İsimle hitap

Hatta ilk vilayete gideceğimde ne hayallerde bulunmuştum. İnsanlarını, giyimlerini, konuşmalarını çok merak etmiştim.
Sonunda merak ettiğim vilayette beş yıl okudum. İyi ki tercihte bulunmuşum. Ortak kader paylaşmanın getirdiği duygulardan dolayı hemen okul yıllarından bahsederiz.
İlk gittiğim vilayet olması hasebiyle ilimizin özel yeri vardır bende. İlkler unutulmaz denir.
İnsanlara isimleriyle hitap etmenin büyüsü farklı olur derlerdi de, inanmazdım. Bazen nereden biliyorlar ki ne etkisi olacak canım dediklerimizdendir, isimle hitap etmek deriz. Düne kadar ben de böyle derdim.
Bazen anlamak için yaşamak gerekir. Öğrenmemiz gereken her şeyi illaki yaşamak mı gerekir? O kadar değil ama somut olarak şahit olmak insana başka geliyor.
Yıllar öncesine kadar görüşmediğim arkadaşla karşılaştım. İşi gereği ortamı kontrol ediyordu. Bana sırtı dönüktü ama simasını görmüştüm. Bunca yıl beraber olmuşuz profilden tanımam hakkımdı.
Tanıdığımı seslenerek bildirdim. Selamlaştık, şaşırdığını anlattı. İsmimi nasıl unutmamışsın dedi? Biz unutmak için arkadaş değiliz zaten dedi kendisi.
Haklısın dedim. Sorumluluğunda çalışanlar vardı. Çok güzel dedim. İşini sağlam ve dürüst yapıyor ki aynı özel kurumun elamanı olarak şirkette yirmi üç yıldır çalışıyordu.
Bu demek ki okuldan ayrılalı yirmi üç sene olmuş çeyrek asır deniyor değil mi?
İnsan anlaştığı güzel insanların teklifine hayır demez. Kendisi sağ olsun, gel çay ocağına çıkalım da çay içelim dedi.
Samimi olan arkadaş olsun olmasın, kim olursa olsun teklifi uygunsa hayır denmemeli düsturunu uygularım. Bazı insanlara da teklif eder, etse de mana ifade etmez. Neden çünkü samimiyet yoktur.
Arkadaşla samimi olarak on dakika da olsa konuşmakla birçok arkadaşımız hakkında anılarımızı tazeledik.
Dedikodu yapmadık. Tanıdıklarımız ortaktı zaten. İlk tanıdığımda arkadaşım aynı okulda okuyorduk ayrıca aynı yatakhaneyi paylaşmıştık.
İyi kötü günümüz oldu. Ama bize hep ağabeylik yaptılar. Kırmadılar, yol gösterdiler. Bizlere yeni gelen, kazanan öğrenciler olarak acemilik çektirmediler.
Hep iyiliğimize çalıştılar. Mücadelesine hayran oldum. Lise mezunu olarak öğrenimini tamamladı. Önemli olan yatkın olduğumuz ve bu iş bana uyar dediğimiz işlere yönelmemiz söyleniyor. İşte insan mutlu olduğu işi yapmalı.
Neler yaptığımızı anlattık. İşinin gereğini yaptığına inanıyorum. Arkadaş canlısı olma özelliğinden dolayı ikramını kabul ettiğimi de itiraf edeyim.
Beraber okuduğumuz arkadaşımızın birini görevinde yükseldiği için aramış. Numarasına ulaşmak için birkaç arkadaşı aradıktan sonra numarasını alır.
Açar telefonu tanımış ve tebrik etme niyetiyle aradığı arkadaş çok sıcak mı cevap vermiş mi dersiniz? Ben de öyle dedim.
Lakin dedi ki ben arkadaşlık için aramıştım. Tanımadım dedi aradığım arkadaşımız dedi şaşırdım kaldım. Ummazdım demek ki bazıları yıllar geçse de unutmadığı gibi bazıları da unutmaması gereken arkadaşını tanımıyor.
Hemen unutuyor.
Alındım mı asla kırılmadım. Olabilir dedi. Ne güzel bu düşünce hoşgörü boyutuyla bakabilmesi doğrusu çok hoşuma gitti.
Telefonunu almıştım. İşim bittikten sonra ilçeye döndüm. Kendisinin ilgi ve alakasından dolayı teşekkür ettim.
İşimizin bitiminden sonra iyilik karşısında demiyor muyuz ki, iyilik yaptım, bir teşekkür bile etmedi? Hepimiz bu cümleyi kullanıyoruz.
Yüksek mevkilerde olsak da, kariyerimiz düşükte olsa da insana değer vermeliyiz. Sadece insan oldu/olduğumuz için demeliyiz.
Selamlaşmalıyız, günümüz de insanların çoğu değil tanış olmak, tanıdığı halde yüzünü ters yöne çeviriyor.
İyi ki unutmayan, konuşan, iyi kalpli insanlar var. Tanıdığımız kişiyi nasıl tanımıyorum der insanlar. Buna da anlam veremiyorum.
Birisi anlatırsa anlayacağım tanıdığı kişiye nasıl oluyor da ben seni/ onu tanımıyorum demek.

740550cookie-checkİsimle hitap

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.