İtaat etmek ve muhbirlik

Hitler, 1933 yılında iktidara geldiğince, Yahudi inanca sahip olan ve Alman devleti içinde üniversitede öğretim üyesi olarak çalışanlar pek önemsememişti. İktidar için verilen balolarda diğer Almalar ile birlikte Hitler iktidarını kutlamışlardır. Bu kutlamalara katılan Yahudi inancındaki Almanlar çevrelerine politika ile birer bir uğraşmadıklarını, apoltik olduklarını özellikle belirtmelerine rağmen, baloya katılanlar tarafından göz ucu ile iteklenmeden geri durmamışlardı.
Bu Alman gibi Almanlar o kadar görevlerine sadıklarmış ki, çevrelerinde gelişen olaylara kayıtsız, kendileri ile aynı inancı taşıyanlar hakkında yapılan söylemlere karşı kulaklarını kapatmışlar, Almanlar gibi yaşamaya özen göstermişler. Onlar Almanların özel günlerinde “National” düşünce içinde kendilerini ayrım yapmadan katışmışlar. Balolarda boy gösterenler, 1933 yılında “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” söylemine gülüp geçmişler, “böyle gelmiş böyle gider” demişler ve kendi yaşam kalitelerinden taviz vermeden çocuklarının geleceği için en iyi okulla çocuklarını göndermek için her türlü özveriyi ve ilişkiye girmeden çekinmemişlerdir.
Çevresine kayıtsız kalan ve kendilerinin değişiminin dünyayı değiştireceğine inanan bu Yahudi aileleri çevrelerindeki gelişmeleri kaygı ile izlemekte ve geçmişte yapılan Yahudi ayrımcılığına dair yüz kızartıcı hiçbir olayı bir arada dahi olsalar konuşmamaya özen gösteriyorlardı. Onlar Alman devletine sadık, itaatkar birer iyi Alman vatandaşlarıydı. Alman devletine bağlılıklarına karşı kimsenin kuşkusu yoktu, çünkü onlar bir Almana göre daha çok Almandılar. Evlerinde İbranice tek kelime etmiyorlardı, her konuşmalarında “hoch” Almanca kelimeleri kullanmaya özen gösteriyorlardı. Onlar birer Almandı ve kendilerini örnek gösterilmesi gereken Alman ailesi olarak görüyorlardı.
1933 yılında Hitler iktidara geldiğince Yahudi dükkanlarını boykot çağrısı yapmıştı, bu siyasi bir partinin isteğiydi. Almanlara sesleniyordu duvara yapıştırılan afişlerde, ‘Yahudi dükkanlarını boykot edin, Alman dükkanlarından alış veriş yapın!’ bu örnek Alman ailesi de Yahudi dükkanından alış veriş yapmıyordu uzun süredir. O yüzden bu boykotu dahi görmezden gelmişlerdi, çünkü kendileri değişmişti ve dünyanın da ‘sevgi yönünde’ dönüştüğüne inanıyorlardı. Yaşadıkları izole yaşam onları fakir, küçük esnaf olan Yahudilerin yaşamını görmelerini engelliyordu, görmek içinde bir adım dahi atmıyorlardı. 1929 büyük ekonomi kriz hala devletlerin üzerinde kara bir bulut gibi bulunuyor, ekonomide paranın yönü sürekli değişiyordu. Yeni zenginler oluşuyordu, büyük çoğunluk rahatsızdı. Gerçi o dönemde “genç subaylar” ve “genç siviller” rahatsızlıklarını dillendiriyorlardı. Dillendirdikleri içinde cezaevleri hep doluydu…
Örnek Alman gibi Alman olan bu bireylerin çalıştıkları yerlere Yahudi inancından olanlar gelip “şalom” diye selamladıklarında onlar “Guten Tag!” diyerek vurgulu bir kelime kullanıyorlardı. Yahudi oldukları herkes tarafından bilinmesine rağmen kendilerini Yahudi görmüyorlardı. Alman toplumunun örnek alması gereken aileydiler. Onlar bir Almandan daha fazla Almandı…
Hitler iktidarının ilerleyen yıllarında itaat kavramını kendisi üzerinde yoğunlaştırmıştı. Nürnberg’te yapılan büyük parti toplantısında kesin itaat; tek lider, tek dil, tek inanç ve tek millet üzerine yasallaştırmıştı. Artık kanunda hükmü vardı. Bir Yahudi ile evlenmek, ilişkiye girmek ve selamlamak dahi kanun hükmünde yasaklanmıştı. Yasal zemini oturtulan bir ilişki içinde Alman gibi olan Almanlarında çevrelerinin boşalması anlamına geliyordu. Tek yaşama alanları kalmıştı, sevdikleri ülkenin topraklarının dışında. O güne kadar biriktirdiklerini yaşadıkları yerde bırakarak hiç görüşmedikleri Yahudiler ile aynı konumda yurt dışına gitmek zorunda kalmışlardı. Çünkü Almanya dışına çıkan her vatandaş, gelecek seninde vergisini vermek kaydı ile yurt dışına çıkmalarına izin verilmişti. (Alman devleti ekonomik krizi bahane ederek, ülke birikimini yurt dışına çıkmasına izin vermiyordu.) Henüz toplama kampları insan dumanı çıkarmıyordu… Onlar kendi değişimlerinin dünyayı değiştireceğine inanmışlardı, değişmişlerdi, dünyada değişmişti ama bekledikleri yönde olmamıştı. Sürgündüler, hem de gönüllü olarak… Birikimlerini Almanya topraklarına bırakarak kaçmışlardı. Küçümsedikleri Yahudi cemaatlerinin kapsını çalıyorlardı, Yahudi inancı öğretmedikleri çocukları ile birlikte. Almandan daha çok Alman olanlar Alman olmadıklarını ve ari olmadıklarını yaşayarak öğrenmişlerdi.
İtaat kavramı muhbirliği beraberinde getirmişti. İtaatkar olanlar muhbir olurlar aynı zamanda. Yahudi inancından olan bu Almanları şikayet eden en yakın dostları olmuştu. Almandan daha çok Alman olan bu Yahudi inancındakiler artık örnek aile değildi, toplum için birer pislik ve kirli olarak gözüküyorlardı. Kirli olanlara temizleme görevini Hitler asimilasyonda değil, hazırlatmış olduğu toplama kamplarında yapacaktı. Toplama kamplarında Yahudiler dışında, körler, vücutlarından bir uzuv eksik olanlar, cinsel tercihi “normal” olmayanlar ve komünist düşünceye sahip olanlardı ve hepsi Hitler için kirliydi ve toplumun geleceği için yok edilmeleri gerekliydi. Yok edildiler, hem de insanlığın o güne kadar görmüş olduğu en vahşi toplama kamplarında bilimsel, hukuk kurallarına uygun şekilde yapıldı.
İsmail Cem Özkan


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1587940cookie-checkİtaat etmek ve muhbirlik

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.