Soma utancı…

Soma faciası bir insanlık dramı.
Önce bu durumda anlaşmamız gerek.
Bir daha olmaması, aynı dramın bir daha yaşanmaması için, 301 canın aramızdan ebediyen ayrılmaması için bundan sonra çok ama çok önemli kararlar ve tedbirler almamız gerekiyor.
Bu utancı bir daha yaşamamak için bir değil, bir çok kere düşünmemiz gerekiyor artık.
Bu konuda devlet vicdanı, işveren vicdansızlığına geçit vermemeli.
İşveren ve sendikalar da durdukları yeri iyi bilmeliler.

Eğer devlet üstüne düşen görevleri hakkıyla yerine getirmemişse, işveren açgözlü davranmışsa, sendikacılık iflas etmişse, işçilere, hele hele maden işçilerine kim sahip çıkabilir ki?
Soma faciası şunu açıklıkla gösterdi:
Hatalar zinciri 301 insanımıza maloldu.
301 canı geri getirmek nasıl mümkün değilse, geriye bakıp zaman kaybetmek de o kadar yanlış.
Ülke insanının yüreğine düşen ateşin sönmesi ancak bu olaydan ders almak ve çağın gereği tüm önlemleri almakla mümkün.
Yeraltında çalışanların, dünyanın en zor işini yapanların, her sorununa samimiyetle el atmak zamanı gelmiş, hatta geçmiş ama haberimiz olmamış.
Yazıklar olsun demek bir sorunu çözebilse hep birlikte haykıralım :”Yazıklar olsun”
Ama ne var ki mümkün değil.
O halde Soma faciasının acıları hiç ama hiç umutmamalı, her an onu vicdanımızda hissetmeliyiz.
Bu facia, ne işin fıtratından kaynaklanıyor, ne de sadece işverenin aç gözlülüğünden.
Sorumluluk önce devlete ait.
Devlet, insanını nerede olursa olsun korumak zorunda.
İster uzayda, ister yerinde dibinde.
İster Antartika’da, ister kutuplarda.
Devletin insanına sahip çıkması, onu koruması, onu yaşatması zor ama imkansız değil.
Yeni bir şey keşfetmeye gerek yok.
Herkes kendisine düşeni “vicdan”ı öne çıkararak yerine getirirse sorunun üstesinden gelinir.
Gerisi laf-ı güzaf.

1629350cookie-checkSoma utancı…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.