İstanbul’da yaz balkonlarda geçerdi

Benim çocukluğumda İstanbul’da yaz balkonlarda geçerdi. Yazın geldiğini balkonlardaki sardunyalardan, fesleğenlerden, güllerden, akşamsefalarından, camgüzellerinden, begonyalardan anlardık. Yok, yok biraz attım galiba, biz çocuklar yaza karne alıp, tatile girdiğimiz zaman “merhaba” derdik. Ama yine de balkonlara haksızlık etmeyeyim, balkonların kapısı yaz tatili boyunca açık olurdu bize. O yüzden balkon yazı, yaz da balkonu çağrıştırdı.


Tatile çıkılan bir haftalık, on günlük kısa süre dışında balkonda geçerdi koskoca yaz. Balkon sefası en büyük keyiflerimizdendi. Her sabah balkonlar yıkanırdı. Sabah kahvaltıları, akşam yemekleri balkonlarda yenilirdi. Güneş batmak üzereyken bir de çay demlerdi annelerimiz, yan balkondaki komşu çocuklarıyla paylaşırdık kurabiyelerimizi. Yeni sulanmış çiçekler mis gibi kokardı. Çiğ toprak kokusunu fesleğenin kokusu bastırırdı çoğu kez.


Şimdi gerçek İstanbul’da yaz yaşanmıyor. Çünkü gerçek İstanbul terk edildi. İnsanlar, eskiden bizim sayfiye ya da bostan olarak adlandırdığımız yerlerde yaşıyor artık. İstanbul’da Osmanlı zamanında Türkler Eyüp ve Üsküdar’da, Rumlar Balat ile Cibali arası ve Galata’da, Yahudiler Hasköy ile Balat arasında, Ermeniler de Samatya ile Kumkapı’da yaşarlardı çoğunlukla. O dönemde de yerleşim sur dışına taşmıştı ama, sur içi her zaman gerçek İstanbul olarak kalmayı başarmıştı.


Halkın büyük bölümü sur içinde yaşamakla birlikte, kent Galata ve Pera, Üsküdar, Kadıköy ve Boğaziçi boyunca hızla büyüdü. Bu büyüme Aksaray ile Topkapı çevresine ve Kocamustafapaşa’ya doğru da devam etti. Galata, Eyüp ve Kasımpaşa yoğun yerleşme alanları oldu. Galata, Pera’ya doğru taşarak gelişti. Haliç’e bakan tepeler ve Haliç kentin önemli merkezleri haline geldi.


Şimdi birkaç tanesi dışında bu eski semtlerde yaşam çok sönük geçiyor. Kış aylarında bunu çok fazla umursamıyorum ama, yaz aylarının canlılığını buralarda hissedemeyince eski günleri düşünüp üzülüyorum.


Bu semtlerde gezerken başınızı boşuna yukarıya kaldırıp balkonlarda, pencerelerde bir hareket aramayın. Hele şehrin bazı yerleri sanki terk edilmiş gibidir. Bir tek canlı göremezsiniz o yerlerdeki balkon ve pencerelerde.


İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’sı gibi gelir bana bu eskimiş gerçek İstanbul. Harap olmuş, terk edilmiş eski binalar içimi acıtır. O binalarda geçen çocukluğum, çocukluk arkadaşlarım, onların anneleri, babaanneleri neredeler şimdi. Çocukluğumun İstanbul’u gibi onlar da kayıplara karışmışlar.


Belki de o çocukluk arkadaşlarım şimdi kendi çocuklarını, şehrin dışındaki büyük siteler içindeki büyük binaların büyük balkonlarında büyütüyordur. O çocuklar yan balkondaki komşu çocuğuyla oynuyordur belki, kim bilir…


Kim bilir belki de onlar, perdeleri dış dünyaya açılmayan evlerde yaşayıp, iç dünyalarına iyice kapanmışladır. Evden işe, işten eve gidiyor, iş çıkışı ya da hafta sonu büyük alışveriş merkezlerinin serin ortamında ayaklarının sızım sızım sızlamasına aldırmadan alışveriş yapıyorlardır.


Belki de oksijen zehirlenmesinin ne demek olduğunu unutmuşladır. Taze maydanoz, dereotu, fesleğen kokusu silinmiştir hafızalarından.


İhtimal ki, birçok kişi gibi onlar da, İstanbul’a yaz geldiğinden habersiz güney kıyılarında bir haftalık tatille yazı bitiriyorlardır.


Belki de Kuruçeşme’de, Bebek’te, Asmalımescit’te, Moda’da, Nişantaşı’nda, Ulus’ta, Rumeli Hisarı’nda, Kanlıca’da, Yeniköy’de, Kilyos’ta, Büyükada’da, Parkorman’da kendilerine güzel kafeler bulmuş, püfür püfür esen rüzgara karşı içkilerini yudumluyor, serinliyorlardır. Kim bilir…


Aslında bu değişime neden direniyorum diye çok sordum kendime. Belki de direnmek, karşı koymak; yeni duruma alışmamak için verdiğim bir tepki, bir savunma mekanizması. Eskiyi hatırlayarak yeniye alışmamaya çalışıyorum. Eskiyi unutmayarak bize ait olmaktan çıkmasını engellemek istiyorum. Eski yapılar, eski sokaklar, kagir evler, asmalı, sardunyalı balkonlar belki de o yüzden hafızamda capcanlı duruyor.


Bir zamanlar sokaklarda, taşlıklarda, avlularda oynayan biz çocuklar, şimdi evlere hapsederek büyütüyoruz çocuklarımızı. Sabahtan akşama kadar bilgisayar başında oturuyor bu obez olmaya aday çocuklar. Çünkü sokaklara çıkamıyorlar. Çünkü sokaklarda insan ve araba yoğunluğundan adım atılamıyor. Soluduğumuz hava kirli; hastalık ve ölüm saçıyor. Meyvelerin, sebzelerin, tavuğun sadece tadı değil, genetik yapısı da değişti. Maneviyat maddiyata yenildi. Etraf it, kopuk, hırsız, arsız, fahişe ve kapkaççıyla doldu. Polisler bile eski polislere benzemiyor. Bekçilerimiz ve nostaljik sokak lambalarımız çoktan tarihe karıştı. Komşuluk bitti. Eski apartmanlar hayalet evlere döndü.


Havalar iyice ısındı ama, bu yazımdan da anlaşılacağı gibi sanki bana kış gelmiş gibi. Size keyifli ve güzel bir yaz diliyorum…



DUYURU


İhlas Finans üzerine yazdığım yazılara aldığım mailler beni fazlasıyla üzüyordu. Aradan aylar geçmesine karşın mailler ve yorumların sonu gelmedi. En sonunda ihlaszedelerin bir platform oluşturduklarına dair bir mail aldım. Bunu burada, bana yorum ve mail geçenleri bu platformdan haberdar etmek adına aynen yayınlıyorum.


“Sayın Birsen Hanım,


Bizim yıllardır yaşadığımız sesimizi duyuramadığımız sorunumuzu gündeminize alarak bizlere yer vermeniz, konuya yeni boyutlar kazandırmanız hepimizi fazlasıyla mutlu etti.


Sayfalarınızda bizlere de yer verdiğiniz için size yüzbinlerce İHLAS FİNANS mağduru adına teşekkür ediyoruz. Bu konudaki desteğinizin devam etmesini, yaşanan bunca acıya ve mağduriyete bir çözüm bulunması yolunda değerli katkılarınızı devam ettirmenizi sizden rica ediyoruz.


Şuna inanın  bu olay göründüğünden çok daha derin yaralar açmıştır toplumumuzda. Yüzbinlerce insanın içinden psikolojik sorunlar yaşayanlar, aklını kaybetme noktasına gelenler, cinnet geçirmekte olanlar, sinir sistemi alt üst olup bunu aile efradına yansıtarak aile düzenin bozulmasına yol açanlar ve daha niceleri…


Bizler İHLASZEDELER PLATFORMU olarak bu insanların ve hepimizin yaşadığı zor günleri aşabilmek adına çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ve sizlerden bu konuda destek bekliyoruz. Sitemiz yeni yayına girdi ve sizin yazılarınıza da yer verdik.


Sizden bu sitenin tanıtımında da yüzbinlerce mağdur adına yardım istiyoruz.


Saygı ve selamlarımızla…..


İHLASZEDELER PLATFORMU


http://ihlaszede.sitemynet.com


[email protected]


 

668590cookie-checkİstanbul’da yaz balkonlarda geçerdi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.