin,adını bile anmıyorsun. Yılmaz Güney’in Yol filminde gökyüzünde geçen duran jet seslerine hiç duyarlı olmadın.
Kısacası sen hep geriyedönmek,hatta bir an önce o lüksüne dönebilmek üzere gittin demeye getiriyorum sana. Kalanlarımızda oldu olmadı değil. Ya birilerinin düzen dediği faşizmi korumaya asker-polis olarak,ya da aslında konuşmak istemediği,daha doğrusu bilemediği için konuşamadığı dilini unutturup zorla başka bir dili öğretmekle görevlendirilmiş öğretmen olarak. Doktor olarak da gittin çok yoruldun biliyorum. Ama gidişiniz doğal değil di zaten.Adını bile koymuşlar. Kanıksıyıverdik çabucak; ZORUNLU HİZMET!
Oysa onlar öylemi hep geldiler batıya. Irgat olarak ve sonradan olma zenginlikle mafya olarak. Başka şanslarımı vardı?Zorla almayı öğrettiniz onlara. İnşaatlarınızı yaptılar,kapılarınızın önünü temizlediler. Ağzınızı doldurarak yeri geldi “pis Kortlar” deyiverdiniz.
Dün ilk kez sevindiler belki de. Ama siz onlarla aynı sevinci paylaşan arkadaşlarınıza ağzına geleni söylüyorsunuz. İzledim ağlayanlar var. Yazıktır size, bize, bu topraklarda yaşayan herkese!
SAHİ SİZ HİÇ GERÇEKTEN DOĞUYA GİTTİNİZ Mİ? GERÇEKTEN MERAK ETTİNİZ Mİ? Şimdi barış,dostluk,kardeşlik zamanı.ORALAR SİZİ BEKLER.Başka türlü karanlıklar çıkmaz aydınlığa.
___________
Aykan Özener-2015 HAZİRAN
